Basketfaul'den Kaan Şahin'e konuşan Markovski hedeflerini anlattı. İşte o röportaj:

- Koç, İstanbul’a ve Türkiye’ye hoş geldiniz.

Teşekkür ederim.

- Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Zare Markovski kimdir?

57 yaşındayım ve Üsküp doğumluyum. Yugoslavya dağılmadan önce 80’li yıllarda koçluğa başladım. 30 yılı aşkın bir süredir koçluk yapıyorum. Yugoslavya liginin ilk 12 takımı arasına girdiğimiz sırada Yugoslavya’nın dağılması ve çıkan iç savaş oradaki planlarımı etkiledi ve ben de mesleğimi sürdürebileceğim İtalya’ya yerleştim. İtalya’da mesleğime devam ederken aldığım teklif üzerine Makedonya Milli Takımın Head Coach’u olarak takımın başına geçtim ve Makedonya ile Avrupa Şampiyonası final grubuna kaldık. Turnuva sırasında yaşanan sakatlıklar daha yukarılara çıkmamıza engel olsa da, Petar Naumoski kaptanlığında basketbolseverlere güzel bir basketbol izlettik.

Ardından Darüşşafaka’ya geldim. İsviçre liginde Lugano ile şampiyonluklar kazandık. İtalya’da Milano ile play-of finaline kadar çıktık. Avellino ile Euroleague’de mücadele ettik.14 sezon İtalyan Liginde görev yaptım. İtalya’nın içinde bulunduğu ekonomik sorunlar kalıcı plan yapmayı neredeyse olanaksız hale getirdi. 2000’li yıllara kadar Avrupa’nın belki de en organize ve planlı ligi olan Legabasket Serie-A yaşanan ekonomik kriz sonrasında daha yeni yeni kendini toparlayabiliyor. Umarım İtalya en kısa zamanda eski güçlü kulüplere sahip bir lige kavuşur. Avrupa’da ayrıca Fransa’da Limoges’u çalıştırdım. 

- Neden Türkiye ve neden Trabzon?

Çünkü Makedonya’da yani Balkanlar’da büyüdüm. Geleneklerimiz, yaşam tarzımız ve yemeklerimiz kısacası hemen herşey aynı. Daha sonra Darüşşafaka ile İstanbul’da geçirdiğim iki sezonda Türkiye’yi daha iyi tanıdım ve çok sevdim. Burada bir çok arkadaş edindim. Türkiye’ye tatil için olsun, basketbol ligini izlemek için olsun defalarca geldim. Makedonya, İtalya ve Türkiye.. Hepsi benim yuvam diye düşünüyorum. 

Neden Trabzon sorusun cevabına gelince; Trabzonspor yönetimi bana her koçun isteyeceği ama kolay kolay sahip olamayacağı bir fırsat sundu.  Sıfırdan bir takım kurmak zor olduğu kadar, bir koç için çok heyecan verici bir durum aslında. Genç oyunculara güvenen ve çok çalışarak sonuca ulaşılabileceğine inanan bir basketbol adamıyım. Başkan Trabzonspor Basketbol için kendi planlarını ve hedeflerini anlattı ve aynı düşünceleri paylaştığımızı görünce karar vermek zor olmadı.

Bir de Trabzonspor taraftarı var elbette. Onların forma sevgisini, şehir sevgisini çok iyi biliyorum ve açıkçası çok da önemsiyorum. İnsanlar yaşadıkları şehire bağlı olmalı, şehrini sevmeli, katkı sağlamalı. Trabzon’da bu duygunun egemen olduğunu biliyorum.

- Basketbol felsefenizi anlatır mısınız? Nasıl bir Trabzon Basketbol takımı izleyeceğiz bu sezon?

Koç olarak savunmanın önemine inanırım. Savunma düzeyini yukarılara çıkarmak için çok çalışma, basketbol disiplini ve paylaşma gereklidir. Koçun ve oyuncuların payı olduğu kadar, tribündeki basketbolseverlerin de takım savunmasında payı vardır. İyi savunma yapan bir takım, iyi bir takım olmuş demektir. Ayrıca iyi savunma yaparsanız, hücumda işiniz kolaylaşır. Ben kadromdaki tüm oyuncuların yeteneklerini ve becerilerini sahaya yansıtmalarını isterim ve bu konuda onlara bu özgürlüğü sağlarım. Sonuçta yaptıkları işten mutlu olmaları, sonuca ulaştıklarını görmeleri sporcuların da en doğal hakkı.

