Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, "Eğer Gençlik ve Spor Bakanı son bir yıllık süreç içerisinde düşündüğü her şeyi açıklamış olsaydı,her konuda kendi kişisel fikrini ortaya koymuş olsaydı Türk futbolunun tansiyonu düşmez, bilakis hipertansiyon müptelası olurdu" dedi.

Kılıç, çeşitli incelemelerde bulunmak üzere geldiği Muğla'da Vali Fatih Şahin'i makamında ziyaret etti. Kılıç, bir gazetecinin, ''Bu sene Trabzonspor'a şampiyonluk verilecek mi- Yargı sürecini beklemeden böyle bir gelişme olabilir mi-'' şeklindeki sorusu üzerine, futbolun renklerinin ortaya koyduğu aşkın çok az şeyle ifade edilebileceğini belirtti.

Dolayısıyla bunun paralelinde getirdiği bir fanatizm olduğunu ifade eden Kılıç, ''Bu koltukta bir yılımı doldurdum, üzerine bir gün daha geçti. Futbol açısından zorlu bir döneme isabet ettik. Sayın Başbakan Bakanlar Kurulu'nu açıkladığında maruz kaldığım ilk soru, futbolda şike operasyonuyla ilgili görüşümün ne olduğu noktasındaydı. Dolayısıyla adeta futbol konusunda bir yılı nefes almadan geride bıraktık'' dedi.

Zamanın her şeyin ilacı olduğunu dile getiren Kılıç, ''Türk yargısına, savcılarına ve yargıçlarına güvenmek lazım. Olayın adli bir boyutu var. Adliyeler kararlarını ortaya koydular, koymaya devam edecekler. Bundan sonraki süreçte de bu kararların paralelinde bir takım adımlar mutlaka atılacak. Henüz karara bağlanmayan hususlar var. Onlar da mutlak surette karara bağlanacak. Bu, olayın birinci boyutu'' diye konuştu.

Bakan Kılıç, olayın bir de Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) boyutu olduğunu anlatarak, şöyle konuştu:
''Ayrıca olayın uluslararası hakem kurulu diyebileceğimiz UEFA'ya bakan boyutu da söz konusu. Ben Gençlik ve Spor Bakanıyım diye her konuda görüş söylemeye kalkarsam, Türkiye'de futbolun tansiyonunu düşürmeyiz, bilakis tansiyon düşmeyecek şekilde kronik bir hastalığa dönüşür. Eğer Gençlik ve Spor Bakanı son bir yıllık süreç içerisinde düşündüğü her şeyi açıklamış olsaydı, her konuda kendi kişisel fikrini ortaya koymuş olsaydı Türk futbolunun tansiyonu düşmez, bilakis hipertansiyon müptelası olurdu.


Yeri geldiğinde sustuk ve yargı konuşsun dedik. TFF konuşsun, UEFA ile yargı kanaatlerini ortaya koysun dedik. Bir adım geri attık. Türkiye'de futbolun özerk bir yapıya sahip olması bizi böyle davranmaya mecbur etti. Ne Trabzonspor ne Fenerbahçe ne Beşiktaş ne de Eskişehirspor lehine ya da aleyhine benim siyasi bir kimlik olarak yorum yapmam söz konusu. Bakan olmamız her konuda görüş açıklamamız anlamına gelmez. Baktığımız işler var, bizim dışımızdaki kurumların baktığı işler var. Herkes kendi yetki ve egemenlik sahasında konuşmak durumundadır.''

Bakan Kılıç, yargının hukuk kurumu olduğunu, gereğini söyleyeceğini kaydederek, şöyle devam etti:
''TFF profesyonel bir meslek kurumudur, sportif bir kurumdur. O da kendi sahasında gereğini söyleyecektir. Zaman içerisinde su akar, mecrasını bulur. Herkesin buna böyle bakması lazım. Hak arayışında olanlarında bu hassasiyetleri gözeterek hareket etmesi lazım. Tansiyonu yükseltmemeye özen göstererek... Hak arayışında herkesin hakkına riayet etmek kadar haklı kalmayı başarmak da çok çok önemli. Dolayısıyla kulüplerin hak iddiası hangi konuda olursa olsun tansiyonu yükseltmemeye, tribünlerin ateşini artırmamaya özen göstermesi lazım. Biz de bu özen içerisinde hareket ediyoruz.''