Trabzonspor açısından futbolun gerek saha içi gerek saha dışı bütün aksiyonlarına gebe bir ilk yarının daha sonuna gelindi dün akşam itibari ile…

Rakipten ziyade rakibin Rıza Çalımbay gibi bu ligin kaliteli hocalarından birinin yönettiği Kasımpaşaspor Trabzonspor için elbet zor bir engeldi.
Lakin karşılaşmanın İstanbul’da olması seyirci kotasına rağmen Trabzonspor için handikap olmaktan çıkıyordu haliyle.

Fakat ne hikmetse Sadi hoca maç sonu söylemlerinde de belirttiği üzere bu karşılaşmaya daha önceki motivasyonundan futbolcularından ziyade kendisinin motive olamadığını gözlemledik.

Tamam rakip ligin en az gol yiyen ve en çok koşan takımlarından birisi. Üstelik topa hükmeden muhteşem ayaklara sahip!
Bütün bunlar futbolun doğasın var, söz konusu olan takımda Trabzonspor ve her ne olursa olsun forvetsiz bir on bir ile üstelik kaybedecek bir şeyinin olmadığını bile bile bu diziliş Trabzonspor’un üst sıralara tutunmasına mani olmuştur kanısındayız.

Yani, bir savaşa çıkıyorsunuz ve yeterli sayıda askere diğer benzeri teçhizata sahipsiniz, lakin askerlerinize hücum esnasında silahsız ilerlemelerini emrediyorsunuz!
Bu benim futbol aklıma yatmadı işin doğrusu.
Muhammet Beşir’e kim ne diyebilirdi ki bu karşılaşmada gol kaçırdığında…(?)
Hadi onu geçtik, Deniz Yılmaz tamda bütün forvetlerin arıza verdiği bir anda forma giymeyecekte ne zaman giyecek (?)
Hoca Bayern’in alt yapı menşeili futbolcusu Deniz i işte böyle bir maçta ilk onbirde başlatabilir di…

Tabi bunlar bizim düşüncelerimiz…
Trabzonspor baktığımızda elinden geleni yapmaya çalışmıştır. Mehmet Ekici golü düşündüğünden bu sefer asli görevini yapamadı ve işin aslı gizli santrafor yerine saklı santrafor olarak beklentilerin uzağında kaldı…
Aslında bu şuna benziyor sevgili dostlar, bir duvarı deleceksiniz ama matkap ucunuzun burguları yok…
O duvarı nasıl delebilirsiniz ki?
Sadi hoca işin aslı Kaımpaşaspor a daha maç başlamadan sanal olarak yenilgi veya onun bir adım iyisi yenilmeyeyim düşüncesine kapılarak çıkmış.
Bu peşin hükümlü cesaretsizlik duruşu Trabzonspor’u diğer rakiplerine stres yaşatabilme arzusunun uzağına itmiştir.

Ha, iyi şeyler olmadı mı?
Oldu tabi, mesela Onur…
Eski günlerine döndü gibi bu maçta tamda bu düşüncelerimizi destekleyen enstantaneler sundu gecenin karanlığında ışıl ışıl parıldarken…

Şimdi,
Trabzonspor bütün dinamikleriyle akl-ı selim bir biçimde ivedilikle yarını ve ötesini mükemmel bir plan eşliğinde hayata geçirmenin teşriki mesaisine başlamalıdır…

Son tahlide;
Geçen haftaki son yazımızda Trabzonspor için ‘ DİRİLİŞ ‘ başlığını kullanmıştım.
Şimdi ise Sadi hocanın anlatımlarından bu kısa süre içinde takımın kış uykusuna yatmak istediğini anlar gibi oldum, umarım yanılmışımdır…
Bu bir puan Trabzonspor u mutlu etmemelidir…
Tedirgin etmelidir!
Zaman uyuma zamanı değil, bükülmeden dimdik belli bir hedef belirleyip yürüme, sonrada koşma zamanıdır…