Her yönüyle mücadele bakımından maksimum derecede seyredenleri mutlu eden bir müsabakayı bize sunan her iki ekibe de teşekkürlerimi sunuyorum…

Özellikle bugünkü karşılaşmaya damga vuran iki önemli hadisenin baş aktörü kaleci Onur diyebiliriz.

İlk pozisyonda topun çizgiyi geçtiğine kanaat getirdiğimi belirtmenin elzem olacağını düşünüyorum!
Ki, burada eğer Onur topu çizgiden çelerken elinden düşüreydi topun çizgiyi tamamen geçtiğine tanık olabilirdik ve yan hakemde pozisyonu daha net süzmüş olabilirdi.
Buradaki talihsizlik Onur’un topu çok seri bir şekilde aniden çelmesi oldu, tabi bu aynı zamanda yan hakeminde bir nevi talihsizliği olmuş oldu diyebiliriz…

Diğer pozisyonda Kasımpaşalı oyuncu Onur’u geçtiğinde evet mutlak gol pozisyonuyla baş başa kalabilirdi.
Burada da orta hakem; Onur’u geçse bile Kasımpaşalı oyuncunun Trabzonsporlu müdafaa oyuncusunun son adam olmasını göz önünde tuttu.
 Onur da bu pozisyonda mutlaka yapması gereken hareketle hakem tarafından ‘’ sarı kart ‘’ alarak takımının galibiyetinde çok önemli pay sahibi olmuş oldu…

Karşılaşmayı bir başka yönden ilginç kılan diğer özellikse Ersun Yanal ve Kemal Özdeş’in karşı karşıya gelerek rakip olmalarıydı.

Yıllarca Ersun hocanın yardımcılığını yapan Kemal hoca bugün kader arkadaşı karşısında harika futbol oynayan ekibinin yenilgisine üzülmüş oldu.
Ve yine her iki hocanın kaderleri bir zamanlar, bugün Hakka yürüyen duayen başkan rahmetli  İlhan Cavcav’ın Gençlerbirliği’nde çalışmış olmaları da günün bir başka güzel tesadüflerinden biriydi.

Trabzonspor açısından maça gelecek olursak, özellikle Kemal hoca ile güzel bir çıkış yakalayan Kasımpaşaspor karşısında Trabzonspor’un ne yapacağı merak konusuydu.
Çünkü zorlu deplasmanda Bursaspor karşısında alınan galibiyetin tesadüfi bir başarı kazanımı olup olmadığının sağlaması bugün ayrı bir önem kazanmaktaydı.

Bugün Trabzonspor öyle ahım şahım bir futbol performansı ortaya koymadı belki!
Fakat karşılaşmanın ilk yarısında rakibi karşısında başa baş bir oyun performansı sergilediğini belirtmekte fayda var Trabzonspor’un.
Nitekim son haftaların altın çocuğu Yusuf Yazıcı’nın mükemmel ortasında Mass’ın muhteşem kafa golüyle soyunma odasına özgüveni tavan yapmış bir şekilde girmeleri, özellikle Ersun hoca ve öğrencilerinde bir rahatlamaya yol açtı diyebiliriz.

İkinci yarı sanırım zorunlu bir durum nedeniyle Durica’nın yerine Mustafa Akbaş’ı oyuna alan Trabzonspor rakibin mutlak baskısıyla zaman zaman, hatta çokça oyunu geride kabul etmek zorunda kaldı.
Hatta oyun son çeyreğinde Onur’un yanlış çıkışı sonrası Mustafa Akbaş’ın topu kale içinden çıkardığı pozisyon Trabzonspor’un bugün bir başka şansı olmuştu.

İşte Trabzonspor’un bugün öyle ya da böyle hanesine yazdığı üç puanın ötesinde çok başka bir kazanımı daha oldu diye düşünüyorum.
Yani Trabzonspor oyun içinde yaşadığı ve hep bundan muzdarip olduğu o baş belası telaştan dolayı içine düştüğü stresi yönetebilmeyi becerdi.

İşte bunun adı tek kelimeyle tecrübeydi…

Buna bağlı olarak bugün beni ziyadesiyle memnun eden bir başka konu ise, Trabzonsporlu futbolcuların birbirilerinin açıklarını kapatmak için sürekli mücadele etmeleriydi.
Oyunun hep içinde olmalarıydı, hatta o beğenmediğimiz N’Doye’nin bile ilerde sürekli top tutup arkadaşlarına zaman kazandırması Trabzonspor’un oyun anlamında olmasa bile mücadele anlamında takım olabilme yolunda bugün en az kazandığı üç puan kadar değerliydi…

Evet,  güzel günler gelecek demiş idik…
Trabzonspor ikinci yarı ligin belki başını değil ama ortadan yukarıya doğrusunu yeniden dizayn edecek diye bir düşünce ortaya atmış idik…
İşte bugün Recep Tayyip Erdoğan Stadyumunda ışıklarını bunu bir kere daha görmüş olduk…
Kolay değildi iki hafta üst üste deplasmanda ligin iyi iki ekibinden altı puan alabilmek, hele ki ilk yarıda taraftarına kahrın her türünü yaşatan bir Trabzonspor’u izlediğimi düşünülürse…

Devamı haftaya,
Devamı Akyazı Şenol Güneş Stadyumunda
Bu Trabzonspor’u izlemeye devam edelim,