Biliyorum, son on dakika içinde birçok yazar ve yorumcu yazılarının içeriğini ve yazı başlıklarını, birçok basın kuruluşu da son anda manşetlerini değiştirdiler…

Yazık oldu, ilk seksen dakika geneline ne kadar övgü düzerken, son on dakikaya da bir o kadar üzgümüzü katık ettik!

Mustafa hoca maç öncesi sabırla rakibin hatasını bekleyeceğiz derken, son on dakikada ‘’ maç bitti havasına giren oyuncularının gösterdiği kötü geri dönüşü ‘’ sanırım aklının bir tarafına getirmemişti. Ve yine böyle bir ekibe karşı son on dakikaya iki farklı üstünlükle gireceğinin tasavvurunu da yapmamıştı!

En başta Adrian için çok sevinmiştim, sonra Floccari’nin bizi uykudan golleri geldikçe en çok Adrian için üzüldüm… Sihirli ayaklarıyla süslediği futbol düşlerimde tamda onun adına yıldızların ayaklarına düştüğü bir anda, gece, düşlerimin en güzel yerinde beni gerçekle yüzleştiriyordu, üstelik yağmur bile çaresiz kalıyordu bu güzelliğin kayboluşuna! Sadece bir on dakika daha sürmedi o güzel rüyam!...

Son Yusuf’un zarif ayaklarındaki zerafetin karşılığın böyle karşılıksız sonlanmasına üzüldüm… Hele Henrique’nin ağırlaşan zeminde hep güçlenerek ayakta kalmasının karşılığının, o son on dakika heba oluşuna kahroldum!

Colman’ı biraz daha oyunda tutsaydı diye düşünüyorum Mustafa hoca, fakat olan oldu işte! İtalyan işi işte, işi biliyorlar tamamda, en acısı sanırım ‘’ onların istediği kadar olmak ‘’ var ya, sanırım bu en cana dokunanı…

Bir on dakika dayanamamak, her şeyin bittiğini düşünmek rakibin Seri A’nın kalbur üstü değerli bir ekibi unutmak umarım acıda olsa çok ağır bir ders olmuştur Mustafa hoca ve öğrencilerine!

Çocukluğumdan beri Lazio’nun ismini Trabzon ile özdeşleştirir dururdum, lakin başta Lazio olmak üzere şu İtalyan takımlarının bizi uyutmasına hep kanmıyoruz mu, işte buda beni üzüyor daima!

Aslında yazacak, daha doğrusu yazdığım çok şeyler vardı, ama perşembenin gelişi Alanzinho’nun oyuna girmesinden belli bile olmuştu, üstelik gün çoktan Cuma olurken…

Evet, güzel bir rüyanın gerçeğe uyanışı gibiydi bu akşamki Avni Aker’in çimlerine düşen yağmurun bize anımsattığı…

Mustafa Reşit Akçay hoca ile rüya görmek sanırım rüya gibi olmayacak, ıslak ve soğuk mermerlerde uyumaya zorlanmak gibi olduğundan olsa gerek…