Maç adına yakışır sekilde başladı. Galatasaray “Beni beraberlik de keser” demedi. Trabzonspor “Taraftarımı üzdüm. Bu bize yakışmadı, kendim gibi oynarım” dedi. Bu iki düşünce bir araya gelince ortaya kaliteli mücadele çıktı. Öyle bir mücadele ki, 25.dakikaya girildiğinde toplam 6 sarı kart vardı. Ve bu kartlar sadece mücadelenin getirdiği kartlardı. Trabzonspor ilk yarının çoğunluğunda topa ve oyuna hakimdi.

Trabzonspor gol pozisyonuna girdi ama son hamlelerde başarılı olamadı. Golcü Burak, 30 gol atmasına rağmen yine devamlı eleştirilen Burak oldu hep. Kendisinin 31, takımının da öne geçmesini sağlayan golü çok güzel bir vuruşla filelere gönderdi. Galatasaray golü yedikten sonra tam Trabzonspor’un istediği gibi oynamaya başladı. Oyun disiplininden kopan bir an evvel gol atmak isteyen Galatasaraylı futbolcular, savunma zaafları gösterdiler ve Trabzonspor’a net gol pozisyonları verdi. Ama gel gör ki, Trabzonspor’un ileri uç elemanları son hamlelerde başarılı olamadılar. İlk yarı 2 ve 3 farkla bitmediyse bunda Volkan, Olcan ve Burak atamadıkları içindi. Ama oynanan futbol iki takımın adına yakışır bir futbol oyunuydu.

İkinci yarı inanılmaz güzellikte başladı. Bir taraftan Galatasaray taraftarının müthiş tezahüratı, Galatasaray’ın müthiş temposu. Öte yandan Trabzonspor’un bu tempoya müthiş sekilde cevap vermesi futbolun güzelliği adına artıları. Colman, Alanzinho ve Zokora orta sahada çok olumlu oynadılar. Olcan, Volkan ve Burak pozisyon harcamakta yarışsalar da Galatasaray’ın savunmasını hırpalamak adına çok başarılı idiler.

Tolga artık Trabzonspor’un yeni Şenol Güneş’i olduğunu iyice ortaya koydu. Futbolcu arkadaşlarımız, bu maçta ve Beşiktaş maçında oynadıkları futbolu, çok değil 5-6 maçta ortaya koysaydı, bugünkü konumu çok daha farklı olabilirdi. Colman, Zokora ve Alanzinho orta sahayı her maçta bu kadar güzel kontrol edebilseydi, Trabzonspor bugün Galatasaray’ın bulunduğu yerdeydi.

4 büyük takımın oynayacağı Play-Off’ta şimdiden şu takım şampiyondur denilemeyeceği dünkü futbolla bir kez daha görülmüştür. Kuralları çok iyi bildiği söylenen ama benim hiç bir zaman beğenmediğim ve açıkça söylediğim Cüneyt Çakır, hakemlik adına kuralları hiçe saydığı ve kartlarını kullanmadığı bir maç yönetti. Verdiği penaltı da tartışılır.