Başbakan Davutoğlu saldırılar hakkında yeni açıklamalar yaptı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki terör saldırısıyla ilgili her türlü soruşturmanın başlatıldığını belirterek," Burada da bu soruşturma devam edecek. İlk bulgular canlı bomba ve DEAŞ'ı işaret eder mahiyette ama nihai olarak tabii bütün soruşturma tamamlanmadan bir hüküm vermek zordur. Üzerine gideceğiz, sorumluları çıkaracağız" dedi. 
Çankaya Köşkü'nde, konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen Başbakan Davutoğlu, bugün son derece acı iki terör saldırısıyla karşı karşıya kalındığını, Suruç'ta basın açıklaması yapan bir gruba karşı saat 11.50 civarında, öğleden sonra da Adıyaman'da saat 15.30 civarında askerlere dönük terör saldırıları düzenlendiğini söyledi. 
Suruç'taki saldırı sonucu 30 vatandaşın hayatını kaybettiğini, Adıyaman'daki saldırıda ise bir askerin şehit olduğunu vurgulayan Davutoğlu, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi, ailelerine taziyelerini iletti. 
Suruç'taki patlamada 30 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 104 vatandaşın yaralandığını belirten Davutoğlu, "Bunlardan 74'ü hastaneye intikal edecek şekilde yaralıydı. Şu an itibarıyla söylüyorum, hastaneye intikal eden 74 yaralımızdan 31'u taburcu edildi, 43'ü hastanede, 10'u ameliyat halinde, 9'u da yoğun bakımda" dedi. 
Olayla ilgili saat 12.02'de ilk ambulans çağrısı alınır alınmaz, saat 12.17-12.18 civarında hastaneye ambulansların intikal ettiğini bildiren Davutoğlu, 33 ambulans, 3 helikopter ambulans, 1 uçak ambulans ve 4 UMKE aracıyla yoğun çaba gösterildiğini anlattı. 
Davutoğlu, ambulans helikopterlerin bir yaralıyı Malatya'ya, bir yaralıyı da Diyarbakır'a intikal ettirdiklerini belirtti. 
"SALDIRININ ZAMANLAMASI ÖNEMLİ"
Olayla ilgili gerekli güvenlik tedbirlerinin alındığını, inceleme başlatıldığını dile getiren Davutoğlu, olayı duyar duymaz Başbakanlıkta bir kriz masası oluşturulduğunu, üç bakanın ve milletvekillerinin de bölgeye gittiğini hatırlattı. 
Saldırının zamanlamasının da önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'de seçimin sonrasında ortaya çıkan tablo çerçevesinde bir çalışma yürütülecekken, hükümet ortaklık faaliyetleri başlamışken, bu saldırıların yapılmış olması, saldırının bütün ülkeye dönük olduğunun açık göstergesidir. İkinci mesajım, kim nereden yapmış olursa olsun ve amacı ne olursa olsun bütün terör örgütlerine karşı ortak bir irade ve tutum sergilemenin tam vaktidir. Başka ülkelerde, DEAŞ'ın Paris'te saldırısı söz konusu olduğunda nasıl bir birliktelik söz konusu olmuşsa ve kimse kimseyi suçlamadan, omuz omuza gelmişlerse, ulusal ve uluslararası düzeyde, burada da soruşturmalarımızın büyük oranda istikameti DEAŞ saldırısı yönünde olduğu için söylüyorum, bu saldırı karşısında da bütün bir toplumun, herkesin omuz omuza vermesi gereken, sorumlu tutum takınması gereken bir andayız. Tarih, herkesin aldığı tutumla yargısını verir."
"BEN YAPMAYA HAZIRIM..."
Başbakan Davutoğlu, saldırının açık şekilde Türkiye'ye dönük olduğunu söylediklerini hatırlatarak, buna karşı da bütün Türkiye'nin omuz omuza mücadele etme kararlılığı göstermesini istedi. 
