‘’ Ne olursan ol, yinede gel ’’ demiş Mevlana Hazretleri.


Fakat ben bir futbol sever olarak bugün Konyaspor’un stadına futbol oynamaya gelen Trabzonspor’a asla ‘’ ne oynarsan oyna, yinede gel ‘’ demezdim!


Mesut Bakkal ve öğrencilerini kutlayarak yazıma başlamak istiyorum.
Gerçektende Konyaspor’a elinin değdiğini belli ediyordu, bugünkü dağınık ve bir o kadar da ne yaptığını bilmeyen Trabzonspor karşısında bunu daha net şekilde görmüş olduk.

Bundan sonra kendisine ve Konyaspor ailesine başarılar diliyorum.

Zorlu Juventus maçı sonrası görüldü ki Trabzonspor’un bu ligde ununu eleyip eleğini de duvara astığını gördük.

Bugünkü oyun anlatışıyla Trabzonspor’un asla ve kat’a gol atamayacağı öyle aşikardı ki, golsüzlükle alınan bir puan Trabzonspor için deplasmanda kazanç, Konyaspor için ise kaybedilen iki puanın tesellisi olmaktan öteye gitmiyordu.

Yine Kaptan Onur’un ellerine daha doğrusu varlığına şükredilen bir haftayı daha geride bırakan Trabzonspor için evinde ağırlayacağı Fenerbahçe maçı sonrası sanırım sonun başlangıç sürecinin başlaması hiçte kaçınılmaz olmayacak gibi…

Hoş bu gidişle lig üçüncülüğü hedefi bir tarafa, dördüncülük ve hatta beşincilik bile hayal olabilir!

İşte bu noktada camia olarak geleceğe dair atılacak adımların düşüncesi doğrultusunda, teşrik-i mesaiye başlanılmalıdır.
İsterse Fenerbahçe’yi yensin ya da yenilsin: Trabzonspor’da aklın yolu ‘ bir ‘ olma zamanı doğrultusunda ivedilikle geleceğe dair kararların alınma zemini ardına kadar düşünülmelidir.

Bugün Trabzonspor’u izlerken skordan çok gittikçe sıradanlaşan futbolcu topluluğunu görmek gerçekten bir Trabzonspor severi olmak özelinde bir futbol sever olarak gerçekten içim acıdı.
İlerde Özer ve Olcan’ın bal yapmayan arı misali çabası, geride Mustafa Yumlu ve Kaptan Onur’un olağanüstü müdafalarını her haftanın kopyası gibi izlemek artık gerçekten bizi farklı düşüncelere atmakta.

Onur ile gurur duymak başka, lakin ya ona bir şey olursa demekten kendini alamayan ve düşüncesinin bile yürekleri ağza getirmesini başka nasıl yorumlayabiliriz ki!
Sahi; Trabzonspor’un yedek kalecilerinin durumu nasıldır, bu kadar pozisyon veren bir takımın yükünü kaldıracak düzeydeler mi?

Bir bilen izleyip bize anlatırsa gerçekten mutlu olacağı ve büyük bir meraktan da kurtulmuş olacağız.

Kaptan Onur derken;
Buradan naçizane şu öneriyi dile getirmeyi üzerime vazife görmekteyim, hasbelkader bir Trabzonspor yazarı ve severi olarak!

Bu yönetim ya da gelecek yönetim ne yapıp edip Kaptan Onur’un etrafında bir takım oluşturma yoluna gitmelidir.
Tutanı iyi olan bir takımın iyi karşılayıcıları ve mükemmele yakın servis edicileriyle, sonuca odaklı atıcıları yani; sayı üreticileri olmak zorundadır.
Futbol sonuç itibariyle sonuç odaklı bir oyundur.

Bugün Konya’da bir kere daha net bir şekilde görüldü ki, göz boyayıcı transferlerle kulübün geleceğine ambargo koydurma alışkanlığından acilen kurtulunmalıdır.
Rumen oyuncu Alex’i izleyince, oyun içinde yıldız diye tabir edilenlerden daha faydalı olduğunu görünce, Trabzonspor’un önce coğrafyasına ve genlerindeki futbol kültürüne göre kadro şekillenmesine girmesi ayan beyan şart olmuştur…

Haftaya Fenerbahçe maçını ise kesinlikle bir ölüm kalım ikliminde görmemek gerektiğine inanırken, asıl stresli olanın rakip olduğunu asla unutmadan, Trabzonspor’un  kendisine yakışan oyun karakterini yansıtmasını an itibariyle beklemek bir çoklarına göre hayal ötesi gibi gelse de, ben bunun; Hüseyin Avni Aker’in o büyülü ortamında birkaç oyuncunun bile yüreğinde hissetmesiyle gerçekleşeceğine inanmaktayım…

Ve sonrasında lig ‘ Trabzonspor için ‘ bitsin!...