Akçay, çeşitli ziyaretlerde bulunmak için geldiği Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde,​Türkiye Süper Ligi'nin diğer liglere göre çok tercih edilen bir lig olmadığını savundu.

İspanya, İngiltere, Almanya futbol liglerinin hız, disiplin, taktik beceri anlamında en fazla tercih edilen ligler olduğunu ifade eden Akçay, şöyle konuştu:

"Kulüplerin kurumsal yapıları güçlü bir halde, mallarını satabiliyorlar. Ürünlerini satabiliyorlar. Bunun için kaliteli bir ürün ortaya çıkıyor. Herkeste bir fedakarlık ve iş birliği var. Bizde bunu göremiyorsunuz. Bizde bir dağınıklık söz konusu. Futbolun içindeki argümanlar veya aktörler birbirleriyle ilgili aynı amaç üzerinde birleşme konusunda oldukça problemli. Biz bir iş yapıyoruz ancak anlamlandıramıyoruz. Bir dönem Frank Rijkaard geldi, Türkiye'de çalıştı. Türkiye'de her şey var ancak bir şeyden yeterince yok. Şimdi herkes kendi alanı içerisinde kalmayı bu anlamları diğer bazı çalışmalarla birleştirerek bir ürüne dönüştürme konusunda çok becerikli değiliz."

'Yönetim anlayışlarımızın değişmesi gerekiyor'

Akçay, bugün bir yerde, futbolun içinde başarı veya aksaklık varsa bunun birinci sebebini yönetimlere bağladığını belirterek, daha sonra başarı ya da aksaklıkların futbolcular, taraftar, kulüp yapısı ve antrenörlere bağlı olduğunu kaydetti.

"Katkı yapma açısından, yönetim anlayışlarımızın biraz değişmesi gerekiyor" diyen Akçay, şöyle devam etti:

"Antrenör arkadaşlarımızın özellikle futbolun ihtiyaçları konusunda bazı saptamaları olması gerekiyor. Antrenörlerin saf, temiz, kalpten ürün üretmeye, anlamlandırmaya, felsefeye dönük, fedakarlık yapabilme gücü olması lazımdır. Kıskançlıklar ve 'ben' duygusunun hakim olması futbol için çok cazip şeyler değil. Futboldaki karmaşık yapıyı bir insanın tek başına üstlenmesi, çözmesi, detaylandırması, çok zordur. Eğer iş birliği yapılmazsa yani yönetici 'ben yaparım, benim hocaya ihtiyacım yok, projeyi yönetecek taraftara ihtiyacım yoktur' derse asla başaramaz. Antrenör içinde öyle, ekibini iyi kuracak, ilişkilerini iyi yapacak, bu işin yapılmasında herkesin fedakarlıkla samimi çalışması gerekiyor. Biz o konuda bir ekol oluşturamadık. Ekol oluşturamadığımız sürece sizin ürününüzü kimse satın almaz."

'Başarılı bir seviyede bıraktığımı düşünüyorum'

Akçay, Trabzonspor'da göreve başlarken takımın ortamını iyi inceleyerek, detaylandırarak, işe başlamanın ve izlenecek yolun ne olması gerektiğiyle ilgili bir takım kararlar aldığını bildirdi.

Aldığı kararların oyuncuların kalbine giden yol olarak belirlenmesi yolunu takip ettiğini anlatan Akçay, şunları söyledi:

"1461 Trabzonspor'dan gelen olumlu çalışmalar, toplumun belli bölümünde de bizi tercih edilen bir teknik adam olarak, güvenilir bir teknik adam olarak lanse etti. Toplumun bir kısmı da bizi böyle değerlendirdi. Ekip olarak ayrıldığımız noktaya kadar evet belki çok üst düzey bir başarı olmadı. Kendimizi başarısız olarak kabul etmiyorum. Başarılı bir seviyede bıraktığımı düşünüyorum. Dış sahada biraz problemli bir zaman geçirdik. İç saha ve Avrupa yolunda başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Avrupa ligi, içerisinde hareket ederken, tüm oyuncularımızı o lig içerisinde görerek bir enerji oluşturmaya çalıştık. Bunda da başarılı olduk. Eğer bir şeyleri yerine oturtmak istiyorsak, birbirimizin aklına güvenmeliyiz, birbirimizin zekasıyla alay etmeden herkesin söyleyecek sözleri olabilir. Futbolda bunu saygı ile karşılayacaksınız ancak haddini bilmek de çok önemlidir."

Akçay, futbolun görsel hazla ilgili bir spor dalı olduğuna dikkati çekerek, futbol içindeki insanların çeşitli yorumlar yapabildiğini vurguladı.

Kimsenin haddini aşmadan yorum yapabileceğine değinen Akçay, "Ülkemizde belden aşağıya vuran bazı gazeteciler, spor yorumculuğu yapan insanlara da rastlıyoruz" dedi.

Trabzonspor taraftarı

Akçay, uzun yıllardan beri futbolun oynandığı Trabzon'da efsane bir takımın bulunmasının ve bu takımın toplumu motive eden 20 yıllık bir süreç yaşatmasının taraftarı futbol konusunda aşırı öz güvene ittiğini dile getirdi.

Trabzonspor'un efsane takımının dönemini yaşayanların anlattıklarıyla büyüyenlerin o mutlu olma beklentisini istediğini belirten Akçay, şunları ifade etti:

"Trabzonspor'un efsane takımının başarılarını tekrar yaşamak isteyen taraftar bunun için aşırı gergin, stresli. Duygularının yüksek olması bu konuda da onları aşırı derecede geriyor. Genç olmaları da onları etkiliyor. Bütün bunlar bir araya geldiğinde de gergin kitle oluyor. Bu gergin kitlede, yörenin fizyolojik yapısıyla, ruhsal yapısıyla ilgili çok tez canlılık var. Taraftarın mağlubiyete karşı, kaybetmeye karşı genetik direncinin olması, antrenör ve futbolcu üzerinizde bir baskıya dönüşüyor. 'Bizim şöyle geçmişimiz var, ben oynamışım, babam oynamış, dedem oynamış, ben futbolu bilirim' düşüncesi bir haklılık hissine neden oluyor. Aşırı derecede yorumlara gidiyor. Haddini aşma seviyesine geliyor."

'Acımasız şekilde kendimi sorguluyorum'

Akçay, Trabzon halkının kendisine olan teveccüh sözlerinden sonra kendisini onlara karşı daha sorumlu hissettiğini vurguladı.

Kendisine gösterilen sevgiden dolayı mutlu olduğunu ifade eden Akçay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"25 yıl ideal olarak gördüğüm ve çok uzanmam gereken nokta olarak gördüğüm Trabzonspor teknik direktörlüğünü 9 aylık bir sürede avuçlarımın içinden kaybetmiş olmak bana burukluk veriyor. 'Sen ne yaptın' diye acımasız şekilde kendimi sorguluyorum. Üst düzeyde araştırma ve kendini değerlendirme yapman lazım. Trabzon'da bana çok güvenen insanlar vardı. 1461 Trabzonspor'da bunun hayata geçirilmesi noktasında kendimi görevli hissetmiş birisi olarak bu misyonu yerine daha getirebilmeliydim. Bir şeyler yaşadık, acılar çektik. Trabzonspor'un içinde bulunduğu şartlar belli, çözümlerden biri alttan oyuncuların yukarıya gelmesidir."
Editör: TE Bilişim