Davutoğlu, daha önce TBMM'de grubu bulunan siyasipartilere teröre karşı ortak deklarasyon hazırlama çağrısında bulunduğunu hatırlatarak, "O zaman böyle bir terör saldırısı yoktu. Ama yüreğimizden gelen bir ses, Türkiye'nin her türlü tehdide karşı ortak bir tavır sergileme ihtiyacı içinde olduğunu söylüyordu. Aslında yıllardır bu böyle. Şimdi bu noktada 4 partinin genel başkanları olarak, tam da hükümet ortaklığı çabası içine girmişken, tam da böyle bir ortak akıl üretme çabası içine girmiş olduğumuz bu günlerde, 'bu saldırının hedefi Türkiye'dir, Türk demokrasisidir' diyorsak, şimdi 4 genel başkanın da bir araya gelerek, ortak bir deklarasyona imza atmamız lazım. Ben bunu yapmaya hazırım" diye konuştu. 
"GÜN BUGÜNDÜR DİYORUM" 
Başbakan Davutoğlu, daha olayın olduğu anda, partisini ve hükümeti suçlayanlara da seslenerek, "Nerede ne tedbir alınıyorsa alacağız, hangi ortak tavırda bulunmamız gerekiyorsa bulunacağız. Hem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, hem de AK Parti genel başkanı olarak bütün parti liderlerine, gün bugündür diyorum. Bu DEAŞ terör örgütü başta olmak üzere hangi terör örgütü Türkiye'yi hedef almışsa, hangi terör örgütü kamu düzenini, halkımızın özgürlüğünü, güvenliğini hedef almışsa, işte meydan bu meydandır. Siyaset, erdem, hikmet bugünlerde belli olur" diye konuştu. 
Grup başkanvekillerini talimatlandırdığına işaret eden Davutoğlu, bütün parti grup başkanvekilleriyle görüşeceklerini, olumlu bir cevap almaları halinde, yarın 4 partinin genel başkanları olarak bu deklarasyonla hem bu terör örgütlerine karşı hem dünyaya yönelik olarak en doğru mesajı vermiş olacaklarını bildirdi.
"Ümit ederim ki bu çağrımız, karşılıksız kalmaz" diyen Davutoğlu,  şöyle devam etti:
"Ümit ederim ki partiler veya değişik siyasi ideolojilere sahip olanlar, bu terör olayları üzerinden bir siyaset geliştirmek yerine, bu terör olaylarına karşı ortak bir tavır iradesi sergilerler. Biz buna hazırız. Bu çağrıyı netice alana kadar da sürdürmeye kararlıyım. 4 partinin genel başkanı ortak bir tutumda bir araya gelene kadar gerekiyorsa her gün bu çağrıyı yapacağız. Her gün tekrar tekrar bu çağrıyı yapacağız. Ta ki bütün bir millet ve bütün bir uluslararası kamuoyu, Türkiye'nin siyasi liderlerinin ortak bir tavırda bir araya geldiklerini görmüş olsunlar."
"PANİK HAVASINA KATKIDA BULUNULMAMALI"
Başbakan Davutoğlu, medyaya çağrı yapmak istediğini belirterek, medya özgürlüğünün, basın özgürlüğünün esas olduğunu vurguladı. Davutoğlu, bu çerçevede de haber alma ve haber verme özgürlüğünün de demokrasilerde kutsal olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Ama tam da böyle kritik günlerde, rahmetli başsavcımızın şehit edildiği günde söylediğim ve yaptığım çağrıyı medyaya da yapmak istiyorum. Bütün özgürlükler  önemlidir ama özgürlüklerin en büyüğü yaşama özgürlüğüdür" ifadesini kullandı. 
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu yaşama özgürlüğüne karşı tavır sergilendiği zaman, medyamızın hep beraber bu tavra karşı ortak bir sorumluluk ve duyarlılık içinde yaklaşması ve terör örgütlerinin kullanabileceği bazı malzemelerin kullanılmasına izin vermemesi, terör örgütlerinin ortaya çıkarmaya çalıştığı panik havasına katkıda bulunulmaması, medya sorumluluğunun da bir parçasıdır. 
Buradan bütün medya kuruluşlarımıza hiç bir ayrım gözetmeksizin çağrıda bulunuyorum; gün bugündür, bugün dayanışma günüdür, basın özgürlüğü koruma yanında hepimizin insan canını, hayatı koruma yönünde ve buna kasteden terör örgütlerine karşı ortak tavır alma yönünde de medyamızın sürdürdüğü duyarlı tavrı devam ettireceğine inancım tamdır."
