Eminim ki bir çok futbolseverin yüreği de en az benim kadar buruktu bugün!

Nasıl olmasın ki(!)
Asırlık bir Çınar ağacının; önce gür yaprakları, sonra dalları ve en nihayetinde; gövdesi ve kökleri kurutulmak üzere.

Kaderin cilvesine bakınız ki, bir zamanların haşmetli paşası Kenan Evren tarafından özel bir yasa hazırlatılarak, bir alt ligden bugün ki lige alınan bu güzide kulüp şimdi ne hallerde!
Kendisine böyle özel yasa hazırlanmış bir başka kulüp olduğunu ben duymadım.
Ve netekim Ankaragücü’nü özel yasa ile süper lige alan Kenan Paşa’da bugün Ankaragücü ile benzer bir sonu yaşamakta!

O zamanın siyasi konjonktürü belki böyle bir operasyonun yapılmasını kaçınılmaz kılıyordu, bilemeyiz!

Fakat her ne olursa olsun, Ankaragücü, Altay, Göztepe, Altınordu, Karşıyaka, Adana, Sakarya, Kocaeli gibi, seyircisiyle bütünleşip, şehir takımı olmuş camialarımızın içinde bulundukları konum bir futbolsever olarak beni derinden üzmektedir.
Yani beni işin amatör kısmı ilgilendirmekte! 

Gelelim maça!
Gelelim de ne anlatalım ki?
Bir şey ters gitmeye görsün, arkası çorap söküğü gibi geliyor sevgili dostlar.

Ankaragücü’nün şu an ekonomik yönden biraz olsun nefes alabilmesi için bu karşılaşma tam bir fırsattı onlar için.
TFF bu saha kapama hadisesini ANKARAGÜCÜ için bir sonra ki iç saha maçına alabilir miydi diye düşündüm(!)
Dün Bursa bugün Ankara’da bayanların futbola olan içten ve samimi dokunuşlarına tanık olduk.
Soğuk bir Ankara akşamında Şenol hoca rakibin durumuna bakmadan olaya ciddi yaklaşarak ideal kadro yapısını tercih etmişti.

Bu aynı zamanda, takımlarına destek olan bayan taraftarlarada bir jest olmuş oldu!
Her zaman zordur, prestij için mücadele eden böyle rakiplere karşı oynayabilmek.
Her an bir sürprizle karşılaşabilirsiniz çünkü..
Beşiktaş’ın bu sahada bıraktığı puanı unutmayalım!
Karşılaşma Olcan Adın’ın fırsatçılığıyla kazanılan erken golle başladı ve ileriki yoğun maç trafiğini düşünen Trabzonspor’un oyunu rolentiye almasıyla sürdü ilk yarı.
Hakan Kutlu’nun adeta bir yerlerden bulup getirdiği bu onurlu çocukların, fırsat buldukça Trabzonspor ceza sahası içinde görünmelerini de gözlerden kaçırmadık.

İkinci yarıya etkisiz Volkan Şen’in yerine Henrique katılımıyla başlayan Trabzonspor’un ileri hücum zenginliği hemen kendini farkettirdi.
Mustafa Yumlu’nun harika ötesi asistini mükemmel değerlendiren Burak Yılmaz, Şenol hocanın ‘’ neden sizin oyuncularınızın bu sene kafa ile golü yok sorusuna; demek ki bizim oyuncularımız kafalarını iyi çalıştırıp ayaklarıyla gol atıyorlar ‘’ tespitinide haklı çıkarıyordu Mustafa Yumlu ile beraber.

Elbet bugün ki futbol, rakibin içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında Trabzonspor için bir ölçü teşkil etmeyecek olsa da, zirveye bir adım daha yaklaşmanın ve zorlu Bursaspor müsabakası öncesi artı bir motive kaynağı olmuş oldu.

İstikbal vaat eden İshak’ın kendi kalesine attığı gol kadar, Adrian’a o müthiş şutun doğmasını sağlayan Olcan’ın enfes topuk pasını ıska geçmiyorduk ki, Burak Yılmaz tekrar çıktı sahneye ve buz kesen emektar Ankara 19 Mayıs Stadı bir kere daha ısınıyordu Burak Yılmaz’la beraber..

Her şeye rağmen; Galatasaray’ın kaybettiği hafta kazanmak, Trabzonspor’un her ne olursa olsun bu yarışın içinde olduğu gerçeğini bir kere daha pekiştirmiş oldu.
Güzide kulübümüz Ankaragücü’ne bu zorlu dönemde hepimizin biraz daha ilgi ve alaka göstermesi gerekmektedir. TFF ve bakanlık nezdinde bu kulübün geleceğinin sağlam bir yapıya büründürülmesi tek dileğimiz.

Unutmadan söyleyeyim, başından beri Ankaragücü derken, önüne ‘’ MKE ‘’ i özellikle eklemedim.
Çünkü ben yıllardır bu kuruluşun ‘’ Ankaragücü Spor Kulübüne ‘’ bir katkı sağladığını gör(E)medim! 

Onun için diyorum ki;
Boş ver Ankara, bunlarda gelir geçer…
Sen Atatürk’ün kulübüsün!!!
Netekim gücün içinde Ankara!!!

H-A 29/01/2012