CHP Heyeti olarak sulama birliklerinin elektrik kesintisi nedeniyle yaşadıkları sorunları görüşmek için gittikleri Şanlıurfa’dan döner dönmez TBMM’de yaptığı konuşmada PEKŞEN, yatırım ortamının iyileştirilmesi için alınan tedbirlerinin yetersizliğini vurguladı.
PEKŞEN konuşmasında “İflas erteleme konusu Türkiye'de olabildiğince ciddiyetsiz bir şekilde ele alınmış bir konudur. Dünyada hiç bu kadar sermayenin horlandığı, itilip kakıldığı ve gerçekten yatırımların insanların kendi elleriyle perişan edildiği başka bir alan, başka bir ülke daha olduğunu düşünmüyorum. Geriye bir dönün, 2008-2009'lı yıllara bir bakın. Amerika Birleşik Devletlerinde dünyanın en büyük şirketleri krize girdiklerinde doğrudan Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti devreye girmiş ve o şirketlerin yaşamaları için gerekli tedbirleri ivedilikle almıştır.
Şimdi size bir örnek vereyim. Libya'da yatırım yapmış olan uluslararası bir yatırımcı, çok ciddi işler yapıyor, istihdam sağlıyor ve Türkiye'de de çok ciddi bir banka kredibilitesi var. O yatırımcı bir gün sabahleyin uyanıyor, Türkiye'nin Libya'yla dış politika ilişkilerinde yaşanan bir gerginlik sebebiyle ertesi gün çeklerini ödeyemez hâle gelmiş. Şimdi bu yatırımcıyı ne yapalım? İflas mı ettirelim? Yaşatalım mı?
Bu getirmiş olduğunuz yasaya göre o yatırımcıyı iflas ettirelim tıpkı Rusya krizi sonrasında Akdeniz Bölgesi'nde yüzlerce, binlerce turistik tesiste yaşandığı gibi. O tesis sahiplerini bu yasal düzenlemeyle ne yapacağız? İflas mı ettireceğiz, yoksa ekonominin içerisinde onları tutacak mıyız?” diye sordu.
Bankaların, özellikle bu iflas ertelemesine ilişkin baskılarının temel gerekçesini açıklayan PEKŞEN, “Bankalar alacaklarını çok çeşitli, mükerrer takibe koymaktalar. Buna ilişkin bir yasak yok, engel de yok. Banka kredi alacağını ayrı bir sözleşmeyle, kefaleti ayrı bir takiple, işte, ona ilişkin aldığı kambiyo belgelerini ayrı bir takiple, yani 3-4 tane takiple icra takibine koyuyor. 100 bin lira alacağı var, 500 bin liralık icra takibi yaratıyor. 500 bin lira devletin vergisini alıyor, zimmetine geçiriyor. Niye? Çünkü bankalar, şirketler ihtilaflı alacakları doğrudan vergi matrahından düşme hakkına sahipler.
İşte, buna kapı açıyorsunuz, buna olanak sağlıyorsunuz. Bu yanlış bir şeydir. Başka bir örnek daha vereyim. Yatırım teşvik belgesi alıyor yatırımcı, 20 milyon dolarlık yatırım yapıyor. O yatırımcının 20 milyon dolarlık yatırımı yüzde 100 yatırım teşvik belgesine bağlı, vatandaşın vergisiyle devlet onu sübvanse ediyor, sonra 50 bin dolarlık borcunu ödeyemiyor; bir icra takibi başlatılıyor, geliyor, trafoyu söküyorlar. 20 milyon dolarlık vatandaşın yatırımı çöp oluyor, gidiyor.
Bunlara izin vermeyin. Bakın, iktisadi bütünlükleri yapılandırmak üzere Türkiye'de önemli birikimi olan bir kurumumuz var, TMSF adında bir kurum var, bu konuda çok ciddi birikimleri var, deneyimleri var. İktisadi bütünlükleri korursanız ekonominizi ayakta tutarsınız, iflasları engellerseniz, istihdamı ayakta tutarsınız, insanlar işsiz kalmaz, bankalar alacaklarını tahsil etme umuduna sahip olur ama iktisadi bütünlükleri teferruat hacri, icra takibi vesaire gibi çarçur ettirirseniz ekonomiler ayakta kalamazlar. Bu iflas ertelemesi tekrar gözden geçirilmesi gereken bir müessese olmalıdır. Bu yöntem yanlıştır, sürdürülemez.” diye konunun önemini vurguladı.”