Başbakan Ahmet Davutoğlu, "G20, G7, G77 gibi grupların üyesi olabiliriz ama Aylan Kurdi'nin yaşadıklarını hiçbir çocuğun yaşamaması için şimdi bir araya gelerek 'G herkes' olarak hareket etme zamanı" dedi.

Davutoğlu, BM İnsani Yardım Zirvesi konusundaki yüksek düzeyli toplantıda yaptığı açılış konuşmasında, İstanbul'da 2016 yılının Mayıs ayında düzenlenecek zirvenin bir ilk olacağını, bu tarihi zirvenin İstanbul'da düzenleniyor olmasının Türkiye için bir ayrıcalık ve onur vesilesi olduğunu ifade etti.

İnsanların ruhuna dokunmayan, vicdanına hitap etmeyen, insani bir temel taşımayan diplomatik girişimlerin başarılı olmayacağına inandığını söyleyen Davutoğlu, Türkiye'de ihtiyacı olan insanlara yardım konusunda güçlü bir gelenek bulunduğunu vurguladı.

Afrika, Avrupa ve Asya'nın kesişim noktası olan Anadolu'nun yüzyıllar boyunca dinleri veya etnik kökenleri nedeniyle zor durumda olan insanlara kucak açtığını kaydeden Davutoğlu, bu tarihi mirasın Türkiye'nin insani diplomasinin köklerini, Türk insanının çatışmalardan kaçan, doğal afetlerden etkilenen ve salgın hastalıklarla mücadele edenlere gösterdiği doğal yaklaşımın temelini oluşturduğunu anlattı.

"Komşumuz açken tok yatmayız" anlayışını hatırlatan Davutoğlu, bu çerçevede Türkiye'nin, ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan milyonlarca insanı ağırladığını ve dünyada en çok sığınmacının olduğu ülke haline geldiğini kaydetti. 

Türkiye insani yardım bağışında 3. donör ülke

İnsani yardım konusunda küresel anlamda gelinen noktanın önemli olduğunu ancak son dönemde yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda uluslararası toplumun ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldığının da inkar edilemeyeceğini dile getiren Davutoğlu, 3,5 milyar dolarlık resmi kalkınma yardımı, 1,6 milyar dolarlık yurt dışı insani yardımıyla Türkiye'nin insani yardım bağışında üçüncü donör ülke ve güvenilir bir ortak haline geldiğini kaydetti. 

"İnsani krizlere müdahale edip insanların hayatını kurtaracağız" 

Başbakan Davutoğlu, ihtiyacı olan insanlara yardım etmenin sorumluluk olduğunu belirterek, "Onları kurtarmak insanlığı kurtarmaktır. Bu yüksek kurumun her bir üyesinin sorumluluğudur. İnsanı krizlerin bize göstermiş olduğu gibi, artık uluslararası camia bütüncül bir şekilde sorumluluk almalıdır. İşte bu nedenle Dünya İnsani Zirvesi'nin zamanlaması çok güzeldir" dedi.

Cesur kararlar ve fikirler getirmenin zamanının geldiğini vurgulayan Davutoğlu, "İnsani krizlere müdahale edip insanların hayatını kurtaracağız ve insanlığı kurtaracağız. Peki bunu nasıl yapacağız? İşte karşımızdaki sıkıntı bu. Biz ev sahibi ülke olarak bu zirveyi başarıya ulaştırmak konusunda her şeyimizle kendimizi adadık. Bütün insani aktörlerin geleceğe dönük olarak gündemi çok açık şekilde belirlemeleri gerekmektedir. Bu bağlamdaki hazırlıklar şu anda devam etmektedir, BM'nin liderliğinde ve çok paydaşlı bir süreç içerisinde. Bu süreçte BM sekreteryasına tamamen güvenmekteyiz. Gerekli adımların atılacağına inanıyoruz" şeklinde konuştu.

