Dün akşam sahada oynanan oyundan ziyade alınan sonuç hepimizi adeta zafer sarhoşu yaptı. Karşılaşmaya dengeli başlamak ve akabinde golü bulduktan sonra gerçekten "takım olgusu" içerisinde savunma yapabilmek bizlere deplasman oyunlarında aslında doğru taktik ve düzenle maçları nasıl kazanabiliriz sorusuna bir cevap oldu.

Savunmada Durica ve Uğur'un fizik güçlerini ligde şuanda ki en formda forvet oyuncusuna karşın doğru kullanması ile Zeki ve Mustafa'nın yetenekleri doğrultusunda "eksiksiz" oynaması bizlerin savunma yapan takımı izleme hazzını dün akşam yaşattı. Kalede Onur'un gerçekten özlediğimiz performansı yediğimiz her atakta bize rahatlık verdi. 

Orta sahada Mehmet'in agresifleşmeden ne kadar da doğru ve etkili olduğunu ilk yarım saatte gördük. Okay'ın savunma ile orta saha arasında ki bağlantıyı doğru sağlaması ve N'Doye'nin doğru forvet anlayışı ile ileride ki savunma hattına tehlike oluşturması Trabzonspor'un takım olma yolunda ki ilerleyişini bizlere göstermiş oldu.

N'Doye akşam gerçekten deplasmanda ki bir forvetin nasıl oynaması gerektiğini bizlere gösterdi. Şimdi çok abarttın diyecek bazıları fakat şu ince detayları gözden kaçırıyorlar. N'Doye dün akşam öyle polizyonlarda öyle kritik yavaşlama ve dur kalklar yaptı ki ofsayt bayrağı onun sadece bir veya iki kez kalktı. Attığı gol dışında ikinci yarıda yakaladığı bir polizyonda ofsayta düşmemek için ayak hakimiyeti ve vücut dengesini koruması onun kaliteli bir kumaş olduğunu gösteriyor.

Neticede çok taktik teknik konuşmadan "takım" olarak iyi oynayan ekibin Galatasaray maçı çıkış olacağı düşüncesindeyim. Lakin rehavete kapılmadan - büyük takımın gerektirdiği düzende Çorum Belediyespor ve Çaykur Rizespor karşılaşmalarını kayıpsız atlatıp yine bir İstanbul deplasmanında sağlam adım ve sağlam ayaklarla çıkıp oradan alınacak puan veya puanlar ile milli takım arasına motivasyonu güçlü bir Trabzonspor olarak girmeliyiz.

Bu hafta bu galibiyetin ve verdiği öz güvenin sevinci ile yaşamamız dileği ile..

Saygılarımla..