"AÇIK VE NET BİR ŞEKİLDE SÖYLÜYORUM..."
Davutoğlu, olayı istismar etmek isteyenlere, bu olay üzerinden Türkiye'de yeni bir şiddet dalgası oluşturmak isteyenlere yönelik de mesaj verdi.
Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Çok açık ve net bir şekilde söylüyorum. Olay olduktan sonra gerek AK Parti, gerek hükümetimizi DEAŞ'ı desteklemekle itham eden ve bu konuda sosyal medyada sanal bir kampanya yürütenlere sesleniyorum. DEAŞ'ı terör örgütü olarak ilk ilan eden ülke Türkiye'dir. Bunu duymak istemiyorlar, buna kulaklarını kapatıyorlar ama bir kez daha söylüyorum. 10 Ekim 2013, daha DEAŞ yeni yeni oluşum sürecindeyken Türkiye Cumhuriyeti Devleti, DEAŞ'ı terör örgütü ilan etmiştir. DEAŞ'a karşı her türlü tedbiri içeride ve dışarıda almıştır. 
Burada da bu soruşturma devam edecek. İlk bulgular canlı bomba ve DEAŞ'ı işaret eder mahiyette ama nihai olarak tabii bütün soruşturma tamamlanmadan bir hüküm vermek zordur. Üzerine gideceğiz, sorumluları çıkaracağız. Ama DEAŞ'a dönük olarak şu ana kadar hükümetimize ve partimize dönük olarak 'DEAŞ'a destek' gibi son derece anlamsız ve son derece tehlikeli bir yalanı iftirayı atarak, halkımızı kışkırtmak isteyenlere karşı da şunu söylüyorum: DEAŞ, sadece Suriye halkına değil, Türkiye'ye de tehdit oluşturan bir suçlu örgütüdür ve ona karşı da tedbir konusunda Türkiye Cumhuriyeti her zaman gerekli tedbirleri almıştır, almaya devam edecektir. 
"ETNİK ÇATIŞMAYI KÖRÜKLEMEK İSTİYOR"
Bu tür istismarlarla halkımızı sokağa çıkmaya davet edenler ya da halkımızı bir takım provokatif haberlerle yeni bir takım çatışmalar, gerilimlere sürüklemek isteyenler aslında bu terör örgütüyle işbirliği yapan çevrelerdir. Çünkü nihayetinde, bu terör örgütü de Türkiye'de kriz ve kaos çıkarmak istiyor. Nihayetinde bu terör örgütü de bu saldırıyla Türkiye'de etnik ve mezhebi çatışmayı körüklemek istiyor. Şimdi bu tür istismarlara yönelmek yerine hepimizin sorumlu olan herkesin göstermesi gereken tavır, birlik, beraberlik tavrıdır. Çok açık ve net şekilde bir daha söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve  AK Parti hükümetleri ve AK Parti, hiç bir zaman hiçbir terör örgütüne destek olmadığı gibi müsamahakar da davranmamıştır, hiçbir terör örgütünü hangi gerekçeyle olursa olsun, mazur gösterecek bir tavır içine girmemiştir. Hele hele yüce dinimizin bu kritik dönemde ismini lekeleyen terör örgütleriyle mücadelemiz her zaman olmuştur, bundan sonra da olacaktır."
"SAĞDUYUYU MUHAFAZ EDİNİZ" 
Davutoğlu, 78 milyon vatandaşa, halka çağrıda bulunmak istediğini belirterek, vatandaşlardan sağduyuyu muhafaza etmelerini istedi. 
Türkiye'de seçimler sonrasında yeni bir hükümet oluşturma çabası içinde ülkenin geleceği, istikrarı ve istikbali konusunda son derece duyarlı siyasi kadroların bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, "Sağduyu içinde devletimize ve milletimizin derin irfanına güveniniz. Bu çerçevede alınması gereken her türlü tedbir alınacaktır. Sorumlular mutlaka bulunacak ve bu sorumlulara dönük olarak da mutlaka gerekli müeyyideler uygulanacaktır. İstismarlara mahal vermeyiniz. İstismar edenler, aynen bu terör örgütü kadar tehlikeli bir çığırı açmaya çalışanlardır. Halkımızın sağduyu içinde ve her zaman gösterdiği derin irfanı göstererek omuz omuza vereceğine inancım tamdır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Türkiye'nin geleceği için atılması gereken adımları atar" değerlendirmesinde bulundu. 
