Öncelikle Şubat ayından beri yazılarıma ara verdiğim için yazdıklarımı okumak isteyen herkesten çok özür diliyorum. Yazılarıma ara verme sebebimi Internetspor’daki son yazımda belirtmiştim.  Hatırlamayanlar için tekrar burada yayınladım.

Altı ay yazılarıma ara verdim ve kirlilikten bir nebze de olsa uzaklaştım.  Yanlız, ne Trabzonspor’un haklı davasından ne de futboldan uzaklaştım.  Bu sure zarfında Trabzonspor camiası çok önemli bir zafer ile süreci tamamladı. Trabzonspor’umuzun ve yönetiminin temizliği tescillendi.  Benim için en önemli konu bu idi çünki iddianamenin sahipleri Trabzonspor’u sonuna kadar bu işin içine sokmaya çalıştı.  Sonuçta, iddianemeyi hazırlayan savcı ve davanın baş hakimi Fenerbahçe’liydi ve “Türkiye’de herşey olur” cümleleri artık kanıksanmıştı.  Ne mutlu ki onlar bile Trabzonspor’u lekelemeyi başaramadı ve başta Sadri Şener ve Nevzat Şakar olmak üzere Trabzonspor şike ve teşvik sürecinden tertemiz çıktı.

Bu sebepledir ki;

#FormamızTertemiz
#TrabzonsporIhtilaldir

Naraları atabildik ve atmaya devam ediyoruz.

Emeği geçenlere tekrar teşekkür eder bunun olması gereken bir durum olduğu gerçeğini herkese hatırlatırım. Sevinilecek ve övünülecek bir durumdur ama Trabzonspor’un temizliği çok olağan bir durumdur.  Abartmaya gerek yok.

Bu yazıyı fazla uzatmamak için biriken konulardan sadece bir tanesinden bahsedeceğim.  Mahkeme sonucunun ne olacağı belli olur olmaz TFF’yi ele geçiren zihniyet ve onun iktidardaki işbirlikçileri, Etik Kurulu’nun kararını değiştirmesini sağlamış ve Tahkim Kurulu’nunda kararını verdirerek bütün şike ve teşvik sürecini “sahaya yansımamıştır” safsatasına kurban etmişlerdir.  Buraya kadar belki TFF uygulamaları açısından normal görülebilir.  Bizde tamamen yanlıştır ve hukuksuzdur.

TFF Tahkim Kurulu’nun kararını UEFA’ya yolladı ve buna istinaden Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Liginde oynaması sağlandı.  En büyük haraket noktaları, Tahkim Kurulunun Türkiye’deki spor hukukunun en son noktası olduğu ve kararlarının değişemiyeceğiydi.  Böyle söyleyerek kararın prosedürlere uygun olduğu savunuldu.  Yanlış olduğunu düşündüğüm bu kararların ve prosedürün bir an için doğru olduğunu varsayalım ve Tahkim Kurulunun kararlarına bakalım [1]:

  •         İlhan Yüksel Ekşioğlu: 3 yıl hak mahrumiyeti, (2 şike ve bir teşvik teşebbüsü, her biri için 1 yıl)
  •         Cemil Turhan: 1 yıl hak mahrumiyeti (1 maçta şike teşebbüsü için 1 yıl)
  •          Mehmet Şekip Mosturoğlu: 1 yıl hak mahrumiyeti  (1 maçta teşvik teşebbüsü için 1 yıl)
  •          Ibrahim Akın: 2 yıl hak mahrumiyetio (1 maçta şike’den 3 yıl hak mahrumiyeti, daha sonra eylem teşebbüs aşamasında kaldığından 2 yıla indirildi)
  •          Mehmet Şen: 1 yıl hak mahrumiyeti  (1 maçta şikeye teşebbüs için 1 yıl)
  •          Yavuz Ağırgöl: 1 yıl hak mahrumiyeti (1 maçta şikeye teşebbüs için 1 yıl)
  •          Ahmet Çelebi: 2 yıl hak mahrumiyeti (1 maçta şike yapmaktan 2 yıl hak mahrumiyeti, daha sonra eylemin teşebbüste kalmasına rağmen suçun içeriği sebebi ile yine 2 yıl olarak tescil edildi)
  •          Umit Karan: 2 yıl hak mahrumiyeti (1 maçta şikeye teşebbüs)
  •         Serdar Kulbilge: 3 müsabakadan men (1 maçta şikeye teşebbüsten 2 yıl men eylem yeni kanun çıkmadan önce olduğu için kaldırıldı)
  •        Cengiz Demirel: 1 yıl hak mahrumiyeti (1 maçta şikeye teşebbüs için bir yıl)
  •          Trabzonspor ve Bursaspor’un PFDK kararlarına itirazi böyle bir itiraz haklarının olmamasından dolayı reddedildi.

