Ankara finalinden dönerken Görele’de şarampole uçan bir araçta 3 can daha verdik. Kaderinden kimse kaçamaz ve geçmişi tanrı bile değiştiremez. Ama geleceğimizi yeniden inşa edebiliriz. İlk adım olarak, o üç kardeşimizin de içini yakan futbolda şike kanununu bir gecede kuşa çeviren siyasileri cenazemize almayalım. Sevincimizi çalanlarla acımızı da paylaşmayalım, ki, acımız da kirlenmesin

Kardeşlerim…Nurlar içinde yatın. Bu lağım kokulu düzen değişene dek o isyan ateşi yanacak…

İÇİ GALAYLİ GAZAN

Hacı pederimizin rahatsızlığı nedeniyle 10 gün kadar Trabzon'da kaldım.

En sonda söyleyeceğimi en başa alayım;

Trabzon sahipsiz, Trabzon yılkı atından hallice, Trabzon ruhunu kaybetmiş, coşkusunu, gururunu, isyanını limandan gemiye yükleyip yolculamış. Acısını tek başına yaşayan ve çekildiği dağ başında ölümü bekleyen bir yaşlı adam Trabzon.

Sibirya steplerinde yasayan Yakut ve Koryak'lar, topluma yük olmaya başlamış yaşlı ve hasta kişileri, dillere destan eğlencelerin yaşandığı gecelerde, yaşlı kişinin en çok sevdiği bir yakını tarafından fok balığı dişleriyle aniden boğularak öldürülürdü. Bu gelenek bugün sürüyor mu bilmem, ama yaşlı kurt Trabzon onu en çok sevenlerce! öldürülecek. Sahi içinizde Kırmızı Pazartesi'yi okuyan var mı? Santiagolar??

Taraftarlığın parayla satıldığı, Trabzonspor yöneticiliğinin "bu işe girersem ne kazanırım"a düştüğü, medya , stk gibi "demokratik cephe"lerin kişisel ya da grup faydasını putlaştırdığı bir şehirdir artık Trabzon.

"Ama her yerde boyle" diyenler oldu biliyorum, evet her yerde oyle. Eskiden de "herkes ve her yer "öyleyken farklıydı Trabzon. ARTIK DEGIL.

TOLUNAY KAFKAS VE ŞENOL GUNEŞ

Tolunay Kafkas hakkındaki düşüncelerim gugul emmide duruyor, isteyen hemen görebilir.

Şenol Güneş için de aynı emmi hizmete hazır.Hiçbir önyargıya sahip olmadığımı biraz sentez kabiliyeti olan herkes görür.

TK'nın Trabzon'a geliş şeklinden kendisinin de tüm şehir gibi rahatsız olduğunu tahmin etmek zor değil. Ama sorun da bu değil zaten.

Senol Güneş Trabzonspor'a 900 bin dolara imza atmış ve sonrasında da dolardaki olası değişimlerin sıkıntı yaratmaması için ücreti 1.650 bin sabit liraya bağlanmıstı. Yani Senol Güneş ayrıldığında ücreti 1.650 idi.

Ts' nin resmi sitesinden yapılan açıklamada TK'ya 1.250 bin avroya anlaşıldığı ilan edildi. Yani Güneş'in ücretinin neredeyse 2 katı.
Azdı çoktu hesabı benim isim değil.

Ama Türkiye'nin en kariyerli teknik direktörünün neredeyse 2 katı ücret verilen Tolunay Kafkas'ın bilmediğimiz bir kerameti , başarısı varsa kamuoyuna açıklanmak zorunda. Üvertür birkaç takım ve 50 bin tl maaşlı son işinde neleri başardı ki, yıllık 3 trilyona yakın bir ücrete sıçrama yeteneği sergiledi. Prim, özel giderler gibi kalemlere hiç girmedim üstelik.

Üstelik Trabzonspor takımı tarihinin ekonomik ve sportif olarak en berbat günlerini yaşar; vergi borcu affı için siyasilerin kapılarında yatar ve kredi bulabilmek için olmadık taklalar atılırken , yeniçeriye ulufe dağıtır ya da Deli İbrahim’in havuza altın atışı gibi saçılan bu kaynakların hesabı elbet bir gün sorulacak.
30 bin liraya mucizeler yaratan 1461 hocası Mustafa Akçay’ın eksiği ikamet kaydının yanlış muhtarlığa düşmesi midir?

Bu şehir yoksul, fabrikası, sanayisi, hamisi şotası yok. Ama binlerce sadık hesapsız evladı var. Ve ona zarar veren kim olursa olsun hesabını soracaklar, kaçarak da kurtuluş yok...

Serkan Balcı

Futbolun emekçilerinden biri. Adı bazı işlere karıştırılmak istendiyse de o sadece sahaya odaklanarak isini yaptı, iyi de yaptı.

SB'nin sözleşmesi bu yıl sona erdi. Duyduğumuza göre Tolunay hoca sözleşmesini bir yıl daha uzatmayı düsünüyormuş, insallah dogru degildir.
Zira; 1461 den gelen Zeki Yavru ve Göksu'nun Serkan' dan eksikleri değil fazlaları var.

