İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye terörle mücadele ederken bir muhalefet partisi milletvekilinin çıkıp “Acaba Mardin’de, Koruköy’de ne oluyor, orada bir köyü niye çevirdiniz’ diye soru sorduğunu belirterek, “O ev, o yaşlının bulunduğu evi, biz 5 aydır takip ediyoruz. O ev Türkiye’de, İstanbul’daki patlamalara, Mersin’deki, İzmir’deki patlamalara ve Türkiye’de milletin canını acıtan patlamalara ev sahipliği yapan planın evidir. O yaşlı dediğin adam da geçen gün bizim güvenlik görevlilerimizin etkisiz hale getirdiği o teröristlere ev sahipliği yapıyor.” dedi.

Soylu, Trabzon’da STK temsilcileriyle yaptığı toplantıda, Türkiye’nin terörle mücadele ettiğini anımsatarak, şunları söyledi:

“Türkiye terörle mücadele ederken, bu anlayışı sürdürürken, bir muhalefet partisi milletvekili çıkıp, ‘acaba Mardin’de, Koruköy’de ne oluyor, orada bir köyü niye çevirdiniz’ diye soru soruyor. Bir yaşlıdan bahsediyor. ‘Gözaltına aldınız, işkence ediyorsunuz diyor.’ Hukuk devletinin dışında hiçbir şey yapılmıyor. Kendi partisinden de bir tek ses çıkmıyor. O ev, o yaşlının bulunduğu evi, biz 5 aydır takip ediyoruz. O ev Türkiye’de İstanbul’daki patlamalara Mersin’deki, İzmir’deki patlamalara ve Türkiye’de milletin canını acıtan patlamalara ev sahipliği yapan planın evidir. O yaşlı dediğin adam da o evde ev sahipliği yaparak, terör örgütüne geçen gün bizim güvenlik görevlilerimizin etkisiz hale getirdiği o teröristlere ev sahipliği yapıyor, teröristleri çağırıyor ve bütün dünyayı ve Türkiye’yi terörle kanla karşı karşıya gelmesini sağlıyor.”

Soylu, kendisini arayan herkese cevap verdiğini de dile getirerek, “Başka şeyler için telefon açıyorsunuz. Gecenin 12′sinde 1′inde, 2′sinde… Ben herkesin telefonuna çıkıyorum. Milletvekillerinin telefonuna çıkıyorum. Muhalefet milletvekillerinin telefonuna çıkıyorum. Yani, önemli bir şey olduğu zaman herkesin telefonuna çıkıyor, hem de doğru dürüst cevap veriyorum. Ben elbetteki Türkiye’nin İçişleri Bakanı olarak bunu söylüyorum. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın verdiği görevle, adaletle, hakkaniyetle doğru bir şekilde bu görevleri yerine getirebilmek gayesindeyim. Niye açıp sormuyorsun orada ne oluyor diye?” şeklinde konuştu.

Soylu, “Bahsettiğimiz köyde, köyün altını tamamen sığınağa çevirmişler, büyük bir hazırlık yapıyorlardı” ifadesini kullanarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Orada çatışma hala 3 gündür bir köyün içerisinde devam ediyor. Bu köyde bombaların, el yapımı patlayıcıların, kalaşnikofların, büyük hazırlıkların ne işi var. Orayı üst haline getirdiler. Türkiye’yi yakacaklar, Türkiye’yi istikrarsız hale getirecekler, Türkiye’yi terörle karşı karşıya bırakacaklar, iktidarı, milleti çaresiz hale getirecekler ve bizi başka bir tarafa teslim etmeye çalışacaklar. Bir muhalefet partisi milletvekili veya iki üç muhalefet partisi milletvekili de hadi buna bakan cevap versin, ‘bu köyleri niye çevirdiniz’. Bana ne soruyorsun. Git Kandil’e sor, git Karayılana sor, o sana anlatsın neler olduğunu.”

Soylu, bu tip sorumsuzluklara cevap vermeyecek bir sistemin içerisine girildiğini vurgulayarak, “Madem çok biliyordun da gitseydin Diyarbakır’dan milletvekili olsaydın. Hadi Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilisin, gitseydin Diyarbakır’dan milletvekili olsaydın, İstanbul’dan niye oldun. İstanbul’daki bir Cumhuriyet Halk Partilinin niye hakkını yedin. Orada baro başkanlığı yaptın. Hadi olsaydın, ötekisi de Rize’den milletvekili olsaydı, Hadi onların hakkını savunuyorsun, olsaydın Rize’den milletvekili.” diye konuştu.

