Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Adayı Koray Aydın; "YSK'nın seçimlerde eşitliğe aykırı yayın yapan radyo ve televizyonlara ceza kesme yetkisinin KHK ile kaldırılmasına ilişkin" yaptığı basın açıklamasında; YSK'nın eşitliğe aykırı yayınlara ceza verme yetkisinin kaldırıldığını ve yandaş medyaya dikensiz gül bahçesi kurulduğunu belirtti.
Koray Aydın; Demokrasiyi ve milli iradeyi yerle bir etmeyi amaçlayan 15 Temmuz hain darbe girişimi, pek çok açıdan ülkemiz için ciddi hassasiyetler oluşturduğunu belirterek, 'Bu hassasiyetlerden kaynaklı olarak, olağanüstü hâl rejimi uygulamaya konmuş ve yürürlükteki pek çok düzenleme, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yoluyla değiştirilmiştir.' dedi.
KHK ili yayın yapmakta olan radyo ve televizyonlara denetleme ve ceza verme yetkisinin kaldırıldığını belirten Aydın; "Artık ülkeyi KHK yoluyla yöneten iktidar, 15 yıllık süreçte sıklıkla başvurduğu “torba yasa” mantığıyla “torba KHK”lar çıkarmayı alışkanlık hâline getirmiştir. Son olarak 9 Şubat 2017 tarihinde çıkarılan 687 sayılı KHK ile Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimlerde eşitlik ilkesine aykırı yayın yapan özel radyo ve TV'leri denetleme ve ceza verme yetkisi kaldırılmıştır. Anayasal bir kurum olan YSK’nın yetkilerinin KHK ile kısıtlanması ya da bir bölümünün kaldırılması açıkça anayasaya aykırıdır. Yapılan düzenlemeyle yayın durdurma ve para cezası gibi tehditlerden kurtulmuş olan yandaş medya organları için artık dikensiz bir gül bahçesi kurulmuştur."dedi.
Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı 19, 21, 24 ve 25. Dönem MHP Milletvekili Koray AYDIN, yazılı basın açıklamasında şöyle devam etti:
“EVET” DİYENLERİN KONUŞTURULDUĞU, “HAYIR” DİYENLERİN SUSTURULDUĞU BİR SEÇİMİN NERESİ ADİL OLACAKTIR?
Hatırlanacağı üzere “Eşitlik ilkesine ve seçim kurallarına aykırı yayın yapma, muhalefete yer vermeme” gibi gerekçelerle 1 Kasım 2015 genel seçimleri sürecinde, yaklaşık 600 kez uygulanan cezalar, artık verilemeyecektir!
Yandaş medya organları, sadece “Evet” yönünde yayın yapabilecek; dengeli ve adil bir yayın politikası izleme zorunluluğu olmadan, YSK’nın denetim baskısını hissetmeden istedikleri sazı çalabileceklerdir!
Ayrıca, bundan önceki tecrübelerden bildiğimiz üzere, kaynak göstermeksizin pek çok haber yapabilecek ve akla ziyan komplo teorileriyle seçmenin kafasını bulandırarak tercihlerine nüfuz etme gayretine gireceklerdir.
Anayasa değişiklik teklifinin mantığına sirayet eden kuvvetler birliği ve denetimsizlik anlayışının tipik bir yansıması olan bu düzenlemeyle yani denetimin ortadan kalkmasıyla ve cezalandırmanın son bulmasıyla yandaş medya, söz konusu eylemlerinde de hiçbir sınır tanımayacaktır.
Çıkarılan KHK, anayasanın teminatı altında olan halkın özgür ve doğru haber alma hakkına çok büyük bir darbe vurmuş, referandum seçimlerine daha şimdiden gölge düşürmüştür.
“Evet” diyenlerin konuşturulduğu, “hayır” diyenlerin susturulduğu bir seçimin neresi adil olacaktır?
“Evet” diyenlere her türlü imkânın pervasızca sunulduğu, “hayır” diyenlerin elinin kolunun bağlandığı bir seçimin neresi eşit olacaktır?
Bu şartlarda Türk milletinin iradesinin hür, eşit ve adil bir şekilde tecelli etmesi nasıl mümkün olacaktır?
“OHAL ŞARTLARINDA SEÇİM YAPILMAYACAK” SÖYLEMİ YALAN OLMUŞ,
UYGULAMA İKTİDARIN LEHİNDE FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR
Anayasa değişiklik teklifi ülkemizin gündemine girdiğinden bu yana yaptığımız uyarılarda da belirttiğimiz üzere, bu değişiklik teklifi, daha şimdiden ciddi bir toplumsal kamplaşma ve kutuplaşma yaratmıştır.
Mevcut iktidar, böylesi bir iklimi engellemek yerine bu ve benzeri düzenlemelerle yangına körükle gitmektedir. Vatandaşlarımız arasına ekilen bu nifak tohumları, halk oylamasının sonucundan bağımsız olarak millî birliğimizi yaralayacak ve onarılması zor bir duruma sokacaktır.
Daha önce 'OHAL altında seçime gidildi… OHAL şartlarında referandum yapıldı' gibi bir söz söyleme fırsatı vermeyiz” diyen Sayın Başbakan’ın söylemi boşa düşmüş, uygulama iktidarın tercihi lehinde fırsata dönüştürülmüştür.
TÜRK MİLLETİ BASKILARA “HAYIR” DİYECEK VE TARİHİ BİR DERS VERECEKTİR
Referandum sürecindeki gerginliğin ve tahribatın emareleri başta, içine doğup varlığımızı adadığımız MHP ve Ülkücü Hareket olmak üzere, aziz Türk Milleti’nin diğer fertleri arasında da görülmeye başlanmıştır.
AKP Hükümeti, bu fırsatçı ve haksız uygulamalardan derhal vazgeçmeli; sağduyuyla hareket etmelidir.
Devlet idaresi adalet ister, eşitlik ister, ciddiyet ister ve her şeyden önce devlet aklının gereği olan milli birliği tesis edecek politikaların izlenmesini zorunlu kılar.
Böylesi bir hassasiyete sahip olmayanlar, er ya da geç, önce Türk Milleti’nin iradesinden, daha sonra da şaşmaz bir hüküm verici olan tarihin sorgusundan geçecek ve hüküm giyeceklerdir.
Türk milleti, kendi hür iradesini yönlendirmeye, çelmeye ve baskı altına almaya yönelik bütün oyunları bozacak ve tek adam yönetimine referandumda “hayır” diyerek, tarihi bir ders verecektir.