En başta alt yapıdan gelen oyuncular olarak moral değer kapasiteleri çok şey ifade eder. Altyapısı Serkan Balcı'ya teşekkur edip uğurlayacak degerler üretemeyen bir takımın yaşama şansı yoktur. Hem zeki hem de göksu cok daha iyilerini yapacak kapasiteye ve değere sahiptir. Aman hocam, yapma!

Kongre’de ne yapmalı?

Hiçbir başkan adayıyla yüz yüze görüşmedim. Kayıkçılar kahyası Yahya’ya göre bu durumda kimi destekliyor ya da kimle kavga ediyorum bilemiyorum, haliyle
Çok sevip saydığımız bir büyüğümüzün ricasıyla, kendisi görüştüğü ve izlenimini netleştirmek için benim de görüşümü öğrenmek istediği için adaylardan biriyle görüşme durumumuz oldu. Esasında bu aday da zaten daha önceden benimle görüşmek istediğini söylediği için bir araya gelmeyi denedik.

Lakin o da mümkün olmadı. Özel bir çaba göstermediğimi, verilen randevu saatine sadakat göstermeyen birine benim de saygı duymayacağımı beni az çok tanıyan herkes bilir. Beklentisizlik kişiyi özgür kılıyor, karşındaki ejderha olsa cüceleşiyor.

Bu yazı yazıldığında kupa sahibini bulmuş olacak. Kongrenin havasını da büyük oranda bu kupa mücadelesinin kazanan-kaybeden tarafı olmak etkileyecek.
Sayın Sadri Şener’in aday olup olmayacağını henüz bilmiyoruz, demokratik bir hak olarak elbette aday olabilir. Hem böylece bunca akıl dışı borcun nasıl ortaya çıktığını da belki anlatabilir.

Oy kullanma hakkımı kullan-a-mayacağım, zaten listelerde adım yok. Aidatı yatırmadığım içindir, haliyle. Ancak oy kullanma hakkım olsaydı da bunu açıklamazdım. Ulusal maskeli İstanbul Yerel medyası mensubu biri olarak oy kullanacağım kişiyi açıklamayı, hem meslek ahlakı hem de koşulsuz ve bağımsız aidiyet duygum nedeniyle yine açıklamazdım.

Trabzonspor’la gönül bağı dışında bir ilişkisi olmayan, her şeyiyle şehri ve takımı yüceltmeye çalışan, tek beklentisi şehre ve takıma yakışan mertçe mücadele olan taraftarlara şu kadarını söyleyebilirim;

Trabzonspor’un değerlerini günlük hay huyunya da günlük başarıların penceresinden değil de, ezelden ebede evlatlarımıza bırakılabilecek en güzel miras olarak gören saf Trabzonsporlu kardeşlerim, vicdanınızın sesini dinleyin ve değerlerinize kimin “mertçe” sahip çıkacağını ve evrensel değerlerle harmanlayacağını düşünüyorsanız ona atın oyunuzu.

Benim için Trabzonspor, oligarşiye karşı ezilenlerin demir yumruğudur. Kırılan ama eğilmeyen, saygı gösteren ama yılışmayan; göze göz, ite it diyenlerin, mazluma karşı zalime baş kaldıranların takımıdır. Umar ve dileriz ki bu özelliği hiç kaybolmaz.
Biz Kazanacağız Esnaflığı ve omurgasız hacıyatmazlar!

İstanbul Yerel Medyasının genç! kalemleri, futboldaki şiddet, şike vesair gibi “iğrenç” kokulardan sözüm ona duydukları rahatsızlığı! dile getiren bir metne imza koymuşlar.

Şikenin vidanjörü gazete ve tvlerde hiçbir şey olmamış gibi çalışıp, pis kokunun üretici, yayıcı ve sabitleyicisi olarak görevlendirilen yolsuzluk sanığı patronlarına dair tek kelime edemeyen bu genç ve idealist kalem esnaflarının bu feveranını anlamak zor.

Başta Mehmet Demirkol ve Uğur Meleke olmak üzere, bu lağım kokan futbol düzeninin kazananları zaten sizler değil misiniz? 8 üniversite bitiren nükleer mühendis ayda 3-5 bin liraya talim ederken, Demirkol ve Meleke ayda en az 100’er 150’şer bin lira kazanmıyorlarsa ben işimi bırakmaya hazırım.
Meleke, Demirkol vb, bu pis düzenin kazananları zaten siz ve sizin gibi üçmaymungillersiniz!

Bir vicdanınız olduğunu hatırladınız diye yorumlayıp adalet ve temiz futbol için umutlanalım mı, anlamadık sevgili hacıyatmazlar!
Toprağa düşen canlar

Ankara finalinden dönerken Görele’de şarampole uçan bir araçta 3 can daha verdik. Kaderinden kimse kaçamaz ve geçmişi tanrı bile değiştiremez. Ama geleceğimizi yeniden inşa edebiliriz. İlk adım olarak, o üç kardeşimizin de içini yakan futbolda şike kanununu bir gecede kuşa çeviren siyasileri cenazemize almayalım. Sevincimizi çalanlarla acımızı da paylaşmayalım, ki, acımız da kirlenmesin

Kardeşlerim…Nurlar içinde yatın. Bu lağım kokulu düzen değişene dek o isyan ateşi yanacak…