- Oyuncu seçerken, transfer ederken nelere dikkat ediyorsunuz?

Elbette öncelikle takıma, yönetime ve şehre uygun, formayı hak edecek oyuncuları tercih ederim. Benim için oyuncuların istekli olması, basketbolu sevmesi teknik becerileri kadar önemli. Basketbolcu her konuda daha iyi olmayı istemeli ve ona göre çalışmalı. Tabii bu tercihleri yaparken, sporcular da iyi para kazanmak istiyorlar. Bu da hakları. Ancak çalıştığım hiçbir kulüpte kulübün bütçesini zorlayacak kadar maceraperest olmadım. Daima yönetimin sunduğu bütçenin içinde kalmak önemlidir. Sporcular özellikle yerli oyuncular kısa sürede çok para kazanmak yerine bir kulübe, bir camiaya ait olmayı da istemeliler. Bu tür oyuncuların uzun vadede çok daha kazançlı olduklarına inanıyorum. 

- Türkiye’de bulunduğunuz süre içerisinde başkan ve bazı yöneticiler ile birlikte yoğun bir süre geçirdiniz. Basketbola bakış açıları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle basketbolu ve Trabzon’u çok seven insanlar olduklarını söyleyebilirim. Kısa sürede harcadığımız yoğun mesai, alınan kararlar ve bu kararları çok çabuk uygulayabilmek kısmı beni çok etkiledi diyebilirim. İş dünyasında çok yoğun gündemleri olmasına rağmen, bu değerli zamanlarını basketbola harcamaları, sezon planlamasının her aşamasında katılım göstermeleri ve takımın koçu olarak bana sağladıkları destekten dolayı çok mutluyum. Her koçun kulüp başkanından  isteyeceği desteği burada çok kısa sürede gördüm. Başta Başkan Hopikoğlu olmak üzere herkese çok teşekkür ederim.

Bir de şunu belirtmek isterim. Takım kadrosunun oluşturulmasında Başkan çok destek verdi. Oyuncu tercihlerimi destekledi ve istediğim kadroyu oluşturabilmek için çok çalıştık. Bu kadar kısa zamanda başardıklarımız sıra dışı bir tecrübeydi. 

Şunu söylemezsem haksızlık olur. Kadrodaki yabancı oyuncuların sözleşmeleri gece yarısından sonra geldi ve başkan o saatte bile sözleşmeleri imzalamak için bizimle birlikteydi.

- Genç oyuncuları sevdiğinizi ve onlara süre vermek konusunda çok cömert olduğunuzu biliyoruz. Onlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Ben oyuncularımın, özellikle altyapıdan gelen oyuncuların çok çalışmasını isterim. Onların bu takımın, kulübün geleceği olduklarını biliyorum ve onlara bunu  gerçekleştirmeleri için gerekli desteği, oynama süresini vereceğim. Bu oyuncuların da aynı şekilde bu düşünceyi, yani kulüplerinin ve ülke basketbolunun geleceği olduklarını unutmamalarını istiyorum.

-17 yıl öncesinde Darüşşafaka’ya geldiğiniz günden bu yana Türkiye’ye defalarca geldiğinizi söylediniz. Türkiye ve Türk basketbolu hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Türk Basketbolunu, Eczacıbaşı’nın efsaneleştiği, Levent Topsakal’ın yıldız takımda oynadığı zamandan beri takip ediyorum. Türk Basketbolu’nun geldiği düzey bir anlamda Hidayet’in kariyer yolculuğu ile paralel ilerledi. Efes Pilsen’e gelişi, NBA’daki başarıları ve şimdi de Türk Basketbol Federasyon Başkanı olduğu süreç paralelinde Türk basketbolunun gelişimini çok yakından takip ettim. Türkiye’de basketbolun ilerlemesi için çok büyük bir enerji ve istek var. Bu arzu ve enerji NBA ardından en büyük pazarlar arasına yükseltti. Bir basketbol adamı olarak bundan büyük keyif alıyorum.

-Trabzonspor taraftarlarına ve basketbolseverlere neler söylersiniz?

