ATV ve A Haber ortak yayınında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

DAĞLICA SALDIRISI 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hakkari'deki terör saldırısına ilişkin, "Her şeyden önce tabi, üzüntülüyüz. Şu anda Silahlı Kuvvetlerimiz, Genelkurmay, Dağlıca'yla, Hakkari ile gerek Valimiz, gerekse oradaki kolordu komutanı kendileriyle görüşmeler devam ediyor. Öyle zannediyorum ki kesin netice an be an alınabilir. Şu anda Sayın Başbakan'ın da Ankara'ya dönüşüyle birlikte Ankara'da bir güvenlik toplantısını yapacaklar. O ana kadar da herhalde kesin neticeleri almış olurlar. Bu kesin neticeyi aldıktan sonra durumu açıklayacaklar. Tabi şu anda orada hava şartları vesaire, o da çok çok kötüymüş ve bu kötü hava şartları altında orada böyle bir mücadele var ve Dağlıca'da yapılan bir temizlik neticesinde böyle bir olay gerçekleşiyor. Oradaki zırhlı araçlarla ifade edildiği kadarıyla mayınlarla kurulmuş olan tuzaklar neticesinde bir olay burada art ardına oluşuyor. Tabi şu anda bu konuyla ilgili Genelkurmay Başkanımızın izahatları hakikaten üzücü. Temennim odur ki şu anda yapılacak açıklama ve onun ardından da tabi oradaki devam edecek olan mücadele çok daha farklı çok daha kararlı olacaktır. Hepimizin başı sağolsun. Milletimizin başı sağolsun, Allah sabırlar versin" dedi.

O ana kadar da herhalde kesin neticeleri almış olurlar. Bu kesin neticeyi aldıktan sonra durumu açıklayacaklar. Tabi şu anda orada hava şartları vesaire, o da çok çok kötüymüş ve bu kötü hava şartları altında  böyle bir mücadele var ve Dağlıca'da yapılan bir temizlik neticesinde böyle bir olay gerçekleşiyor. 

Oradaki zırhlı araçlarla ifade edildiği kadarıyla mayınlarla kurulmuş olan tuzaklar neticesinde bir olay burada ardı ardına oluşuyor. Tabi şu anda bu konuyla ilgili Genelkurmay Başkanımızın izahatları hakikaten üzücü. Temennim odur ki şu anda yapılacak açıklama ve onun ardından da tabi oradaki devam edecek olan mücadele çok daha farklı çok daha kararlı olacaktır. Hepimizin başı sağolsun. Milletimizin başı sağolsun, Allah sabırlar versin.

"AB ÜLKELERİ PKK'YA GÖZ YUMDU"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "PKK'yı bir terör örgütü olarak ilan eden AB, ne yazık ki kendi bağlısı ülkeler içerisinde bu PKK terör örgütü elemanlarının barınmasına hep göz yummuştur, hatta hatta onların liderlerinin oralarda gövde gösterilerine de ne yazık ki fırsat vermiştir, şu anda da devam etmektedir; bunu da çok açıkça söylüyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN International’da Becky Anderson'ın "Connect to World"programında yayınlanan söyleşide, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.


Suriye'deki iç savaşın yol açtığı mülteci dramının yanı sıra DAEŞ ve PKK ile yürütülen mücadele konusunda açıklamalar yapan Erdoğan, özellikle son günlerde üç yaşındaki Aylan Kurdi'nin Bodrum'da kıyıya vurmuş cansız bedeniyle dünyanın gündemi sarsan Suriyeli mültecilerin durumuna dikkati çekti.

Erdoğan, Suriyeli mültecilerin yaşadığı dramdan tüm Batı dünyasını sorumlu tutarak, "Ben doğrusu tüm Batı dünyasını bu konuda suçlu buluyorum" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'yı, Akdeniz'i bir mezarlığa çevirmekle suçlarken gerçekten bunu mu söylemek istediği yönündeki soruya, "Bunu bilerek söyledim, inanarak söyledim, böyle bir vaka var ortada. Şimdi bakıyorsunuz Akdeniz'e sınır olan ülkeler, 'Benim ülkeme gelmesin, ne olursa olsun' diye bakıyor. Ama biz öyle bakmıyoruz; eğer bizim sınırlarımıza dayanmışsa, gelmişse onları önce alıyoruz misafir ediyoruz, kendi ülkesine gönderilmesi gerekenler olursa bunları kendi ülkelerine gönderiyoruz. Yok, bizde misafir etme imkanı varsa onları kendi ülkemizde misafir ediyoruz"yanıtını verdi.