Başbakan Davutoğlu, bütün güvenlik birimleriyle toplandıklarını anlatarak, bundan sonra atılacak adımları planladıklarını ve bu adımları atma konusunda da bir an tereddüt etmeden kararlı bir şekilde gereken çalışmaların yürütüleceğini bildirdi. 
"CANLI BOMBA OLMA İHTİMALİ YÜKSEK"
Davutoğlu, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu, bir gazetecinin, "Bir intihar saldırısı olduğunu ifade ettiniz" sözleri üzerine, "olabileceğini" söylediğini aktardı ve "Şu anda araştırma sürüyor. Mutlak anlamda ulaşılmış bir netice değil ama bulgularımız ve bana aktarılan bilgiler, bir canlı bomba olma ihtimalini çok yüksek oranda tutuyor" dedi. 
Bulgularda saldırıyı gerçekleştirenin kimliğine ilişkin bir bilginin olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, saldırganın kimliğinin şu ana kadar tespit edilemediğini belirtti. Zaten canlı bomba ihtimalinin de bunun üzerinden yürütüldüğünü ifade edenDavutoğlu, "Diğer kaybettiğimiz vatandaşlarımızın tümünün beden bütünlüğü anlamında bir sorun yok ama bir cenaze, ciddi bir şekilde bütünlüğünü kaybetmiş durumda olması sebebiyle canlı bomba ihtimali üzerinde yoğunlaşılan bir durum söz konusu. Dolayısıyla daha kimlik tespiti yapılmadı. Kimlik tespiti yapılır yapılmaz bağlantıları ve köken nereye giderse gitsin bütün irtibatları tespit edilip gereken çalışmalar, o çerçevede yürütülecek" değerlendirmesinde bulundu. 
"KİMLİĞİNİ KAMUOYUNA DUYURACAĞIZ"
Davutoğlu, kimlik tespiti yapılır yapılmaz kamuoyuna duyurulacağını söyledi. 
"(Özellikle DEAŞ ihtimali üzerinde duruyoruz) dediniz. Suriye rejiminin de bu işin içinde, parmağı olduğu yönünde bir ihtimal de görüyor musunuz" şekildeki soruya karşılık Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Onun için DEAŞ'e yapılan ithamlar çerçevesinde girdim ve açıkçası bu noktada da açık bir tavır koyma zaruriyeti olduğu için DEAŞ'a dönük tutumumuzu vurguladım. Ama bu saldırının, eğer canlı bomba ise ve Kobani'de de o anda gerçekleşen bazı patlamalar da söz konusu olduğunda, DEAŞ ihtimali güçleniyor ama nihai bir hüküm verecek noktada değiliz. Reyhanlı saldırısında da olduğu gibi başta farklı görüntü içinde ortaya çıkmış olmakla birlikte, sonra rejim irtibatları açık bir şekilde ortaya kondu. Ama şu ana kadar elimizdeki bulgulardan hareketle söylüyorum, bunun canlı bomba ihtimali yüksektir ve bu çerçevede de DEAŞ başta olmak üzere bütün ihtimaller, güvenlik birimlerimiz tarafından araştırılıyor. Kimlik tespiti yapıldığında durum daha sonra netleşecektir. Bu konuda yoğun bir çaba gösteriyoruz. Kim yapmış olursa olsun bu saldırı, bir bütün olarak Türkiye'ye dönük bir saldırıdır." 
