Semih Engin, “Önceki yıllarda hamsi avı Mart, Nisan ayına kadar devam ediyordu. Bu, hamsi stoklarının ciddi miktarda sömürüldüğünü, aşırı avcılığın söz konusu olduğunu, kontrol altına alınmazsa önümüzdeki yıllarda hamsideki azalmanın devam edeceğini gösteriyor." diyen Engin, "Bunun bir nedeni doğadaki hamsinin azalışı, diğeri Marmara Denizi'nde uygulanan lüfer ile ilgili av yasağıdır. Marmara Denizi'nde av bulamayan, çalışamayan balıkçı gemileri hamsi avlamak için Karadeniz'e çıktı. Rize bölgesinde 2 gecede yaklaşık 150 balıkçı gemisi hamsi avı yaptıktan sonra hamsi sezonunu bitirdiler. Bugünlerde ise Gürcistan ve Abhazya kıyılarında hamsi avlanmaya çalışılıyor.” dedi.

Önlem alınmazsa hamsideki azalmanın devam edeceğini ifade eden Doç. Dr. Engin, "Hamsi balıkçılığını geliştirme ve sürdürülebilir bir balıkçılık politikası oluşturabilmek için balıkçılardan sağlıklı veriler elde edilmesi lazım. Devlet İstatistik Kurumu'nun topladığı balıkçılıkla ilgili veriler çok sağlıksız ve yetersiz. Bu nedenle geleceğe yönelik balıkçılık politikalarının belirlenmesinde eksik kalınıyor. Karadeniz'de hamsinin rolü son derece önemlidir. Hamsi besin zincirinin ilk basamaklarında yer alıyor. Bu da demek oluyor ki besin zincirinde üst basamaklara çıkıldıkça bunun yansıması, trajik etkileri daha fazla görülebiliyor. Besin zincirinde bir üst basamağa enerjinin sadece yüzde 10'u aktarılabiliyor.” şeklinde konuştu.

"KARADENİZ'İ CİDDİ KRİZLER BEKLİYOR DİYEBİLİRİZ"

Doç. Dr. Semih Engin, bir balıkçı gemisinin 250 tona kadar hamsi sürüsünü tek bir seferde çekebildiğini, bu durum devam ettiği sürece Karadeniz'de hamsi ile beslenen balık türlerinin olumsuz etkileneceğini söyledi. Engin, şöyle dedi: “Buna en iyi örneğin fakülte olarak yürüttükleri mezgit Piabet ile ilgili araştırma sonuçları olduğunu kaydeden Doç. Dr. Engin, Mezgit, yılın 6-7 ayı hamsi ile beslenir. Hamsiyi bulamadıklarında büyük mezgit, küçük mezgidi tüketir. Hamsinin olmadığı dönemde ise sadece birbirleri ile besleniyorlar. Elde ettiğimiz bu bilgiler son 10-15 yıldır sofralarımızda büyük mezgitleri neden göremediğimizi açıklıyor. Yani hamsinin azalması, diğer balık türlerinin azalması anlamına geliyor. Mezgit, palamut, lüfer, izmarit kalkan, köpek balığı ağırlıklı olarak hamsi ile beslenir. Yeterli beslenemeyen balık, büyüyemiyor. Birbirlerini tüketerek de sayısal olarak azalıyor. Özellikle kıyı balıkçısı denilen küçük balıkçılar, bu durumdan son derece olumsuz etkileniyor. Karadeniz'deki hamsi balıkçılığı tamamen kontrol altına alınmadıkça ekosistemdeki olumsuz etki artarak devam edecek. Tahmin ediyoruz ki önümüzde 5-10 yılı bile beklemeye gerek olmayacak. Karadeniz'i ciddi krizler bekliyor diyebiliriz. Hamsinin ortamdan çekilmesi ile diğer bütün balık türleri, av avcı ilişkisi ile bundan olumsuz etkilenecek.”

"Türkiye'deki su ürünleri üretiminin yüzde 70'i Karadeniz'de gerçekleşiyor." diyen Engin, "Bunun yüzde 90'ı sadece hamsi balıkçılığıdır. Bu, doğada yaşayan diğer canlılar için önemli olduğu gibi ticari anlamda Türkiye'deki balıkçılık sektörü için de son derece önemli. Küçük boyda, yasal av boyunda olmayan hamsi stokları büyük tonajlarda avlanıyor. Öyle duyumlar alıyoruz ki bir anda 100 ton hamsi avlanıyor, küçük boyda olduğu görülünce tekrar denize bırakılıyor. Ama bunların büyük bölümünün doğada yaşama şansı olmuyor. Balık unu ve yağı fabrikalarına da ciddi tonajlarda küçük boyda hamsinin gittiğini düşünüyoruz.” diye konuştu.