TAYFA: Trabzonspor'un yeni başkanı için bir profil çizer misiniz? Hangi özelliklere sahip olmalı?

HAYRETTİN HACISALİHOĞLU: Liderlik vasfı, temsil kabiliyeti, kriz yönetimi iyi olmalı. Vefa duyguları yüksek olmalı. Danışmanlık müessesesine önem vermeli ve fikirlerine saygı duymalı.
Tahsil, lisan, giyim vs bunlar vazgeçilmez kriterler değil ancak artı özelliklerdir.
Ancak en önemlisi, kendi için değil kulübü yükseltmek yüceltmek özelliği taşımalıdır. Özetle ADAM olmalıdır.

TAYFA: Şike ve adaletsizlikle mücadele size göre takımın saha sonuçlarındaki başarısızlığında etkili midir? Kupa muhabbetine son vermek lazım diyenler haklı mı?

HAYRETTİN HACISALİHOĞLU: Hayır asla bir alakası yok . İkisi ayrı kulvarlardaki mücadeledir. Son dönem özellikle başkan yanlış transferler ,başarısız neticeler, ekonomik darboğazlarda kupayı bir koz, gündemi değiştirecek bir politika olarak kullandı. Başarısızlığı örtmeye çalıştı. Aslında kupa ve şampiyonluk tescili için son derecede kötü bir yönetim gösterdi bence.

TAYFA: Yeni başkanın, şike sürecinde yaptıkları ve söylemleri , ne derece önemlidir? Bir kriter olmalı mı?

HAYRETTİN HACISALİHOĞLU: Hayır Trabzonspor’un bu konuda kaderi 1- Başbakan 2-Yargıtay 3-UEFA 4-TFF’ye bağlı...Başkan ve yönetim işleyişi takip etsin , bir hata yapmasın yeterli. İşi şova ,politikaya dökmeye gerek yok.. Bunun kupa meselesine bir faydası olmuyor . Kaldı ki bunlar yapılacaksa bu güne kadar yapılanlar gibi değil, iyi organize edilerek ,etki yaratacak tarzda yapılmalı.

TAYFA: Trabzonspor'a başkan olacak kişi, ne kadar bütçeyle bu işe girmeli?

HAYRETTİN HACISALİHOĞLU: Borcun 250 trilyon civarında olduğunu zannediyorum. Aslında bunu tam olarak bilende yok,bilebilecek olanda, ne yazık ki borcun karşılanması için işletme gelirleri olarak da,sporcu satışlarından sağlanabilecek gelirler olarak da bir karşılığı yok... Bu durumdan ,başkan ,asbaşkan,muhasip üye,kulüp genel müdürü,kulüp muhasebecisi,denetleme kurulu hepsi sorumlu ve mesuldür.. Tabi mali kongrede söylenene inanan incelemeden, irdelemeden başkanı ayakta alkışlayan kulüp üyeleri de dur bence. Bu anlayışla bir gün duvara toslayacağımız belliydi, ama biz toslamadan duvar üzerimize yıkıldı ..

TAYFA: Mevcut başkan adayları ve ismi geçenler, Trabzonspor'un ihtiyacı olan yeterlilikte mi? Trabzonspor'un kurtuluş reçetesi nedir?

HAYRETTİN HACISALİHOĞLU: Şimdiye kadar hep başkanlardan medet umuldu. Onlarda çare arandı. En önemli eksiklik kulübün AŞ. olmasına yani profesyonel ticari bir işletme olmasına rağmen yönetenlerin amatör olmasıdır. Tabi bu Türkiye’de ki tüm kulüpler için geçerli olan problem. 2014 UEFA kriterleri doğrultusunda zaten buna artık imkan olmayacak ama bizde işler iyice sıkıştığından belki biraz daha öne almak lazım bu uygulamayı. Yapılacak iş şu, tıpkı bankaların ,tıpkı büyük şirketlerin yönetilmesi gibi; profesyonel ''icra kurulu''nun işleri yürütmesi', onay ve kontrolün ''yönetim kurulunda'' olmasıdır.. Böylece faaliyetleri hem uzman kişiler yapacak ,hem de devamlılık olacaktır. Bu kadar büyük bütçelerde ki işletmeler artık hobi olarak yürütülemez. Benim planlamam ikinci 3 yıllık yönetimde bu sistemi yerleştirmekti. Birçok elemanda işe alındı. Ama ben ayrılınca ya bunlar çıkarıldı ya pasifize edildi yani sitem bozuldu... İşte sistem böyle çalışır oturursa başkan yada yönetici kimler olursa olsun fark etmez. Seçilenler mecburen sistem içinde hareket etmek zorunda kalır...

TAYFA: Elini taşın altına koymasını beklediğiniz, isimler var mı?

HAYRETTİN HACISALİOĞLU: Taşın altına elini koymasını beklediğim kişiler yokta, kulüpten elini çekmesini beklediğim kişiler var. Sn. Faruk Özak ve Ali Özbak.. Çünkü bunlar kulüp menfaatlerine göre değil kendi düşüncelerine , kendi konum ve beklentilerine göre kulübün yönetilmesini isterler. Bunlar kulüple ilişkisini kesmediği sürece de Trabzonspor’da ne başarı ne huzur,ne de birlik beraberlik olur. Bunların etkili olduğu dönemlerde hiç de olmamıştır zaten...

TAYFA: Camiayı toparlayabilecek, birlikteliği sağlayabilecek isimler sizce kimlerdir?

HAYRETTİN HACISALİHOĞLU: Bunu sağlamıştık yıllar sonra , dargınlıklarla değil barışmalarla anılan bir kulüp olmuştuk. Düşünün M.Ali Yılmaz-Faruk Özak-Özkan Sümer kol kola Türkiye’ye poz vermişti... Ahmet Suat-Özkan Sümer-Şenol Güneş-Sadi Tekelioglu-Ünal karaman kol kola çalışıyor, kulübe hizmet ediyordu. Ama yukarıda bahsettiğim kişilerin bu ortamda bir ayrıcalığı bir önemi olmayacağı için bu huzur ortamını en kısa sürede yıktılar. bugünkü dargınlık,başarısızlık ve kaos ortamının oluşmasını sağladılar. Ne yazık ki başarısızlığı yaratanlar şimdi sözde başarıyı sağlamaya çalışıyorlar. Sermayesi insan olan bir kurumda sürekli dargınlık üretirsen , hiç orada huzur buna bağlı olarak da başarı olur mu?

Editör: TE Bilişim