Artvin Sarp Gümrük Kapısı’nda Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü’ne bağlı memur olarak çalışan Hopa’lı Mithat Yazıcıoğlu, kapıda ki rüşvet ve uyuşturucu kaçakçılarını ihbar edince hayatı karardı. 

2000 yılında kendisine FETÖ bağlantılı çalışanlar tarafından rüşvet kumpası kurulan Yazıcıoğlu, rüşveti kabul etmedi fakat akıl sorunu var denilerek ilk önce Trabzon’a ardından Erzurum’a sürüldü.

Yazıcıoğu, yaşadıklarını Taka Gazetesi’ne şöyle anlattı: “1997’de 2000 yılının sonlarına kadar Sarp Gümrük kapısında Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğüne bağlı memur olarak 3 yıl çalıştım. Uluslararası rüşvet bağlantıları ve uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili ihbarlarda bulundum. Bunun önüne geçmek isteyen karanlık yüzler bana 100 dolar teklif ederek rüşvet alırken kayıtları geçmemi sağlamaya çalıştırlar. Rüşvet almamak için boğuştum.  Tehdit etliler arbede çıktı.  Birkaç gün sonra sokakta saldırıya uğradım. Devlet memuru olarak savcıya koştum. Beni dinleyeceğine kovdu. Savcıya karşı direndim. Tehdit etti. Bana yapılan saldırının emniyet müdürü ve savcının dahilinde olduğunu anladım. Bu şekilde başlayan mücadelede beni Trabzon Ulaştırma bölge müdürlüğüne geçici görevle gönderdiler. Bakanlıktan müfettiş istedim beni asılsız suçlama yaptığım için ihbar ettiler. Müfettişler savcılığa giderek benim hakkımda kamu mercilerini ihbar etmek suçuyla dava açtılar. Ardından Erzurum’a sürgüne ettiler. Müfettişlere dinletemediğim tanıkları yargılanmakta olduğum mahkemede dinlettim. Tanıklar özellikle uyuştururcu konusunda açıklama yapmaya başlayınca mahkemenin savcısı onlara bağırarak susturdu.O savcı şuanda ağırlaştırılmış müebbet hapis davasıyla selam tevhit dinleme davasından yargılanıyor. Ben o mahkemede 3 yıl hapis istemiyle yargılanıyordum. Beraat ettim. Karşı taraf suçlu duruma düştü. Savcı onları mahkemeye vermek zorunda kaldı. 

HİÇBİR AVUKAT ÜSTLENMEDİ

“Ben Erzurum’da suçluları işe alan bölge müdürlüğünün emrinde çalışmaktaydım. Bölge müdürüm hakkımda asılsız suçlamalarla soruşturmalar açıp çeşitli sicil cezaları veriyordu. Suçlamalar akli dengemin yerinde olmadığı yönde idi. Sağlık durumumun yerinde olduğuna dair rapor aldım, bu rapor kale alınmadı. Tanıklarımın posta yoluyla gönderdikleri ifadeler kaybedildi. Raporlar ifadelerin spota tutanağı elimde mevcuttur. Daireme gelen işletmeci veya temsilcilerine odamda ve bende herhangi bir koku veya dengesiz davranış olmadığına dair 10 adet tutanakla ondan fazla vatandaşa tutanaklar imzalattım. Ayrıca örnek bir insan olduğuma dair mahalle halkınsan 75 kişinin imzalamış olduğu bir dilekçe Ak Parti Erzurum il başkanlığına verildi.  Mahkemelerde tanıklığım kabul edilmedi. 2 buçuk yıl sonra benim baskılarım neticesinde hiç ilgisi olmayan basit bir mahkemede dava açılarak başlandı. Oysa daha ciddi bir mahkemede suçlular yargılanmalıydı. Hiçbir avukat avukatlığımı üstlenmedi.”

CUMHURBAŞKANI'NDAN DAVACI OLDU

“İstanbul’da rahatsızlandım mahkemeye dilekçe gönderdim. Güya benim katılamadığım duruşmada benim avukatım mahkemeye katılmış ben haksız bulunmuşum avukatımda bunu uygun görmüş suçlular beraat etmiş. Mahkemede hakim bölge müdürüme sorduğumda bölge müdürüm inkar etmiş. Ben bunu akli dengesinin bozuk olduğuna dair bir suçlamada bulunmadım demiş. Hakimde bunları kabul etmiş. Oysa dava dosyasında belge var. Tam bir hukuk skandalı.  Artık anladım ki bu şartlar altında daha fazla mücadele etmemin bir faydası olmayacak. Bu mücadeleye ara verdim.  2015 yılında sayın cumhurbaşkanımıza birkaç dilekçe yazdım. Bu sefer annemi dövdüğüm iddiasıyla aile mahkemesinde aleyhimde bir dava açılmış. Tebligat geldi duruşma tarihi yoktu. Duruşma tarihini öğrenmek için adliyeye gittim. Talihsizlik buya gözlüğümü yanıma almamışım memur bana bir belge imzalattı. Hiç haberim olmadan yargılanıp suçlu bulunduğum aile mahkemesinin kararını imzalatmışlar. Hali ile itiraza etme söz konusu olmadı. Bu işlemleri yapan savcıların 3 tanesinin FETÖ’den tutuklanmış olduğunu öğrendim. Bunun üzerine bir hafta önce savcılığa yeni bir dilekçe verip suç duyurusunda bulundum. Bu dilekçenin kabul edilmemesi için çeşitli bahaneler uydurdu. Yaşadığım olaylardan dolayı sesimi duyurmak için 2 savcı 1 hakim ve cumhurbaşkanımızdan da davacım oldum. Dilekçemi bıraktım işleme alınıp alınmadığını bilmiyorum” dedi.

Atakan TOK - TAKA