Vahid Halilhodzic, Hami Mandıralı’nın iç pazardaki transferlerde yetkili olmasını istedi, yabancılar için ise şu sözü verdi: İyi yabancıyı ucuza alacağız, bana güven başkan!

Bu kadar az kalıp, onun kadar iz bırakan olmadı Trabzonspor’da. Türkçe bilmeyen bir Trabzonsporlu gibiydi. Bazen ilk etapta ‘kabalık’ denilecek kadar net konuşan, bazen de duygularını asla saklayamayan bir karakterdi Vahid Halilhodziç. Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu onunla tanıştığında Başkan Yardımcısı görevindeydi. Benziyorlardı. Son söyleneceği ilk söyledikleri için de, aslında duygusal bir tarafları olduğu için de. Şimdi Hacıosmanoğlu’na ‘az güler’ deniyor ya, Vahid hocanın da pek farkı yok aslında.

Hepimizin ‘kardeşi’

Vahid hoca Bosnalı. Müslüman. Hatta tarih yazdığı Fransa Ligi’ndeki futbolculuk kariyeri boyunca kazandığı tüm parayı ülkesindeki yardımlarla tüketmiş, bunun reklamını hiç istememiş bir teknik adam. Türkiye denildiğinde gözleri doluyor. “Kardeş” diyor hepimize, “Vatanım için yaptıklarınızı unutamam” diye bitiriyor sözlerini.

Giderken ‘söz’ demişti

Teknik adamlık kariyeri kalabalık. Cezayir’den Fildişi’ne, Fransa’dan bize. Çok geniş bir oyuncu dosyası var elinde. Türkiye’den ayrılığı şimdi başkan, o zaman Nuri Albayrak’ın yardımcısı olan Hacıosmanoğlu’na rağmen olmuştu. İbrahim Hacıosmanoğlu’nun ‘kal’ baskısı yetmemiş, kulüp ve kurumun kafa karışıklığı onu yeni maceraya itmişti. Ancak dün gibi hatırladığım şu sözü vermişti Vahid hoca: Sen bu kulübü o kadar çok seviyorsun ve o kadar savaşçısın ki, bir gün başkan olacaksın ve o zaman nerede olursam olayım, geleceğim, birlikte çalışacağız.

Konuşma kısa sürdü

Bu sözlerin üzerine zaten uzatmak gereksiz. Başkan Hacıosmanoğlu, Vahid Halilhodzic’in yerlisi Mustafa Akçay ile başladı sezona. Skorlar Akçay’ı erken aldı, götürdü. Sonra Hami Mandıralı geldi. O, beklenenden de fazlasını yaptı, konuşmadı, sahada kalarak daha büyük bir iş yaptı. Kimseye malzeme vermedi. Ve İbrahim Hacıosmanoğlu, Vahid Halilhodziç’i aradı: ‘Kardeş’ dedi... Kendisini ilk kutlayanlardan biri olan Vahid hocaya sözünü hatırlattı, “Bu sene tatilin az olacak kusura bakma, Dünya Kupası’ndan sonra bekliyorum” ifadesini kullandı. Malum, konuşma kısa sürdü, Halilhodzic eskilerdeki konuşmalarını hatırlatıp kısaca imkanları sordu. İmzaya değil ama transfere ihtiyaç vardı. Yerli pazarını Başkan’a emanet etti, yabancılar için geniş ve en az 3-4 alternatifli liste verdi. Başkan, “Gelecek sezon için şampiyonluğa oynayacak takım sözünü verdim, beraber tarihe geçelim” derken, Vahid Halilhodziç’in, “Eski söylediklerimi ve tespitlerimi en iyi sen hatırlarsın, kabul edersin” sözüyle karşılık verdi.

Yıldız tanımaz kişilik

O eski sözleri herkes hatırlamak zorunda değil. Hatırlatalım... Vahid hoca radikaldi. Fatih Tekke, Gökdeniz, Hüseyin Çimşir, Hasan Üçüncü gibi isimlerin bulunduğu kadroyu, “Bizim takım bankaya koşarak gidiyor, idmanda yürüyor” diye eleştirmiş ve tespitlerine şunu eklemişti: Trabzon bir yol çizmeli. Ya büyük paralarla büyük oyuncular almalı... Ki bu pek olası değil. Ya da kendi gençlerine dönmeli.

Ortada bir Trabzonspor

Şimdi tam ikisinin ortasında bir Trabzonspor var aslında. Yıldızı da olan, gençleri de barındıran. Tıpkı Ersun Yanal döneminin başında olduğu gibi ciddi bir yerli atağına kalkıldı. Deniz Yılmaz, Gökhan Karadeniz, Serdar Gürler ve listedekiler gerçekten katkı yapacak isimler. Ve bu tabloda en büyük eksiği Vahid hoca tamamlayacak. Yabancılarla, yeni kurguyla. Zira çok sevdiği ve bir sözünü iki etmeden geldiği başkana ciddi bir söz verdi. Geçiş değil başarı sezonu şart.
Editör: TE Bilişim