"Her bir rakam aslında bir insandır"

Çatışma bölgeleri içerisinde tıbbi yardım yapmanın, içme suyu sistemlerini kurmanın, oradaki insanların hayatını kurtarmak için çok önemli olduğunu ifade eden  Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Biz tabii ki; eğitim ve geçim kaynaklarını da oradaki insanların düşünmek durumundayız. İşte bu nedenle bütüncül bir kalkınma yaklaşımına ihtiyaç vardır. Uluslararası camia mültecileri rakam olarak veya istatistiki olarak görmekten vazgeçmelidir. Her bir rakam aslında bir insandır. Despotizm, terörizm, savaşlar ve doğal afetler ve bundan kaçan insanlar hayatta kalmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla bu insanların temel hak ve hürriyetleri vardır. Bizler bu insanların içinden geçtiği koşullarda sorumluluğumuzu ortaya koymak durumundayız; demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve barış gibi. Bunlar bizim üzerinde yükselmemiz gereken temellerdir. "

"Finansal destek vermek de eşit derecede önemlidir"

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'deki bazı şehirlerde Suriyelilerin nüfusunun Türklerin nüfusunu geçtiğini, Kilis'te nüfusun yüzde 54'ünün Suriyeli olduğunu söyledi. 

Durumun sosyal ve diğer anlamda nasıl problemlere yol açabileceğinin tahmin edileceğini vurgulayan Davutoğlu, Türkiye'nin toplam harcamalarının 8 milyon ABD dolarına ulaştığını kaydetti. Bunun içerisinde uluslararası camianın katkısının çok az olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bizim insani sorumluluklarımız doğrultusunda ve uluslararası camianın bu noktada ortak bir çabası olmadığını gördüğümüz zaman çok katmanlı bir strateji geliştirdik. Bu evveliyatı gördükten sonra artık bazı Batı ülkelerinde mutlaka geç de olsa bir bilincin yaratılması ve üzerilerine düşenin yapılması konusunda adımların atılması çok önemlidir. Biz, sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde nasıl kullanırız, bunun peşindeyiz. Etkilenmiş olan insanlar için zaman artık bitiyor. İyi tanımlanmış modellemeler ve modellere ihtiyacımız var. Sadece ilgili BM kuruluşları arasında değil, aynı zamanda diğer paydaşlarla onlar arasında da çok iyi bir koordinasyona ihtiyacımız var. Bu koordinasyon çok önemli, özellikle bu krizlere vaktinde ve etkili şekilde müdahale edebilmek için. Aynı şekilde finansal destek vermek de eşit derecede önemlidir. Fon oluşturma şu anda BM içinde gerçekten çok azdır ve vakitli olamamaktadır. Ama insanların yaşamı söz konusu olduğunda, yaşamı tehlikede olduğunda hiçbir bahanenin arkasına sığınamayız, hiçbir mazeretimiz olamaz. Dolayısıyla gecikme olmaksızın bunların yapılması gerekmektedir. Tüm bu konular şu ana kadar buradaki müzakere ve zirve görüş alışverişi sürecinde tartışıldı. Birçok çarpıcı ve faydalı fikirler ortaya çıktı. Üye devletler bunları desteklemeli. Bizim buradaki mottomuz da çok önemli, insanlık ortaktır, bunu kurtarmak durumundayız. Hiçbir ülke insani krizlerden ari değildir. Devlet ve hükümet başkanları, insani camianın, uluslararası camianın, uluslararası gelecek için birlikte çalışması gerektiğinin altını çizmeli."

Başbakan Davutoğlu, "G20, G7, G77 gibi grupların üyesi olabiliriz ama Aylan Kurdi'nin yaşadıklarını hiçbir çocuğun yaşamaması için şimdi bir araya gelerek 'G herkes' olarak hareket etme zamanı. Bütün paydaşların, bütün üyelerin bu tarihi süreci desteklemesi ve bu zirveye en üst düzeyde katılım göstermesi gerekmektedir ki, hem konuyu sahiplenelim hem de verimli şekilde çalışabilelim" dedi.

Davutoğlu, herkesi 23-24 Mayıs 2016'da İstanbul'da yapılacak Dünya İnsani Zirvesi'ne katılmaya çağırdı.