Hayat o kadar hızla akıp geçiyor , o kadar hızlı yaşanıyor ki artık; anıları düşünmeye fırsatı kalmıyor insanın…Koşturmaca, koşuşturmaca içerisinde o kadar çok şeyi birden tüketiyoruz ki; ne sormaya, ne sorgulamaya, ne anlamaya çabamız var… Bir Ramazan ayını daha geride bıraktık ve Bayram yaptık… Bazı zamanlar vardır insanın durup derin bir nefes aldığı, hayatı sorguladığı zamanlar… Bayramlar işte öyle zamanlardır; gelenekleri olan, gelenekleri yaşatılan, değer taşıyan…



     Kimi görsem nerede o eski bayramlar, bayramların eski tadı kalmadı serzenişinde bulunuyor... Gerçekten tadı kalmayan bayramlar mı yoksa insanlar mı? Diye sorgulamadan edemiyor insan… eknolojik gelişmeler, refah düzeyinin artması ve bunu dengeleyecek manevi ortamın azalması bayramın tadına varmayı engelleyen nedenler aslında…



     SMS veya mail yoluyla binlerce insana zahmetsiz tek tip bayram mesajı göndermek belki zamandan ve emekten tasarruf sağlasa da bayramlaşma sayılabilir mi? Kişiye özel olmadığı belli olan genele hitap eden ve muhatabını adeta sıradanlaştırıp tek tipe indirgeyen bayramlaşma, bayramın anlamını ne kadar yansıtabilir ? Ulaşabildiğine yüz yüze ziyaretin, ulaşamadığına aramanın verdiği samimiyeti, tadı yakalayabilir mi tek tip smsler… Hatırlanmış olmak ta bir şeydir elbette ama bayramı bayram yapan bunun çok daha ötesi şeyler… Hayatımızı kolaylaştırmak adına pek çok şeyi daha az emekle elde etme isteği ve hayatımıza anlam katan değerlerin değersizleştirilmesine neden oluyor aynı zamanda…  Gönül almak, dua almak emek ister… Emeksiz bayram yaşamak bayram olmuyor…



     Doyumsuz ve tatminsiz elde ettikçe daha fazlasını isteyen insan nefsi ekonomik düzey arttıkça mutlu olmak yerine ters bir orantı ile içindeki boşluğun daha da arttığına şahit olmakta… Eskiden yokluk içerisinde küçük şeylerden mutlu olan insanlar, şimdi çok daha fazlasına sahip olmalarına  karşın mutsuzlar… Hızla tüketiyoruz bizi mutlu eden şeyleri, daha çoğuna, daha çoğuna sahip olma arzusu, daha çoğunu yakaladıkça yeni arayışlara itiyor. Kanaat etmek ve mutluluğu küçük şeylerde yakalayabilmek bu  girdap içerisinde mümkün görünmüyor… Bayrama özel bayramlık alımı geçmişte  hem bayramın bir geleneği hem de unutulmaz bir hatırası iken, günümüz çocuklarının istemediği kadar kıyafete sahip olması hem bu geleneği neredeyse bitirmekte, hem de artık bayramlık alınması çocuklar için unutulmaz bir anlam ifade etmektedir. Yoklukta sahip olma duygusu az ile tatmin olabilirken varlıkta sahip olma duygusu adeta tatminsiz bir halalmaktadır…



     Özellikle gelişen, modernleşen dünyada dini değerlerimiz hakkıyla yaşayamadığımızda tadına da hakkıyla varamıyoruz. Ramazan’ın manevi hazzını Ramazanda yaşamayan, orucun anlamını layıkıyla kavrayamayan hakkını veremeyen bizler orucun bayramında da aynı hazzı yaşayamıyoruz.  Sabır ile bir nefis terbiyesi yapılan bir ayda nefsine hakim olan, bunu başaran, bu anlamı yakalayan insan bayramın tadına daha kolay varacaktır.



     Tadına varamamak, tat alamamak, sıradanlaştırılan, emeksiz geçirilen, tatminsiz ruhumuzun bayrama yansıması sonucu değil mi? Bayramlara tat katan bizlerdik, tadını kaçıran da biziz…

-