Alman disipliniyle yetişmiş bir futbolcu olarak Türk futbolunu Alman futboluyla kıyasladığında güçlü ve zayıf yönleri hakkında neler söyleyebilirsin?
 
Bir kere Almanya’da mutlak bir disiplin var. Orada idmanlar daha yoğun. Her şeyinize dikkat etmek zorundasınız. İdman dışındaki hayatınız da dahil buna. Mesela okulda kötüysen seni maça götürmüyorlar ya da idmana çıkarmıyorlar. Sistem daha oturmuş. Kurulu bir düzen var. Türkiye’de de ilerlemeler var ama hala geride. Türkiye’de futbol anlamında daha olumlu görebildiğim bir şey yok sanırım. Ama diğer konularda kesinlikle Türkiye derim. Neticede burası bizim ana vatanımız. Burada yaşamayı tercih ederim. Yaşam kalitesi ve rahatlığı burada daha iyi. Almanya’da deniz bile yok. Türkiye’nin havası da daha iyi. Almanya’yı sadece ailem orada diye özlerim.
 
Küçük yaşlarından itibaren futbolcu olma hayaliyle büyümüş bir oyuncu olarak bugün bulunduğun konumdan memnun musun?
 
O hayalimi yaşıyorum şu an. Geçmişime bakılırsa zor dönemler geçirdim. Almanya’da Türk olarak futbol oynamak zor. Almanlar 1 koşarken yabancılar 10 koşmalı. Dışlamıyorlar ama böyle de bir gerçek var. Genel kuraldır bu. Almansan 1-0 öndesin. Bunu bildiğim için çok çalıştım; çok mücadele ettim. Başaramazsın diyenler de çoktu. Ama benim kafamdaki plan hep kuruluydu, hedefime doğru adım adım gittim. 17 yaşımda 1. takımda idman yapmaya başladım. Regensburg’da 3 yıl sözleşmem vardı. Bittiğinde kalmamı istediler ama ben Elversberg’e gittim. İki yıl oynadım. Mukavelem vardı. Bundesliga takımları da istedi beni: Bayern Münih. O arada menüsküs ameliyatı oldum. Bu süreç beni olumsuz etkiledi. Büyük kulüpler oyuncuyu beklemezler. Buna rağmen sonrasında yeniden beni görmek istediler ama bu kez de ben istemedim. Bayern Münih’e gitmek istemememin nedeni, orada A takımla idman yapacak ama ikinci takımlarıyla maça çıkacak olmamdı. Bunu istemedim çünkü  A takımda şans bulana kadar çok zaman geçecek diye düşündüm. Kendime uygun olanı tercih ettim ve bana ilgilerinden dolayı da Buca’yı seçtim.
 
Hedefinin en üst noktasında ne yer alıyor peki?
 
A Milli Takım’la Dünya Kupası’na uzanmak isterim. Lig bazında İspanya La Liga; kulüp bazında ise Real Madrid diyeceğim. Ama buradan bir anda oraya gitmek mümkün değil tabii. Ama günü geldiğinde bunu başaracağıma inanıyorum. Nasıl bana altyapıdayken “işin zor” diyorsalardı, şimdi de başaramayacağıma inananlar var. Zor diyorlar ama başaracağım. Benim kariyerimde her şey birden bire olmadı. Hep kademe kademe yükseldim.
 
PTT 1. Ligi’nden Süper Lig’e ilk çıktığında iki lig arasında ne gibi benzerlik ve farklılıklar dikkatini çekti?
 
PTT 1. Lig tam anlamıyla bir savaş alanı. Daha sert. Orayı bilinçli seçmiştim. İşin aslı Buca’ya geldiğimde beni kimse tanımıyordu. Kendimi orada göstermek istedim. Ben gelmeden önce planımı yapmıştım. 1 yılda kendimi geliştirmeyi ve göstermeyi düşünüyordum. Süper Lig’e daha sonra transfer olacaktım. Öyle de oldu. Milli Takım için de planlarım vardı ve A2 ile gittim. Buca’ya gitmeden önce Süper Lig’den de teklifler vardı. Ama ben 1. Ligi tercih ettim. Süper Lig’e hazır olmadığımı düşünmüştüm. Tüm bu kararlar öncesinde ailemle konuşurum ama genel olarak ben hep kalbimi dinliyorum. Geldiğimde o sertliği bilmiyordum. Dedim ya savaş alanı gibi. İyi futbol oynayan takımlar da var ama savaşan takımlar daha çok. Futboldan çok mücadeleye önem veriyorlar. Buca’da oynarken henüz top ayağıma gelmeden dalıyorlardı.
 
Trabzonspor’a transfer olduktan sonra hayatında neler değişti?
 
Daha çok tanınıyorsun. Daha çok göz önündesin. Ama bunlar benim karakterimde bir değişiklik yaratmadı tabi. Bunun en büyük nedeni ailem ve arkadaşlarımla kurduğum güçlü bağ. Almanya’da Türkler’den oluşan sekiz kişilik bir arkadaş topluluğum var; onlar kendi seçtiğim ailem benim. Onların yanında ben futbolcu olduğumu unutuyorum, kendimi hatırlıyorum: Küçüklüğümü, nereden nereye geldiğimi... Bana kuvvet veriyor bu. Sonra, aralarında fanatik Trabzonsporlular var: Burhan Yılmaz, Mehmet Ali Atif Bir. Bu nedenle de benden bol bol bilgi istiyorlar.
 