“Çok önemli bir süreçten geçiyoruz”
Çok önemli bir süreçten geçildiğine işaret eden Soylu, “Bu süreç içeresinde devletimizin kararlığı, milletimizin kararlı bir şekilde bunun arkasında durması… Terörle mücadelede, çok net rakamlar vermek istiyorum. 15 Şubat tarihinde daha önceki yıllarda terör örgütünün korkutması veya dayatmasıyla 40-50 bin kişi sokağa çıkıyor ve eylem yapıyordu ve yüzlerce eylem oluyordu. Bu seneki rakamı vermek istiyorum 300′e ulaşmadı. 50 bin nere, 300′nere. Vatandaşımız, Kürt kardeşimiz rahatladı orada.” ifadelerini kullandı.

Soylu, bu baskının onların, hayatla arasındaki bağı kopartabilecek bir baskı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Şu anda rahatlar, işlerini yapıyorlar, yapacaklar. Biz hükümet olarak, oraya cazibe merkezleri oluşturduk. Daha fazlasını gerçekleştireceğiz. Onları terör örgütünün propagandasından çekip alacağız ve Türkiye’nin bu toplam huzurun, hedeflerini yakalamada en önemli unsurlardan birisi haline gelecek. Her gün oralardayız. Ne söylerlerse söylesinler. Ne yaparlarsa yapsınlar. Ne ortaya koyarlarsa koysunlar. Bilmenizi istiyorum ki biz bu işi Türkiye’den söküp atana kadar bu mücadeleyi bedeli ne olursa olsun sonuna kadar gerçekleştireceğiz.”

İki gün önce 14 yaşındaki kız çocuğunun, terörden kaçarak, sınırdan geçerek teslim olduğunu bildiren Soylu, şu ifadeleri kullandı:

“14 yaşındaki evlat. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu çocuklarımızı sıkıştırıyorlar. Ailelerinden zorla alıyorlar. 14 yaşındaki bir çocuktan bahsediyorum. Bu cani terör örgütü. Dünyanın bütün ülkelerine, bütün içişleri bakanlarına, bu terör örgütüyle ilgili belgeleri ve bilgileri gönderdik. Bu terör örgütünün, Avrupa’nın göbeğinde bayrağını sallandırdıkları bu terör örgütünün, nasıl çocukları istismar ettikleri, nasıl kadınları istismar ettikleri, nasıl uyuşturucu ticareti yaptıkları, bütün perdeleri arkadaşlarımızın çalışmaları sonucunda tüm içişleri bakanlarına yazarak gönderdik.”

İçişleri Bakanı Soylu, Trabzon’da STK temsilcileriyle yaptığı toplantıda, Trabzon’un kurtuluşunun 99. yıl dönümü nedeniyle kente geldiğini dile getirerek, “Trabzonumuzun kurtuluşunu kutluyor, bu uğurda, bu vatan uğruna, bu güzel şehir uğruna şehit olmuş, gazi olmuş bütün geçmiş büyüklerimizi şükranla andığımı ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.

Türkiye’nin kişi başına düşen gelirini 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkardığını anımsatan Soylu, ülkenin 25 bin doları yakalamasının bir zorunluluk olduğunu ifade etti.

Bakan Soylu, yaklaşık 15 yıldır yaptıklarının ortada olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Ayağımıza dolanan bir şeyler var. Bunu hepimiz yaşıyor ve görüyoruz. Tam 9′a geliyoruz, 10 yapacağız, maalesef yine geri dönüyoruz. Demek ki bir yerde bir çapanoğlu var. Memleketimizin bazı meselelerini aşarken ve bu meseleleri memleketimizin karşı karşıya kaldığı süreçte bunlarla uğraşırken tam dediğimiz noktada, bir bakıyoruz ki önümüze birtakım olaylar çıkıyor. Ticaret odası, esnaf odası, sivil toplum örgütleri burada, muhtarlar burada. Bakın bu millet büyük badirelerden geçti. 3 bin dolardan 10 bin dolar gelir seviyesine çıktı. Evet 50 yıl sonrasını planlıyoruz ve rahat bir şekilde görebiliyoruz dediğimiz günün akşamında, saat 20.00′de şu salondan hiçbir kimse saat 21.00′de Türkiye’de bir darbe girişimi olacak diye aklından geçirmemiştir. Hepimiz başka bir noktadaydık.”

