İşte Yıldırım'ın konuşmasından satır başları:

Bu vatan, toprağın kara bağrında, sıradağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca, onun uğrunda kendini tarihe verenlerindir. Ardına bakmadan yollara düşen, şimşek gibi çakan, sel gibi coşan, huduttan hududa yol bulup koşan, cepheden cepheyi soranlarındır...

Bugün muhteşemsin İstanbul. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. 16 Mayıs 1919’da GaziMustafa Kemal, bandırma vapuruyla İstanbul’dan ayrılırken ne kadar umutluysa bugün milletimizin o kadar umutludur. İzmir’i işgal eden düşmana karşı ne kadar cesursa, milletimizin bugün de o kadar cesurdur.

6 Ekim’de geldikleri gibi giden düşmanın arkasından ne kadar coşkuluysa o kadar coşkuludur Türk milleti. Bir yiğit adamı Kasımpaşalıyı seçerken ne kadar güzelse, o kadar güzeldir bugün. Seni yürekten selamlıyorum İstanbul. Her bir semtin, her bir sokağın, her bir haneni gönülden selamlıyorum.

15 temmuz demokrasi şehitlerimizi kalpten selamlıyorum. Bugün aramızda bulunan kahraman şehitlerimizin ailelerini yürekten selamlıyorum. İstanbul’u düşmana teslim etmeyen, kimi hastanede evinde aramızda olan kahraman gazilerimizi selamlıyorum. 

CHP liderini ve CHP’lileri ve MHP’nin değerli genel başkanlarını, ve ülkücü kardeşlerimi hükümetimizin yanında cumhurbaşkanının yanında sarsılmaz demokrasi savunucusu olduğunuz için yürekten selamlıyorum. AK Partili, MHP’li, CHP’li kardeşlerim, ismini sayamayacağım kadar çok olan her siyasi görüşten değerli vatandaşlarım bu muhteşem kardeşlik tablosunu bize yaşattığınız için hepinize çok çok teşekkür ediyorum.

Nazım Hikmet’ten, “Emret ki ölelim, emret. güneşi içiyoruz sesinde. akın var güneşe akın. güneşi zapt edeceğiz güneşin zaptı yakın…”

Ahmet Cevad’dan: “İnciler dök gel yanına, sırmalar diz sağ koluna, fırtınalar dursun yana, selam türkün bayrağına…”

Ahmet Arif’den… “Bunlar engerekler ve çiyanlardır, bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır. Tanı bunları, tanı da büyü…”

Editör: TE Bilişim