"AK PARTİ'Yİ SUÇLAMAK SORUMSUZLUKTUR"
Davutoğlu, bir gazetecinin, "Saldırının ardından HDP cephesinden bazı açıklamalar geldi. ‘Bazı ithamları oldu. Her türlü istihbarat ve güvenlik  açığından şu anki hükümet sorumludur’ diye bir ifade eyer alıyor. Bir güvenlik açığı söz konusu mudur? Yine aynı açıklamada, halkımız meslek örgütleri, bütün toplumsal yapılar, kendi güvenlik tedbirlerini de geliştirmelidir’ şeklinde bir ifade yer alıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu, şöyle yanıtladı:
"Açıklamamda da bazı hususlar, bahsi geçen açıklamaya dönük ifade edilmiş hususlardır. Birincisi, eğer bir güvenlik, istihbarat zaafı varsa onun için bütün soruşturma yapılıyor. Kimde, herhangi bir ihmal söz konusu olmuşsa bunun da gereği yapılır ama daha olayın ilk aşamasında bunu söylemek doğru değil. Türkiye bir hukuk devletidir. Böyle bir eksiklik varsa, bunu takip etmenin yöntemleri de bellidir. Ama şunu açık bir şekilde ifade etmek isterim, olay olduktan kısa bir süre sonra olayı yapanları, saldırganlardan daha çok hükümeti ve AK Parti AK Parti'yi suçlamak sorumsuzluktur. Tam da bu saldırıyı yapanların ekmeğine yağ sürmektir. Düşünün Paris’te DEAŞ militanları saldırı yaptı, o anda Paris’teki siyasi partiler, siyasi aktörlerin ilk işi hükümeti suçlamak mı oldu yada iktidardaki partiyi suçlamak mı oldu, acaba bu saldırıya karşı ortak ne yapabiliriz diye sormak mı oldu? Bazılarının niyeti üzüm yemek değil bağcı dövmek ise yani bu olayı istismar ederek daha önce örnekleri olduğu gibi daha büyük şiddet sarmalına yönelmekse, buna karşı da bütün halkımız sorumluluk içinde davranmak konusunda çağrıda bulunmamızın sebebi odur. Kesinlikle partimize, hükümetimize dönük olarak yapılan bütün bu ithamlar gerçek dışıdır."
“HANGİ TERÖR OLURSA OLSUN KARŞISINDAYIZ" 
Davutoğlu, herkesten daha çok Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin, DEAŞ (IŞİD) terörüne karşı tedbir aldığını bildirdi. 
Davutoğlu, şunları söyledi:
"Herkesten daha çok DEAŞ, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetine ve Türkiye’ye dönük bir tehdit odağı oluşturmaktadır. Bunu da defaatle söyledik. Son HDP ziyaretimde, bu konuda ellerinde bir belge varsa, bunu ortaya koymaları gerektiğini söyledim. Ellerinde bir belge yoksa, sürekli Türkiye’yi itham ederek, temsil ettikleri halkın, TBBM’deki temsili bağlamında söylüyorum, temsil ettikleri seçmen kitlesine saygısız olacağını ifade ettim.
Bu ülkenin huzuru hepimizin huzurudur. Bunu sahiplenmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Onun için HDP yetkililerine de bu saldırıya karşı sergiledikleri tutumu, Adıyaman’daki saldırıya ve şehit askerimize karşı da aynı tutarlılık içinde sergilemelerini beklediğimizi ifade etmek isterim. Terörün şu niteliği, bizim için uygundur, şu terör şu hedefe yönelirse tehdittir, şu terör mazur görülmeli dendiği anda ülkede meşru siyaset yapma alanı kalmaz. Çok net ve açık söylüyorum. Hangi terör olursa olsun onun karşısındayız. Başta DEAŞ olmak üzere bu saldırıların müsebbibi, ihtimalleri içinde söylüyorum, kim varsa hepsine dönük de gerekli tedbirleri almaya hazırız. Açıklamanın ikinci boyutu daha da vahimdir. Türkiye'de özel güvenlik diye bir husus yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün sınırları içinde her bir santimetre karesinde güvenliği meşru güvenlik birimleri sağlar ve meşru güvenlik birimleri dışında kim kendisinden menkul bir tedbir almaya kalkarsa veya kendisinden menkul bir tutum sergilemeye kalkarsa güvenlik birimlerimiz gerekli tedbirleri alır. Bir daha 6-7 ekim olayları gibi olayların bu ülkede yaşanmasına izin vermeyiz. Bu konuda da herkesi duyarlı ve sorumlu davranmaya davet ediyorum."