Sporda özellikle basketbolda sabırlı olmak, inanmak ve çalışmak çok önemlidir. Bizim takım olarak başarılı olacağımıza inanıyorum ve bu hedef için çok çalışacağımızı tüm içtenliğimle söyleyebilirim. Basketbol taraftarın skora etkisinin en çok olduğu spor dalları arasında. Taraftarın da takımla aynı mücadeleyi vereceğinden eminim. Trabzonluların çok ateşli bir şekilde takımlarını desteklediğini daha önceden biliyorum. Zaten yöneticiler ve tanıştığım diğer arkadaşlarım da bunu özellikle hatırlattılar. Taraftarımız bizi desteklesin ve bu desteklerinden bizi mahrum bırakmasınlar. Basketbol tribünler dolu olunca daha güzel. 

Bizler Trabzon’u ve Trabzonspor’u daha iyi temsil etmek için elimizden geleni yapacağız. Takımı desteklemekten vaz geçmesinler. Biz Trabzonspor arması için mücadele edeceğiz ve unutmasınlar “Birlikte Daha Kuvvetliyiz”

Trabzonspor taraftarı olmayan basketbolseverlere de şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Göze hoş gelen ve izleyenlerin keyif alacağı bir basketbol oynamaya çalışacağız. Önümüzdeki sezon bizim maçlarımızı izleyen basketbolseverlerin keyif alacağından eminim. Mücadeleden hiç vazgeçmeyen, sonuna kadar elinden geleni yapan bir Trabzonspor izleyecekler.

- Genç oyuncular için neler söylersiniz?

Genç oyuncu olmak hem kolay hem de zordur. Kolaydır çünkü yaptığınız hatalar hoş görülür. Zordur çünkü hep çalışmanız, moralinizi yüksek tutmanız ve en önemlisi sizden beklentisi olan ailelerinize, formasını giydiğiniz kulübe layık olmanız gerekir. Bunlar genç oyunculara bazen ağır gelebilir. Ama üstesinden gelmenin en güzel yolu bol bol çalışmak, antreman yapmak ve yöneticilerin, koçların söylediklerini can kulağıyla dinlemek ve en iyi şekilde uygulamaktır.

Sevgili genç oyuncular, çalışın! Hayatınız boyunca elde edeceğiniz her şeyi çok çalışmanın sonunda elde edeceksiniz. Başarı kolay gelmez. Biz koçlarınız, yöneticileriniz aynı yollardan geçtik ve burada size destek olmak için varız. 

- Son olarak bazı transferleriniz belli oldu ve kulüp yaptığı açıklamalarla bu transferleri kamuoyuyla paylaştı. Transferler hakkında ne dersiniz?

Benim transferim çok kısa bir sürede gerçekleşti ve ardından hemen Türkiye’ye geldim. 4 gün içerisinde Türk ve yabancı olmak üzere toplam 8 oyuncuyla sözleşme imzalandı. Hala görüştüğümüz bir kaç oyuncu daha var. Geniş bir kadro kurmaya çalışıyoruz. Bütçemizi en iyi şekilde kullanmaya çalıştık.

İlk olarak belirtmek istiyorum ki, İstanbul’da Başkan ve yöneticilerle birlikte çok yoğun çalıştık. Bu nedenle ekipte yer alan herkese çok teşekkür ediyorum. Zor bir süreçti. Başkanın da bizimle birlikte gösterdiği çaba çok dikkat çekiciydi. Net olarak söyleyebilirim bu takım ruhu ve paylaşım beni etkiledi. 

Transferlere gelince, 2 isim haricinde sözleşme imzaladığımız tüm oyuncular Türk basketbolunu ve Trabzon’u bilen isimler. Yeni gelecek 2 isim genç ve çok yetenekli oyuncular. Oynatmayı düşündüğüm sistemde Türk oyuncuların ciddi süre alacağını söyleyebilirim. Hepsinden katkı bekliyorum. Tüm oyuncularla gerek yüz yüze gerekse telefonda konuştum ve diyebilirim ki için aynı ruhu, heyecanı paylaşıyoruz. Umarım herşey başladığı gibi çok güzel gelişir. 

- Koç, bu yoğun çalışma ortamında Basketfaul’e zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyor ve yeni sezonda başarılar diliyoruz . 

Ben de gösterdiğiniz ilgiden dolayı size teşekkür ederim.