Bu hafta Mersin maçından önce görüştüğüm kulüp yöneticilerinin ikiside tesislerden çıkmayan bir yönetimin ve bu maça tam anlamıyla konsantre olmuş bir takımın inancından bahsettiler bana. 

Trabzonspor sezon başından bu yana sonuca gidemeyen, bu yolda eksik kalan bir takım görüntüsü verdi. Cardozo'nun yalnızlığı, Yatabare'nin kulübede çakılı kalması ve sakatlığı, Özer'in olmayışı derken ligin 5 haftasını geride bıraktık. Dün Mersin maçında sahada "pozitif futbol" oynamak isteyen ve bu isteği oyuna yansıtan bir Trabzonspor hepimizi memnun etti.

Atılan üç golünde kafa vuruşuyla olması ayrı bir hava kattı takıma. Sebebine gelirsek eğer, Fatih Tekke döneminden bu yana ileri uçta kafa vuruşuyla gol atan, ayağı kadar kafasını kullanan isim yok denecek kadar az. Cardozo bu konuda Türkiye'ye gelebilecek en iyi adam olmasına rağmen bu konuda sıkıntılar yaşadık. Fakat dün attığı gol ile hem kendi verdiği sözü yerine getirdi, hem de Yatabere'nin bir yeteneğini daha ortaya çıkarmış oldu. El ile atılsa bu kadar isabetli gidermiydi bu top bilmiyorum fakat, yüzünü dönmeden ve içeride yer alan tek bir forvet oyuncusuna atılan bu pas gol kadar başarılı ve yetenek işi.

Dün ki maçın kritiğinde değinilecek bir konuda maalesef taraftar. Stadın yokları oynaması da çok vahim bir durum olarak göründü. Vahid Hocada maç sonrası bu konuya değindi kaçınılmaz olarak. Son olarak taraftardan hiç değilse bu sene Hüseyin Avni Aker stadının son senesi olması sebebiyle bir vefa örneği bekliyorum. Eleştiriye meraklı taraftarımız desteğe de, Hüseyin Avni Aker stadında ki heyecana da merak duymasını temenni ederim.

HaberTS.com ailesinden biri olarak bundan böyle gerek yazılarım, gerekse de özel haberlerim ile sizlerle olmaktan büyük bir mutluluk duyacağımı şimdiden belirtmekten büyük onur duyuyor, saygılarımı sunuyorum.