Almanya ve İzmir’in ardından Trabzon’a ayak uydurabildin mi?
 
Ben her şeyin iyi tarafına bakan bir insanım. 16 yaşında çıktım evden. 5-6 şehir değiştirdim. Hiç problem yaşamadım. Şehir olarak Trabzon’da da bir sıkıntı yaşamadım. Ailem çok beğendi Trabzon’u. Annem babam da sürekli geliyorlar. Trabzon neticede deniz kıyısında bir kent. Ben de denizi çok seviyorum. Evim denize bakıyor. Zaten buraya futbol için geldim. Sosyal aktivite meraklısı değilim. Evde oturmayı severim. Film izlerim, arkadaşlarımla yazışırım.
 
Sinemasever bir futbolcu olarak favori oyuncuların kimler?

Türkiye’de Cem Yılmaz’ı çok beğeniyorum. Şahan Gökbakar’ı da beğeniyorum. Filmlerini izliyorum. Yabancılardan Will Smith iyi oyuncu. Kadınlardan ise Magen Fox’un ismini vermeden geçemeyeceğim.
 
Trabzonspor taraftarı hakkında neler düşünüyorsun?

Taraftarın her biri farklı şey ister. Herkesin gördüğü ortak değer bile bazen yanlış olabilir. Bu takım içi dengeleri kurmak kolay işler değil. Taraftar beni çok seviyor. Ben de onları çok seviyorum. Bu ilgi ve alakayı sahadaki performansımla birlikte geri ödemek istiyorum. Aileme nasıl başaracağıma dair söz vermişsem şimdi de Trabzonspor taraftarına başarılı olacağıma dair söz veriyorum.
 
Tezahüratlardan etkileniyor musun?

İyi ve organize tezahürat her futbolcuyu olumlu etkiler. Kötü tepkileri saha içinde duyabiliyorsun ama biliyorsun ki taraftar başarılı olmanı istiyor. Başarıya aç bir taraftar topluluğumuz var. Zaten hak edilen bir şampiyonluk da verilmemiş. Bir an önce başarı bekliyorlar. Futbolcular olarak daha çok savaşıp, daha az hata yapmak istiyoruz; ama futbol bu, hatasız olmuyor. Biliyorum ki Trabzon halkı Trabzonspor’la yatıp kalkıyor. Bunu çok çabuk öğrendim. Başka şehirlerde başka değerler önemli olabilir ama Trabzon’da tek değer Trabzonspor. Biz futbolcular bugün varız yarın yokuz. Ama taraftar daimidir. Biz de bu daimi taraftar için elimizden geleni ortaya koymak zorundayız. Ama benim de bir isteğim var taraftardan. Bence Trabzonspor tribünleri tek bir yürek, tek bir ses olmalı. Hep bir ağızdan bağırmak yerine ayrı ayrı, dağınık bir şekilde tezahürat edilmesi bizim motivasyonumuza olumlu bir katkı sağlamıyor. Tamam, hepsi destekliyor ama hepimiz Trabzonsporluysak ve aynı hedefe yürüyorsak o zaman tribün de hep bir ağızdan bağırılmalı.
 
Bize oyun stilinden söz eder misin? Sence geliştirmen gerektiğine inandığın yönlerin var mı?
 
Hep söylüyorum; Bir futbolcunun her şeyini her zaman geliştirmesi gerek. Benim zayıf bulduğum yer sağ ayağımı biraz daha güçlendirmek. Uzun olmama rağmen kafa vuruşlarımı beğenmiyorum. Çok çalışmam lazım. Ben de elimden geleni yapıyorum. Ağırlığa giriyorum, idmanlardan sonra şut atıyorum, sarkaç toplarında çalışıyorum. Hedeflerim hep büyük olduğu için çok çalıştım. Çalışmaya da devam ediyorum. Daha öncesinde planladığım kariyerimde ilerliyorum. Şu ana kadar istediğim yerlerdeyim.
 
Bireysel olarak en beğendiğin oyuncular?
 
Ronaldo ve Falcao. Ronaldo ile karşılaştırılıyorum. Benzetilmek güzel. Ama bunu taklit etmek için yapmıyorum. Ben kendimim. Başka bir oyuncunun stilini kopyalamak istemiyorum.
 
Peki, saç ve giyim konusundaki hassasiyetin. Bu konuda neler söyleyebilirsin?
 
Sonuçta profesyonel futbolcu olarak bizler hep göz önündeyiz. Kendime çeki düzen veriyorum. Her sabah saatler harcamıyorum buna; ama bakımlı olmayı seçiyorum. Bu sadece benimle ilgili değil. Herkes bakımlı olmak ister.
 
Sosyal medyayı kullanan futbolculardansın. Seni seven ve takip eden taraftarlarla diyalog kuruyor musun? Sosyal medyanın bu gücünü nasıl değerlendiriyorsun?
 
