Şike yapmak ve şike yapmak amacıyla çete kurmak suçundan hapis cezasına çarptırılan Aziz Yıldırım'ın haksız yere ceza aldığını iddia eden çevreleri yalanlayan bir gelişme yaşandı. Suçsuz olduğu iddia edilen Aziz Yıldırım ve çetesi şike davasında verilen hapis cezalarının para cezasına çevrilmesi için başvuruda bulundu. Bu başvuru sonrasında ise akıllara, "Hani suçsuzdunuz neden para ceza cezasına razısınız?" sorusu geldi. Aziz Yıldırım cephesinden yapılan bu girişim yolun sonuna geldi yorumlarına neden oldu.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, avukatları aracılığıyla Yargıtay’a ikinci bir başvuruda bulundu, “müsabaka sonucunu etkileme” ile ilgili kanunun Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını istedi.

6222 sayılı kanunun değiştirilmesiyle ortaya çıkan 6259 sayılı kanunda yer alan, “Bu madde kapsamına giren suçlarla ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231’inci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez; verilen hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez” maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna dikkat çeken Yıldırım’ın avukatları, buna gerekçe olarak Askeri Yargıtay Mahkemesi’nin yaptığı başvurunun ardından Anayasa Mahkemesi’nin 17 Ocak 2013’te verdiği kararı örnek gösterdi.

Burada suçlarda sınırlama yapılamayacağına dikkat çeken mahkeme, kararında Anayasa’ya aykırılığı da şu cümlelerle anlattı:

“Kısa süreli hapis cezasına mahkum olan sanıkların toplum içinde özgürlükleri kısıtlanmadan, cezaevlerinin olumsuz etkilerinden de kurtarılarak, toplumla sosyal bağları koparılmadan ve hayatın normal akışı değişmeden ıslah edilmelerine engel teşkil etmekte ve sanıklarda gözlenen iyi halin ve pişmanlığın değerlendirilememesi sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Sonuç olarak kısa süreli hapis cezasına mahkum olan sanıklar yönünden seçenek yaptırımlara çevrilme yasağı öngören itiraz konusu kuralın, 1632 sayılı Kanun’un 47. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin birinci ve ikinci cümlelerine ilişkin gerekçede belirtilen nedenlerle ceza hukukunun temel prensiplerinden olan cezanın kişiselleştirilmesi ile ölçülülük ilkesine ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu açıktır.”