"BÜTÜN VATANDAŞLARIN CANI KUTSALDIR"
"Türkiye ne Suriye’dir ne Ukrayna’dır ne de herhangi bir başka ülkedir" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Her bir santimetre karede bedeli ne olursa olsun vatandaşlarımızın her birinin güvenliğini sağlama sorumluluğu, meşru güvenlik birimlerine aittir ve bu güvenlik birimleri tedbir alırken de bu vatandaşın etnik kimliğine, mezhebine kimliğine, siyasi ideolojisine bakmaz. Bütün vatandaşların canı, bizim için kutsaldır. En başta söylediğimi bir kez daha söylüyorum ,orada kaybettiğimiz her bir vatandaşımız, kardeşimiz, 30 vatandaşımız bizim için kutsaldır. Ailelerine tek tek taziyelerimi sunuyorum. Siyasi ideolojilerini benimsemiyor olabiliriz, görüşlerimiz farklı olabilir ama 78 milyonun her birinin canı, malı, onuru, devlete ve bize emanettir. Onlar için gerekli tedbiri alırız ama dünyada terör vakası dünyada bir vaka. Her yerde karşılaşılıyor ve karşılaşılan yerlerde sergilenen ortak tutumu burada da sergileme ihtiyacı var."
"ORTAK BİR POZİSYONDA BULUŞMAMIZ LAZIM"
Birlik ve beraberlik çağrısında bulunan Davutoğlu, şöyle dedi:
"Birbirimizi suçlamak yerine, halkı provoke etmek yerine, yersiz ve mesnetsiz ithamlarda bulunmak yerine hepimizin ortak bir pozisyonda buluşmamız lazım. İşte sınav günü bugün. Çok net olarak, bu açıklamaya dönük olarak da söylüyorum HDP eş başkanlarının, gurup başkanvekillerimiz temas halinde, gelin ortak bir deklarasyona imza atalım. Biz varız. En açık ve net ifadeyle, bütün terör örgütlerine karşı şiddete karşı her türlü ortak siyasi tutuma varız ama terör örgütlerine karşı tavır almak yerine meşru hükümete, meşru güvenlik birimlerine karış tavır almaya yönelinilirse Türkiye’yi bir  kaosa sürüklemek isteyenlere karşı da açık söyleyeyim, bütün güvenlik birimlerimiz talimatlandırılmıştır, Türkiye’nin hiçbir köşesinde, hiçbir kasabasında, köyünde daha önce yaşandığı türde olayların yaşanmaması için her türlü tedbiri alırız. Bunu da herkesin bilmesi ve ona göre tavır takınması icap eder."
Davutoğlu, "Yaklaşık 10 gün önce, Türkiye’de IŞİD’e yönelik geniş kapsamlı bir operasyon yapıldı. 4 ilde, 27 isim gözaltına alındı, aynı zamanda TSK 6 IŞİD kaçağını yakalandığını söyledi. IŞİD daha önce gerçekleştirdiği saldırılara bakacak olursa bir misilleme saldırısı olabilir mi? İkincisi  de ‘güvenlik güçlerimizle konuştuk, her türlü almayı hazırız’ dediniz. Sınır güvenliği konusunda yeni tedbirler olacak mı" şeklindeki soruya da şu, yanıtı verdi:
"Bu tespitinizin, ümit ederim Türkiye’yi ve hükümeti suçlayanlara, iletmek icap eder. Evet, Türkiye, DEAŞ ve benzer terör örgütlerinin Türkiye içinde tehdit oluşturmaması için her zaman tedbiri almıştır, almaya da devam etmektedir. Bunun, bu tedbirlerin bir rahatsızlık doğurduğu mutlaka aşikardır ama bu tahkikat bitmeden bir şey söylememiz zor. Şunu tekrar vurgulamak isterim, sonuç ne olursa olsun, Türkiye’yi kana bulamak isteyen Türkiye’nin huzurunu, bozmak isteyen kim olursa olsun, ona karşı tedbir alırız. Buna DEAŞ da dahildir, diğer terör örgütleri de dahildir. Böyle bir misilleme dediğiniz tarza bir tutum bağlamında söylüyorum, Türkiye’de terör tehdidine karşı alınacak tedbirler hususunda hiçbir kaygı ve zaman kaybı getirecek tereddüt söz konusu olmayacaktır. Bu konuda mücadelemiz, Türkiye içinde ve Türkiye dışında şimdiye kadar olduğu gibi sürdürülecek."