Suriye ve Irak'tan Türkiye'ye gelen mülteci sayısının iki milyonu aştığına işaret eden Erdoğan, Yunanistan, İtalya, İspanya, Fransa, Macaristan ve diğer ülkelerin mültecilere kucak açma konusunda Türkiye'nin yaptıklarını yapabileceklerini söyledi. Erdoğan, "Ama ne yazık ki bunlar yapılamadı. Almanya'nın sorumlu bir bakanı diyor ki; 'Türkiye bunları alsın, Türkiye bunları aldıktan sonra biz bunların içinden seçelim alalım.' Bir başka Avrupa elçisi yine benzer bir şey söylüyor. Bu nasıl bir yaklaşımdır, bunu anlamak mümkün değil. Ben nasıl sorumluluk mevkisindeyse, onlar da sorumluluk mevkisinde ve burada ortak bir operasyon yapmak suretiyle bizim bu insanların kurtuluşuna bir fırsat vermemiz lazım. İşte az önce gösterdiğiniz şu resmi biz görmek istemiyoruz" diye konuştu.

ZALİM YÖNETİCİLERE SAHİP ÇIKILDI 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaşanan mülteci dramının, Suriye'de ve Irak'ta meydana gelen tüm gelişmelere seyirci kalmanın bir sonucu olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Hiçbir zaman Suriye'ye bir müdahale yapılsın istenmedi. Suriye'nin başında zaten bir zalim yönetici var, bu zalim yöneticiye hep sahip çıkıldı. Bunun oradan alınması için ne yapmamız gerekir, bu düşünülmedi" dedi.


Türkiye'nin bu konuda dostlarıyla hep temas halinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada Rusya'nın yapması gerekenler var, İran'ın yapması gerekenler var. Bütün bunlar şu anda buralara destek veren ülkeler. Ben kendileriyle konuştuğum için burada da açıkça söylüyorum bunu. Söylemek zorundayım; çünkü benim canım yanıyor: Buralara silah desteği veriyorlar, parasal destek veriyorlar ve bu yönetimin ayakta kalmasına göz yumuyorlar ve oradaki muhalifleri nasıl yok ederiz, nasıl ortadan kaldırırız bunun gayreti içerisindeler. DAEŞ, şu anda rejimle dayanışma halinde değil mi? DAEŞ'in en büyük destekçisi şu anda birinci derecede rejim ve bu rejimin ayakta kalması için gayret sarf edenler bunun sorumluluğunu taşıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, Suriye'deki rejimi sahiplenenlerin, desteklerini geri çekmesi gerektiğini vurgulayarak, bunun gerçekleşmesi halinde Esed rejiminin 24 saat dayanamayacağını kendilerine ilettiklerini söyledi ve "Niçin bu Esed'e borçluluk? Şu anda Suriye yanmış yıkılmış durumda. Yanan, tamamıyla yerle bir olmuş bir Suriye ile mi iftihar ediyoruz?" ifadesini kullandı.


Suriye rejimine destek veren ülkelere bu soruları yönelttiğinde bir cevap alamadığını dile getiren Erdoğan, söz konusu ülkelerin, hala bölücü bir terör örgütünü bu denli destekleyen bir rejime maddi destek vermeyi sürdürdüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde İran ve Suudi Arabistan ile yapılan diplomasinin, Suriye'de bir çözüme yön vermiş olup olamayacağı yönündeki soruya da, görüşmelerde İran'ın Esed'in yanında yer almakta kararlı olduğunun gözlendiği, öte yandan öncesinde farklı bir yaklaşım sergileyen Rusya'nın daha sonra yaptığı açıklamaların kendisini şok ettiği yanıtını verdi.

"RUSYA'DAN YAPILAN AÇIKLAMALAR BENİ DOĞRUSU ŞOK ETTİ"

Erdoğan, "Sayın Putin ile de ben görüşmelerimi yaptım; daha son Bakü'deki Olimpiyat Oyunları'nda kendisiyle bunları etraflıca görüştüm. Ben Sayın Putin'i çok daha farklı görmüştüm ve biz dışişleri bakanlarımızı görevlendirdik. Fakat akabinde Rusya'dan yapılan açıklamalar beni doğrusu şok etti. Bunu da anlamakta zorlanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte DAEŞ'e karşı yürütülen uluslararası koalisyonun, Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda olmadığı yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine "Şimdi biz tabii başından beri biliyorsunuz bu işe hep karşı olduk, karşıyız. Türkiye sadece DAEŞ değil aynı zamanda PYD, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerine karşı mücadele veriyor" dedi.