Herkesin geleceğe ait planlar yaptığını ve hayaller kurduğunu anlatan Soylu, şunları kaydetti:

“Bilmenizi istiyorum ki 27 Mayıs’tan 1 gün önce de ülkede bu hayaller yapılıyordu, 12 Eylül’den bir gün önce de evet terör bitecek, ülke huzura, güvene kavuşacak deniyordu. 27 Nisan’dan bir gün önce 26 Nisan’da kimse bir resmi internet sitesine bildiri konulabileceğini düşünmüyordu. 28 Şubat’tan bir önce artık Allah’a şükürler olsun, ülkemizde insanlarımızın düşünceleri, inançları ve fikirleri üzerinde, özgürlükleri üzerinde ambargo olmayacak, bak dolu düzgün gidiyoruz, eksiğimiz, aksağımız var ama Allah’a hamdolsun hiç olmazsa birbirimizi anlayabiliyoruz, hissedebiliyoruz, birbirimizin özüne dokunabiliyoruz derken, yine Gezi olaylarından önce bir taraftan 3. boğaz köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün, bir taraftan IMF’ye olan borcumuzu kapatmamızın sevincini, bir taraftan 3. havalimanının sevinci, bir taraftan artık dışarıdan enerji ithal etmeyelim, yapacağımız kendi enerjimizi kendi üretebilecek kabiliyetlerimizi kendi ortaya koymamızdır, büyüyen Türkiye’ye enerji lazım diye kendi enerji santrallerimizi planlarken, yine ifade etmek istiyorum ki faizler 3-4 puanlık eksi seviyelere düşmüşken birden Gezi olaylarına düşerken hiç bunları hayal etmedik. 17-25 Aralık Sayın Cumhurbaşkanımız Mevlana Sempozyumu’na katıldığında, kendi arkasından böyle bir kumpas çevrileceğini, ülkeye böyle bir ihanet şebekesinin, bir ihanet içerisinde olduğunu düşünüyor, milletimiz hayalinden geçiriyor değildi.”

Soylu, konu ile ilgili futbol maçı örneğini vererek, şöyle konuştu:

“Bir futbol takımı sahaya çıkar, hep sağ tarafımızdan veya sol tarafımızdan atak yiyor, oradan bir gol, iki gol, dört, beş,altı, yedi gol yiyorsa, herhalde yeni muhteşem stadımızdaki seyirci bağırmaya başlar. Sağ beki veya sol beki bir değiştir der arkadaşlar. Burada bir problem var. Bizim neslimiz bu problemin bir bölümüdür. Bizden önceki nesil bu problemin bir bölümüdür. Bizden önceki nesil daha büyük problemi yaşadı. Neyi tartışıyoruz, neyi düşünüyoruz anlayabilmiş değilim. Bu ülkede bir başbakan asıldı, bu sistem içerisinde asıldı. Bu ülkede iki bakan asıldı, bu sistem içerisinde asıldı. Bu ülkede bir annenin iki evladına sağcı, solcu diye pusu kurduruldu, bu sistem içerisinde kurduruldu. Bu ülkede insanlarımız Alevi, Sünni diye fişlendi, bu sistem içerisinde yapıldı. Bu ülkede Kahramanmaraş’ta Alevi ve Sünni mahallelerini birbirine katmaya çalıştılar, bu sistem içerisinde. 6-7 Ekim olaylarında bu ülkenin Türkleri ile Kürtleri karşı karşıya getirilmeye çalıştılar. Yine, yeni, yeniden bu sistem içerisinde yapıldı ve eğer kuvvetli iktidarlar arasında güçlü bir yapı söz konusu ise güçlü liderler varsa bunu kısmen aşabilme şansına sahip olabiliyorsunuz.”

“Bir sistem problemi var”

Soylu, Türkiye olarak güçlü, kuvvetli ve kudretli olma zorunlulukları bulunduğunu da ifade ederek, Türkiye’nin herkesin nefes aldığı bir coğrafya haline geldiğini anlattı.