“DEMOKRASİMİZİ KORUYACAĞIZ" 
Davutoğlu, sınırda alınacak tedbirlerin daha da artırılacağını belirtti. Davutoğlu, "Bunlar daha da artırılarak, sürdürülecek ama bütün vatandaşlarımız, şunu göz önüne alması gerekir. Türkiye’nin etrafında şu anda birçok ülkenin yaşadığı istikrarsızlıklar iç gerilimler çatışmalar, Türkiye’de iç huzuru etkileyecek mahiyete dönüşebiliyor. Onun için Türkiye’de kamu güvenliğini esas almak lazım, diyoruz. Türkiye’de kamu güvenliğin, kamu düzenini bozacak eylemlere karşı hep beraber davranalım diyoruz. Çünkü kamu düzeni bozulduğunda nelerin yaşanabildiğini çevre ülkelerden görüyoruz. Kamu düzenini koruyacağız, özgürlüklerimizi koruyacağız, ama en önemlisi demokrasimizi koruyacağız" dedi.
Davutoğlu, demokrasinin olmadığı yerde ülkelerde kamu düzeni ve özgürlüklerin nasıl yok edildiğinin görüldüğünü söyledi. 
"Her şey demokrasi içinde tartışıldığı zaman, demokratik haklar ve özgürlükler çerçevesinde ele alındığında mutlaka bir çözüm bulunur" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle dedi: 
"Bu terör örgütleri onun için Türkiye’ye onun için düşmandır. Türkiye çünkü yaşayan demokrasi olarak İslam dünyasında tam da onların temsil ettiği ideolojiye karşı en doğrudan panzehir ve o ideolojiler karşısında tek alternatif olabilecek sağlam bir siyasi yapıya sahiptir. Hepimizin öncelikli görevi bu kamu düzenini ve bu siyasi yapıyı korumak olmalı.
Gün birbirimizi itham etme günü değil omuz omuza verme günü. Tekrar söylüyorum gün, gün, uluslararası bazı çevrelerin istekleri doğrultusunda AK Parti ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini DEAŞ ile yan yanana gösterme çabası içen girme günü değil, AK Parti ile diğer bütün partilerle omuz omuza vererek teröre karşı güçlü bir ses ve irade çıkarma günüdür. Biz hem burada Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak hem de AK Parti Genel Başkanı olarak çağrımı bir kez daha tekrarlıyorum, gelin hep beraber çok güçlü deklarasyona imza atalım, kim nerede terör öylemi yaparsa, 4 parti genel başkanı olarak hep beraber oraya gidelim, hep beraber ortak bir resim verelim. Hep beraber hazırım ben. Yarın Suruç’ta, ertesi gün başka bir yerde ama Adıyaman’da da askerimize karşı yürütülen saldırılarda da güvenlik birimlerimiz şehit olduğunda da orada da ortak resim vereceksek işte o zaman Türkiye huzura sükuna kavuşur işte o zaman bu siyasi açıklama  bugün yapılan açıklamalar bir samimiyet testinden geçer, biz hazırız, yer yerde her zaman teröre karşı omuz omza vermeye hazırız. Çağrımın da inşallah karşılığını bulunuruz diye ümit ediyorum."
Davutoğlu, hayatını kaybedenlerin yakınlarına taziyelerini iletti.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bir bayram sonrasında böyle bir taziye mesajı yayınlamaktan, açıklamadan daha ağır bir şey olamazdı, benim için. Allah bir daha bayramımızı böyle kana bulamak isteyenlere fırsat vermesin. Bizi bütün bu çetelere karşı omuz omuza veren bir mücadele azmi gösterenlerden eylesin."
Basın toplantısına, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Adalet Bakanı Kenan İpek, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Beşir Atalay ve Süleyman Soylu, AK Parti Grup Başkan Vekilleri Mahir Ünal ve Doğan Kubat da katıldı.  
Editör: TE Bilişim