O kadar çok Trabzonspor taraftarı var ki hepsiyle ilgilenemiyorsun. Hepsiyle tek tek konuşmak istiyorum; biliyorum ki bazıları cevap vermiyorum diye üzülüyor, ama inanın bu mümkün değil. Gönül ister herkesle konuşmak. Gönül ister ki Tüm Trabzon’a benden forma gitsin. Ama o kadar çoklar ki… Gerçi şunu da söylemeliyim Trabzonspor taraftarının dünyanın dört bir yanına yayılmış olması, bu kadar çok ve bu kadar ilgili olması da beni ayrıca mutlu ediyor.
 

 
Arambesk deniyor o müziğe. Seviyorum o tarz müziği. O da Almanya’da doğdu. Küçüklüğümden beri dinliyorum. Ablamdan kaldı. Türkçe bütün şarkıları seviyorum. Bütün şarkılarda aşk geçiyor. Bu da hoşuma gidiyor. Biz Türk insanları olarak duygusalız.
 
Sen şarkı söyler misin peki? Var mı böyle özel bir yeteneğin?
 
Şarkı söylemek değil ama mesela iyi yüzerim. Denizi aşırı severim. İleride yat almak isterim. Hayalde çok şey var nasip olursa…
 
Uğura inanır mısın?

Bilekliğim var. Hiç çıkarmam. Maça çıkarken takamıyorum tabi. Motivasyon için şarkı dinliyorum maçlardan önce. Hareketli şarkılar dinlemeye çalışıyorum. Uğur anlamında dua etmekten başka bir şey yapmıyorum. Bazıları sol ayağıyla seke seke girer. Göğsüne masaj yağı sürenler var ama ben dua ediyorum sadece…
 
Teknik heyette yaşanan değişimi nasıl değerlendiriyorsun?

Futbolun doğasında var bu. Takım başarısız olunca bütün oyuncuları atamayacağınıza göre teknik heyet değişir. Şenol Hoca bize yardımcı olmak için bırakmaya karar verdi. Böyle olmasını kesinlikle istemezdik. Türkiye’nin en iyi hocalarından biri. Hem hoca olarak, hem futbolcu olarak geçmişi çok iyi. Karakter olaraksa, söylemeye gerek bile yok, tek kelimeyle şahane bir insan. Neticede Trabzonspor’un yaşayan bir efsanesi o. Bu durumda kendi kararını kendi aldı. Saygı duymak zorundayız. Tolunay Hoca da iyi bir teknik adam. Takıma yeni bir hava getirecektir. Daha farklı bir karakteri var. Daha hareketli, daha genç. Büyük hedefleri var. İnşallah hayırlı olur. Biz de bu yeni hava ve motivasyonla iyi sonuçlar alıp yukarı çıkmak istiyoruz.
 
Bu sezonki maçlarda istikrar sorunu var. Sence neden?

Takımımızda çok oyuncu var. Rekabet yüksek. Karar vermek o kadar kolay değil. Bu nedenle de bazı oyuncular kadroya giremiyor. Bu futbolcuyu olumsuz etkiliyor. Motivasyonu düşük bir futbolcudan yüksek verim alamazsınız. Kendisine haksızlık yapıldığını düşünenler de oluyor. Yüzde yüz bir takım olamadık. Bu durum Trabzonspor’a yakışmıyor. Trabzonspor dediğinizde ilk üç içinde olmak zo-run-da! Bu durumdan kurtaracak olan yine bizleriz. Birbirimize destek olmak zorundayız. En iyi kadrolardan birine sahibiz. Tecrübeli ve kaliteli futbolcularımız var. Takım olduğumuzda yüzde yüz eminim ki yine yukarıda olacağız.
 
Türkiye Kupası’na uzanan yolu nasıl değerlendiriyorsun?
 
Öncelikle şunu söylemek gerek: Bu sene lig çok zor oldu bizim için. Şampiyonluktan konuşmak zorlaştı. Ama Türkiye Kupası çok çok daha yakın görünüyor. Kupayı almayı çok istiyoruz. Kupa ligde yaşadıklarımızı biraz olsun telafi edebilir.
 
Giray’ın durumu sizi nasıl etkiledi?
 
Futboldan önemli şeyler var, sağlık gibi. Bugün varsın, yarın yoksun. Giray Abi’nin yaşadıkları bugün iyi yarın hasta olabileceğimizi bize hatırlatması açısından öğretici oldu. Hayatın acımasız olduğunu bir defa daha gördük. Onun için biz de çok meraklandık. Ne oldu acaba diye. Sahaya dönmek marifet değil; o psikolojiyi üzerinden atmak önemli. “Sağlıktan önemlisi yok”, dedi bize. Bunu ondan duymak çok daha fazla etkiliyor insanı. Sağlık yerinde ise her şey kendiliğinden olur. Dikkat etmek gerek.
 
Son olarak?

Son sözüm ailem için. Onlar bugün burada olabilmemin kaynağıdır; sebebidir. Sonsuz teşekkür ediyorum onlara.