Herkesin hayat standartlarının yükselmesi için çaba sarf etiğini belirten Soylu, “Ama bir gün bir şey oluyor. 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl, 50 yıl geriye dönüyor, yeniden tedirgin oluyor, yeniden acabalarla birlikte sabaha kalktığımızda yüzümüzdeki, gönümüzdeki umut yeniden bin endişeye, umutsuzluğa dönüyor. Bir sistem problemi var. Bu sistem probleminde açıklar var, bizim 21. yüzyılda yapmamız gereken bu açıkları, tam anlamıyla ortadan kaldırabilmek, tedbir alabilmektir.” dedi.

Soylu, 1990 yılının başından itibaren bu sistemin konuşulduğunun ve tartışıldığının şahidi olduğunu dile getirerek, “Yeni bir süreci, hamleyi ortaya koyabilmek için biz 14-15 yıl iyi çıkış yakaladık, hem de çok iyi ama geçtiğimiz 3-4 yılda ayaklarımızın üzerinde durmaya çalışıyor, dünyada ekonomik krizden etkilenmemeye çalışıyor, etrafımızdaki coğrafyada yanan ateş çemberinin Türkiye’nin içerisine sirayet etmemesi için büyük bir gayret ortaya koyuyoruz ama şunu şöyleyeyim 3-4 yıldır nelerle uğraştığımızı, nasıl bir süreçle uğraştığımızı bütün Türkiye bilmektedir. Bizi ateş çemberine koyabilmek için liderimiz, hedeflerimiz, kararlılığımız olmasa, bilmenizi istiyorum ki bugün çoktan teslim olmuştuk.” değerlendirmesinde bulundu.

Turgut Özal’ın ülkede başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yaptığını hatırlatan Soylu, Özal’ın memleket meselelerine hakim olduğunu, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunları bildiğini ifade etti.

Özal’ın da “Bu sistemin değişmesi gerektiğini” düşündüğünü anımsatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rahmetli Demirel’i, birçok felaketle karşı karşıya getirdiler. ‘Bizim dediğimizi yapmazsan eşinle, ailenle uğraşırız’ dediler. ‘Darbeyle seni tersiye ederiz’ dediler. O da bir gün fırsatını bulup, ‘bu sistemin değişmesi lazım’ dedi. Rahmetli Erbakan, rahmetli Türkeş, bugün Sayın Cumhurbaşkanımız 14 yıldır, 15 yıldır bu ülkeyi başbakan, cumhurbaşkanı olarak idare ediyor. Sadece iktidarda kalmak bunun tek nedeni olmaz. Sadece böyle düşünülürse, sadece bunun üzerinden bir yargılama yapılırsa çok büyük bencillik yapılır. Bizim hepimiz yarına çıkıp çıkmayacağımızın karar vericisinin Cenabı Allah olduğunu biliyoruz ama başka bir şey daha biliyoruz, eğer bu ülkeye yanlış bir öneride bulunursak, tarihte bizi affetmez, gelecek nesillerimiz de bu topraklar da bizi affetmez. Biz bunu da biliyoruz. Biz bir şey daha biliyoruz. Siyaset düne yapıldığı kadar tarihe de yapılır. Medeniyet değerlerini korumak için, temel değerlerimizi muhafaza etmek, toprağımızı muhafaza etmek, ülkemizin geleceğe olan adımlarını kuvvetlendirmek için yapılır. Bunu da biliyoruz. Bütün bunların bilinci içerisinde önümüzde bir fırsat olduğunu, bunun bir siyaset fırsatı olduğunu değil bunun tam anlamıyla bir gelecek fırsatı ve bir Türkiye fırsatı olduğunu biliyoruz.”

Soylu, Türkiye’de son yıllarda yapılan birçok büyük projeye ‘Hayır’ denilerek karşı çıkıldığını da ifade ederek, “Türkiye isteklerinden ve hedeflerinden vazgeçmiyor. Türkiye’yi uğraştırmaya, meşgul etmeye çalışsanız dahi Türkiye milleti, devleti ve bu topraklarla hedeflerine adım adım gidiyor. Siz ne yaparsanız yapın biz hedeflerimize gideceğiz anlayışının ta kendisidir.” dedi.