Daha dün gibi hatırlıyorum!
Sadri Şener yönetiminin ilk göreve geldiklerinde, en öncelikli projelerinden biri olan ‘’ Trabzonspor Tv ‘’ nun hayata geçirilme müjdesinin nasılda verildiğini.
Şahsen ben günlerce kulüp santralini arıyor, ne zaman bordo-mavi ekranla kucaklaşacağımız günlerin sayısını soruyordum.

Ne olduysa olmadı bir türlü, zaten bende artık aramaz oldum kulüp yetkililerini!
Geçen gün Sadri başkanın basın toplantısında geçti bu televizyon mevzusu ve  başkanın demeçlerinden anladığım kadarıyla, bu hayalimiz bir başka bahar ya da baharlara  kaldı.
Her şeyin başının ekonomi ve kentin ekonomik konjonktür içinde kulübe sağlanacak reklam getirilerinin yetersiz görülmesinin en büyük handikap olduğunu da anladım ben o sözlerden.

Bu bağlamda ben yinede başkanın bu konuyu bir kere daha etraflıca ele almasını ve geniş çaplı bir araştırma yapmasını diliyorum! İşin ekonomik boyutu elbet önemlidir, fakat işin manevi boyutu çok daha önemlidir.

Günümüz global dünyasında her şey imaj için üretiliyor, düşünceler bile.
Trabzonspor gibi misyonu ve vizyonu geniş olan camiaların, gönül verenlerine karşı sorumluluk ve yerine getirmekle yükümlü olduğu görevleri vardır.
Bunlar belki kulüp iç tüzüğünde yazmayabilirde, lakin bazı birlikteliklerin zaten adını hiçbir madde ve kanunla koyamazsınız.
Trabzonspor sevgisi işte böyle bir şeydir mesela!

Dünyanın bir çok yerinde bordo-mavili renklere gönül vermiş Trabzonsporluları düşünüyorum, onların  anlı- şanlı Trabzonspor tarihini, unutulmaz maç başarılarını, acılarını, o şampiyonluklara ambargo koymuş  ve destanlar yazmış ‘’ efsane 11 ‘’ ini başka nasıl tanıyıp ta,  gelecek kuşaklara aşılayacaklarını merak ediyorum.
Bu satırların yazarı da  Trabzonspor’u televizyondan sevdi. Hem de o en siyah-beyaz  düşler zamanlarından.
Şenollar, Turgaylar, Necmiler, Ali Kemaller..
Hepsi benim için idol, hepsi benim en seçkin renklerimdide, o en siyah-beyaz  çocukluk günlerimde.
Hepsinin ağızlarından çıkacak bir söz, Trabzonspor sevgimi daha da pekiştiren en anlamlı bilgi ve öğüt oluyordu kendiliğinden.
İşte bu yüzden çok önemsiyorum  televizyon mevzusunu!

Sadri başkanın bir başka temel kaygısı da, Trabzonspor’un olası bir televizyon kanalı kurmasının, şehirdeki diğer yerel kanalları ekonomik yönden baltalayacağı yönünde idi.
Onların reklam gelirlerine sekte vurulması belli ki başkanı üzecek. Buna bizde en az sevgili başkan kadar üzülürüz elbet.
Peki diyorum bende  ve hemen akabinde de şu soruyu soruyorum: Bu durumda merkezi İstanbul’da olan bir televizyon projesi hayata geçirilemez mi?
Bu önerimi pek çok zaman dillendirmek istedim, fakat en son başkanın bu projeye umutsuz bakmasından dolayı kamuoyuyla paylaşmaya karar verdim.

Öyle ya; madem bize her yer Trabzon, o zaman biz her yerde kendi televizyon kanalımızı da kurabiliriz diye düşünüyorum.
Ya da Trabzon’da ki birkaç yerel televizyon kanalıyla görüşülüp, Trabzonspor televizyonu çatısı altında birleşmek çaresi aranacak.
Yani sevgili dostlarım, öyle ya da böyle ‘’ Ts Tv ‘’ ivedilikle ve elbirliğiyle kurulmalıdır.
Artık çocuklarımıza gerçeğimizi, görüntüler ve belgelerimizle izlettirelim diyorum.
Ekranlarda her renk var da, neden bordo-mavi renkler olmasın ki!
Bizim renklerimize boyanmasın ki ekranlar!

Şamil başkandan Sadri başkana, kaptan Şenol’dan  kaptan Tolga’ya..
Orhan Kaynar’dan Mehmet Tan’a..
Bir şeyleri izah etmenin, aydınlatmanın zamanı sizce de gelmedi mi?

Tarihini bilmeyen geleceğini nasıl sağlam bir temel üzerine oturtabilir ki?
Trabzonspor’un televizyonun olması, en az sportif başarılar kadar elzemdir artık.
Tabi burada önemli olan yönetimin ne düşüneceğidir, her ne kadar bizlerin ki bir temenniden öte geçemese de, bir şekilde bu proje hayata öyle ya da böyle geçirilmelidir.

Sadri başkan her ne kadar kaygılarında haklı olsa bile..

Hasan Akbaş