Bu kararların ne kadar adaletsiz olduğunu herkes kabul ediyor ve bu konuda konuşmaya gerek yok. Benim dikkat çekmek istediğim konu Tahkim Kurulunun onadığı cezaların bile kişilere göre uygulanmasıdır.  Bu kararlarda Fenerbahçe kulubünün 2 yöneticisi ve 1 çalışanı şikeye ve teşviğe teebbüsten hak mahrumiyetleri aldılar. Buna bağlı olarak diğer takımlardan futbolcu ve yöneticilerde hak mahrumiyeti aldılar.  Bu hak mahrumiyetlerinden dolayı Ibrahim Akın ve Ümit Karan aktif futbol hayatlarını devam ettiremiyorlar. Serdar Kulbilge’de 3 maç ceza çekecek.  Bunlar olmasi gerekenler ve TFF ve Tahkim Kurulu bu futbolcuların itirazlarını defalarca reddeddi.

Fakat, aynı ve bağlantılı eylemlerden ceza alan 3 Fenerbahçe yöneticisi hala aktif yöneticiliklerine devam etmektedir. Bu Fenerbahçe Spor kulubünün resmi sayfasında açıka sergilenmektedir [2].  En azından Aziz Yıldırım ve Ilhan Ekşioğlu hapisten çıktıktan sonra Şekip Mosturoğlu ile birlikte yönetim kurulu toplantısına katılmışlardır.  Aziz Yıldırım Tahkim Kurulundan ceza almadığı için yöneticiliği kanunen devam ediyor fakat diğer iki yöneticinin hak mahrumiyetleri Tahkim Kurulu kararından tescilli. Buna rağmen yönetim kurulu toplantısına katılıp aktif yöneticiliklerini devam ettirmektedirler.  En azından kamuoyuna yansıyan durum budur.

Tahkim Kurulu Türkiye’deki spor hukukunun son noktası olduğuna göre bu konuda TFF’nin yaptırımlarının olması gerekir. Eğer yaptırımlar gelmiyorsa demekki Tahkim Kurulu bu yöneticilere göre spor hukukunun son noktası değil “Zurnanın son deliği” demektir.  Bu konuda TFF ve kurullari suç işlemektedirler. TFF ve kurumları yasalara bağlı olarak yönetilirler ve kafalarına göre uygulama içinde olamazlar.

Gelelim yapılması gerekene:
Oncelikle Türkiye’de sporun temiz kalmasını isteyen tüm güçler sonrasında da TFF’yı oluşturan kulüplerimiz resmi başvurular ile cezaların uygulanmasını talep etmelidirler.  Sonuçta mahkeme kararları için Yargıtay beklenebilir ama Tahkim Kurulu kararları sorgulanamaz (en azından bunu devamli söyleyen onlar). O zaman, hem Ekşioğlu hemde Mosturoğlu, Fenerbahçe Spor Kulübündeki yöneticiklerinden cezaları müddedince mahrum olmalılar. 

Sahadaki futbolcuyu kenarda tutup aynı suçtan yakalanan yöneticiyi futbolun içinde tutmak en basitinden ikiyüzlülüktür.

Bu ikiyüzlülük kanıksanmadan durdurulmalıdır.
Eğer temiz futbol istiyorsak, onun önündeki engelleri yok etmek için mücadeleyi devam ettirmeliyiz. 
Trabzonspor ve avukatlarının şike ve teşvik sürecinde verdikleri mücadeleyi örnek alıp hiç temiz futbola ulaşmak için çalışmalıyız.

Peki ne yapmalıyız:

  • 1. Yukaridaki ve benzeri yüzsüzlükleri yetkililerin yüzlerine çarpmalıyız
  • 2. Ulaşabileceğimiz her meciiye başvuru ve şikayetlerimiz yapmalıyız, TFF, UEFA, FIFA bunlardan sadece bir kaçı.
  • 3. Basınımız içindeki şike ve teşvik uzantılarını teşhir edilmesi için mücadele etmeliyiz.
  • 4. Hiç bıkmadan kendi takımımız için değil sadece temiz futbol için çalışmalıyız.

Sevgiyle kalın

Kaynaklar:
[1] Tahkim Kurulu Kararları - 04.06.2012, http://www.tff.org/default.aspx?pageID=247&ftxtID=15398
[2] Fenerbahce Spor Kulubu Yoneticileri, http://www.fenerbahce.org/kurumsal/detay.asp?ContentID=9