BATI ÜLKELERİ BU MÜCADELEDE TÜRKİYE'Yİ HEP YANLIZ BIRAKTI"

Batılı ülkelerin bu mücadele Türkiye'yi hep yalnız bıraktığını ifade eden Erdoğan, "Yani PKK'yı bir terör örgütü olarak ilan eden AB, ne yazık ki kendi bağlısı ülkeler içerisinde bu PKK terör örgütü elemanlarının barınmasına hep göz yummuştur, hatta hatta onların liderlerinin oralarda gövde gösterilerine de ne yazık ki fırsat vermiştir, şu anda da devam etmektedir; bunu da çok açıkça söylüyorum" ifadesini kullandı.

Erdoğan, bütün bunlara rağmen Türkiye'nin ABD, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerle oluşturulan koalisyon ile DAEŞ'e karşı böyle bir mücadeleyi sürdürdüğünü belirterek, aynı zamanda iç tehdit oluşturan PKK ile mücadelenin sürdüğünü ve bu mücadelenin sonuna kadar sürdürülmek zorunda olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Türkiye'nin Suriye içinde oluşturulmasını istediği güvenli bölgenin Kürtlerin kendi alanlarını teşkil etmelerini engelleyeceğine yönelik iddiaları kabul etmeyerek, buradaki operasyonun, aslında PYD'nin Suriye'nin kuzeyini işgal etmek suretiyle Akdeniz'e açılma politikası olduğunu ve Türkiye'nin bunları gördüğünü söyledi.

Erdoğan, iddialarla ilgili olarak "Bir defa bu tamamıyla yalan. Bunun hiçbir doğru yanı yok. Şu anda bizim bu söylediğimiz bölgelerin Kürtlerle de alakası yok. Bu bölgeler aslında tamamıyla Arap, Türkmen, onlara ait olan bölgelerdi" açıklamasında bulundu.

Kobani olayları meydana geldiğinde buradan kaçan 220 bin kişiye Türkiye'nin ev sahipliği yaptığına dikkati çeken Erdoğan, "Şu anda bu Kobani'den gelen 220 bin insanın 80 bini tekrar döndü, ama diğerleri hala Türkiye'de, onlar Kobani'ye dönmedi. Yani biz burada da yine ev sahipliğimizi, misafirperverliğimiz bütün güçlüklere rağmen yaptık, yapıyoruz, onları da kamplarımızda ağırlıyoruz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ulusal güvenliğe yönelik en büyük tehdidin PKK mı yoksa DAEŞ mi olduğu sorusuna, "İçeride terör örgütlerinin hepsini tehdit olarak tanımlıyoruz. Ama içeride birinci derecede şu anda PKK. Ülkemizdeki terör noktasında birinci derecede tehdidi PKK oluşturmaktadır. DAEŞ, şu anda bizim için yurt dışında bir tehdit oluşturmakta. Sıralamayı yapacak olursak sıralama böyledir. Özellikle PKK ile olan mücadelemizde bugüne kadar olan kaybımız 50 bini aşmıştır. Bunları bu ülkede yaşadık. Dolayısıyla PKK terör örgütü birinci derecede, DAEŞ ise ikinci derecede tehdit oluşturuyor. Biz her ikisiyle de olan mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz" cevabını verdi.

KOALİSYON GİRİŞİMLERİ VE SEÇİM SÜRECİ

Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya anayasayı inşaa edebilecek bir sayısı bir siyasi parti yakalamış olsaydı durum çok farklı olurdu. Yeni Türkiye adımını atmak için böyle bir şey çok çok önemli olurdu.Diyelim ki ben bir başbakanımıza hükümeti kurmayla ilgili bir görev verdim. Ve CHP ile görüşmeler yapıldı. Ki CHP ile mutabık kalınabilseydi iki partinin sayısı, bir anayasayı inşaa etme noktasında yeterli bir sayıydı. Ama maalesef belli yerlere takılmak suretiyle bu olmadı.


