Vatan Partisi Genel Sekreteri Osman Yılmaz, il teşkilatını ziyaret amacıyla geldiği Trabzon’da çeşitli konuşlarda açıklamalarda bulundu.

Yılmaz şu görüşlere yer verdi.

“AKP’nin ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ girişimine ilişkin haberler gazeteler ve televizyonlar üzerinden kamuoyuna yansıyor. Başbakan Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli taslak üzerinde bir uzlaşmaya vardıklarını açıkladılar. “Yeni model”e “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” deniyor. Hükümet sistemleri arasında böyle bir adlandırmaya rastlanmıyor.

Başkanlık sisteminin adını değiştiriyorlar ama saltanat hevesi kalıyor.

Gazete haberlerine göre, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı aynı zamanda Hükümet Başkanlığı görevini yapacak. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın yetkileri tek elde toplanıyor.

TBMM DEVRE DIŞI BIRAKILMAK İSTENİYOR

Anayasa değişikliğinin sorunu şurada düğümlenmektedir: Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti nasıl denetleyecek? Bugün Meclis, Cumhurbaşkanını denetleyemiyor ama hükümeti denetliyor. Hükümet, Meclisten güven oyu alarak kuruluyor ve Meclis tarafından her an düşürülebilir. Ayrıca Meclisin hükümeti Soruyla, Genel görüşmeyle, Meclis araştırmasıyla, Meclis soruşturmasıyla ve Gensoruyla denetleme araçları Anayasada ve Meclis İçtüzüğünde düzenlenmiştir. Bu araçlar, Meclisin elleri ve ayaklarıdır. Büyük soru şudur: AKP, Gazi Meclisin hükümeti denetleme araçlarını yok etme girişimi içinde midir?

O zaman “millî irade” ne hale düşer?

Bu soru yerindedir. Çünkü yasa yapan ama hükümeti denetleyemeyen Meclis, o yasaların uygulanmasını sağlayamaz.

Cumhurbaşkanlığı sistemi, Meclisin denetleme olanaklarını yok ederse, Meclis yalnız konuşur ama elsiz ayaksız kalır.

Meclis hükümeti denetleyemezse, Gazi Meclis ortadan kaldırılmış olur.

Meclis, Millî Mücadelede emperyalizme karşı savaşarak gazi olmuştu ve güçlenmişti. Şimdi AKP, o Gazi Meclisi elsiz ayaksız bırakma girişimi içindedir.

TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ SORUNLAR

Bugün Türkiyemizin önündeki başlıca sorunlar,

Bir: Bölücü Terörü ve FETÖ’yü temizleyerek yurtta barışı ve birliği sağlamak,

İki: Amerikan koridorunu bozarak vatan bütünlüğümüzü güvence altına almak,

Üç: İçine girdiğimiz ağırlaşan ekonomik krizden Millî Direnme Ekonomisiyle çıkmak,

Dört: Komşularımızla ve Avrasya ülkeleriyle dayanışma içine girerek Atlantik’ten gelen dış tehdidi bertaraf etmektir.

TÜRK MİLLETİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ GİRİŞİMİNE KESİNLİKLE İZİN VERMEYECEK

AKP ve CHP’nin toplamı, Mecliste yeterli çoğunluğu sağlıyordu ama başaramadılar, başaramazlardı. Türk milletinin anayasa dışına sürülmesi, özerklik ve Ortaçağ yaşamının özgürleştirilmesi, hiçbir gücün harcı değildi.

Türkiye, ABD güdümlü gerici ve bölücü terörle savaşırken, gerici ve bölücü bir anayasa yapılamazdı. Meclis, kendi meşruluğunun temeli olan Anayasayı kaldırıp yenisini getiremezdi.

Cumhurbaşkanlığı sistemi girişimi de, kesinlikle bozguna uğrayacaktır.

Türk Milleti ve Milletin Meclisi, Cumhurbaşkanlığı sistemine izin vermeyecektir.

Vatan Partisi, Meclisin tarihi sorumluluğuna seslenerek ve milletimizi seferber ederek, Cumhurbaşkanlığı sistemi girişimini bozguna uğratacaktır.

Milletimize güveniyoruz.

Partimizin millete bağlılığına güveniyoruz.

TRABZON’UN DERDİ FINDIK SORUNU

Fındık tarımı ülkemiz genelinde yaklaşık 10 milyon üreticinin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Öte yandan erozyonu ve heyelanları önleyerek topraklarımızın korunmasında büyük önem taşımaktadır. Ayrıca 3 milyar dolarlık bir ihracat geliri olduğundan önemli de bir tarımsal üründür.

Dünya üretiminin %75’ini bizim yaptığımız bu ürün mutlaka milli ürünümüz olarak ilan edilmelidir ve üretimine destek verilmelidir. Ekonomik ömrünü tamamlamış fındık bahçeleri yenilenmeli, gübreleme yöntemlerine özen gösterilmelidir. 4572 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun özel şirketler lehine olan hükümleri kaldırılmalı Kooperatifler daha cazip hale getirmelidir.

Lisanslı Depoculuk, Fiskobirlik çatısı altında üreticinin yararına olacak şekilde oluşturulmalıdır. Emanet usulü satışların da muhakkak önüne geçilmelidir. Avrupa 

Birliğinin sadece Türkiye’ye kabuklu ve natürel fındıkta uyguladığı %3 gümrük vergisi kaldırılmalıdır. Ayrıca fındık üreticileri sosyal güvenceye kavuşturulmalı ve rekolte çalışmaları Tarım İl Müdürlükleri tarafından harmanda yapılmalı, üreticinin yazılı beyanına dayandırılarak, yalan ve talan ortadan kaldırılmalıdır.

2006 yılından bu yana sözde serbest piyasa koşullarına terk edilen fındık üreticisini fazlasıyla mağdur etmiş, yaşanan tekelleşmeyi de beraberinde getirmiştir. Çitçinin ürününün gerçek değerinde satılmasını sağlayacak ortam bir an önce bahsettiğimiz önerilerle oluşturulmalıdır.”

Editör: TE Bilişim