Daha sonra MHP ile görüşmeler oldu. O belki anayasayı kurma açısından yeterli değildi ama en azından millete gitme noktasında bir referandum noktasında böyle bir imkanı sağlayabilirdi. MHP ile de böyle bir anlayış görülemedi.Bir taraftan teröre karşı olduğunu söyleyeceksin, teröre karşı olduğunu söyleyenler kalkıp elini vücudunu taşın altına koymayacak.Böyle bir milli yaklaşım olamaz.

Tabii ki ondan sonra ben anayasanın bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak süratle ülkemizi seçime götürmenin gayreti içinde oldu. 
Malul siyasi parti bölücü terör örgütünü arkasına almak suretiyle oy devşiriyor. Bunu kendileri de açık açık söylüyorlar. Biz sırtımızı YPG'ye, PYD'ye, PKK'ya dayıyoruz, bunlar açık açık kendileri söylediler. Üstelik eşbaşkan söylüyor. Bunun söylendiği Türkiye'de siz parlamenter demokrasiyi nasıl yaşıyacaksınız. Nasıl bunlarla birlikte ülkemizde huzur ortamını inşaa edeceksiniz.O halde yapılması gereken tabii ki hükümet, tabii ki güvenlik güçlerimiz ellerinden ne geliyorsa bunları yapacaklardır.Burada Cumhurbaşkanı'na değişik şekillerde hakaretler, her türlü şeyleri söylemek milletimiz tarafından takdir ediliyor.Musluklardan kan akıtanların kimler olduğunu milletimiz gördü.Bunlar kandan besleniyor zaten.
Temenni ediyorum ki milletim bunun takdirini gayet iyi yapar ve ona göre de adımlar atılır. 

SÜREÇTE SİLAH STOĞU YAPILDI 

Çözüm sürecine ihanet ederek değerlendirildi. Çözüm süreci bunlar silah stoklama süreci olarak değerlendirdi. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Şimdi Valilikler vasıtasıyla sokağa çıkma yasağı ilan ederken evlerde kimler var. Bunu görecek. Bunun amacı bu. Bu OHAL değildir. Sürelidir.

TERÖRE KARŞI ORTAK BİR TAVIR YOK

Teröre karşı ortak bir siyasi dil geliştiremedik. Suriye ile ilgili bir karar alındı. Neler yaşadık, sonuç olarak karar alındı. Teröre karşı ortak bir tavır alınması ve ortak bir blok oluşturulması gerekiyor.Bu terömrle mücadelede milli birlik ve kardeşlik olması gerekiyor.Milli birlik ve kardeşlik projesine bir parti karşı çıktı. Milliyetciysen buna karşı çıkmayacaksın.Terörle mücadelede birlik ve beraberlik şart

Bunlar Türkiye'yi, Türkiye devletini batı ülkelerine şiakayet edecek kadar alçalmışlardır. bunlar cenazelere gelir orada nasıl bir manipüle ederiz, ne  çıkartabiliriz diye düşünüyorlar.

Bunlar acılardan rant elde etmeye çalışıyorlar. biz o kayıtları önlerine döktüğümüzde ne cevap verecekler, bunlarda o yüz yok ki, neyse at denize balık bilmezse Halik bilir.

AHLAKSIZLIĞIN DANİSKASI

400 vekili verin cümlesini şehitler için söylemişim gibi yansıttı demeleri ahlaksızlığın daniskası. Acaba buradan nasıl bir rant elde edebiliriz onun derdindeler. Bu zaten paralel yapıyla ortak hareket ediyorlar. Bunlar Türkiye'yi avrupaya şikayet edecek kadar alçaldılar. Bunlar için şehit cenazeleri sadece propaganda malzemesi. Cenazenin bir adabı vardır. Bunlarda o adap filan yok. Üzüntü ve kızgınlık ile izliyorum. Bizim 400 milletvekili dedğimiz olay yeni anayasa yeni Türkiye için bir açıklamaydı. Tabii böyle olayları da minimize edecek bir açıklamaydı.

KAÇAK SAVCILARIN İADESİ

Bunların işlemiş oldukları şuç İnterpoL suçuna girmediği için İntepol'den istemedik, o şekilde aranmıyor. O şekilde değil normal suçlu olarak iadesini istedik. İadeler konusunda çatışmalar devam ediyor.

MEDYA ALGI OPERASYONU

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şehit ailelerinden tepki gördüğüm yalan. Medya manipülasyonu ve ahlaksızlık. Üzüntünün içinde olması gerekirken, rant içindeler. Paralel yapı hep bunların peşinden koştu.

DAEŞ'İ VURUYORUZ, YARDIM ETMİYORUZ

DAEŞ bir terör örgütüdür, Onlarlar da mücadelemiz demev etmektedir. Bu terör örgütü İslam'a zarar veriyor. PKK ve DAEŞ'le mücademiz devam edecektir.

MÜLTECİLERİN DRAMI...

Tarihten bu yana Türk milletinin;osmanlının, Selçuklunun bizim medenitlerimiz den gelen bir geleneğimiz var. Bizim bir ensar mühacir ilişkimiz var. Bu

bunlar bunları Suriye mi gönderecekğiz? Ölüme mi göndereceğiz?  

Biz bunlara bu kadar para harcadık elbette vereceksiniz veren el alan elden hayırlıdır.Şuan dünya çalkalanıyor. Kobani'yle ilgili bir sürü Kobani'den gelenleri besleyen kim PKK'ya dayalı siyasi partimi bakıyor. Vicdani islemı değerlerle değerlendirmekte olduğumuz için öyle yaptık. Bahçeli bu anlayışta olabilir.

Bir siyasi partinin başkanı olarak ağıt yakıyorsunuz bir bu insanları aldığımız zaman Türkiye'ye biz kimseye kapımızı bu konuda kapatmadık. Sıkıntılar varmı elbette var ama sıkıntılarımız var diye bunların üstünden yardımımızı çekebilirmiyiz çekemeyiz.  Sayın Bahçeli Şuana kadar bizim yaptığımız yardım 6 yüzbini aşmıştır.

Burayla iligili o ükleler çok söz vermişlerdir ama sözlerini yerine getirmemişlerdir. Ama biz elimizden geleni yapacağız desteğimizi bu insanların elinden çekmeyeceğiz. 

KOBANİ DÜŞTÜ DÜŞECEK AÇIKLAMALARI

Sayın Obana ile yaptığımız görüşme ile ilgili bir açıklamadır. Sayın Obama iletelefonda görüştüğümüzde Kanani 2-3 gün içinde düşer demişti. bende Obama'ya bu işi bu şekilde söylememiz yanlıştır. biz onlara yardım ediyoruz demiştim. Özgür Suriye Ordusunu kendi topraklarımızdan sokarmıyım. Orada bana karşı böyle bir iftira kampanyası başlatmak süretiyle bizim iyi niyetimizi Aaçıklamamıza, bu şekilde bir kampanya başlattılar.

ESED'İ ARAYIP "TANKLARINI ÇEK" DEDİM

iz Suriye'ye çok farklı bir yaklaşım içindeydik. Suriye bizim bu anlayışımıza aynı şekilde yaklaşmadı. Ben Esad'la uzun uzadı bir konuşma yaptım. Ahmet beyi gönderdim. Ahmet Bey'de uzun uza bir görüşme yaptı. Ama o bizi dinlemedi. Hatta ramazanda bir gece aradık. yarın Cuma dedik, bunlar senin kardeşin dedik, şu tanklarını çek dedik. Ama ertesi gün camileri bömbaladı. Böyle olunca kardeşliğimiz ilişkimiz kalmadı. 

BUNUN BEDELİNİ BİZ BUNLARA AĞIR ÖDETİYORUZ ÖDETECEĞİZ

Bu akşamdan sonra bir kez daha söylemek istiyorum. Bunların bedelini çok ağır ödetiyoruz ve ödeteceğiz. 2000'i aşkın teröristi öldürdük. Devam da edeceğiz. Ya anlayacaklar ya anlayacaklar

BİZİM DİNİMİZDE ŞEHİTLER ÖLMEZ

Şehit ailelerine sesleniyorum. Bizim dinimizde şehitler ölmez. Allah yolunda ölenlere ölü demeyin onlar diridirler. Bizde dünyanın hiç bir yerinde askerine Mehmetçik diyen başka kimse yoktur. Küçük Muhammed adına Mehmetçik diyoruz. Bu yolda bu anlayışla askerlerimiz askere gidiyor. Bizde 2 kez kına yakarlar bir askere giderken bir de evlenirken.

90'lara dönülecekse bu 80 Millet Vekilinin Meclis'te ne işi var. 90'lara dönülecek diye bir şey yok.

Editör: TE Bilişim