Trabzonspor Onursal Başkanı Yılmaz, "Trabzonspor başkanının o mitinge katılmaması lazımdı." dedi.

Türk futbolunun ve siyasetinin önemli isimlerinden Mehmet Ali Yılmaz, Yavuz Atalay’ın sorularını yanıtladı.Trabzonspor Yönetimi ile ilgili düşüncelerini aktaran Yılmaz, “Trabzonlu için Trabzonspor önemli değil” dedi. Öte yandan, Türk Futbolu ve Siyasetine ilişkin önemli açıklamalar yaptı.

Uzun bir dönem başkanlık yaptınız. Başarı ve etki sağladınız. Nasıl bir yönetim anlayışınız vardı? Nasıl bir strateji izlediniz?
Trabzonspor sıkıntılı bir süreçteyken, Trabzon’a gittik ve Trabzonspor’u devraldık. Tek başımıza. Para verdik, çalıştık ve kulübü sırtladık. Yönetim, yekvücut idi. Başkan açıklama yapmadan, yöneticilerin de haberi olurdu. Veya yöneticiler açıklama yapmadan, başkanın… Birinin dediğini öbürü televizyonlardan gazetelerden veya bir başkasından öğrenmezdi. Başarı konusunda ise, yabancı fazla yoktu bizde. Herkes kazanmak için çalışıyordu. Hoca da istiyordu, futbolcular da istiyordu, yönetim de istiyordu. Para için çalışan yoktu. Herkes çalıştığı için para alıyordu. Yönetici olmaktan o dönemde herkes kaçıyordu. Çünkü yönetici dediğin zaman o dönemde, Trabzonspor’a veren anlamına geliyor. Şimdi ise herkes yönetici, başkan olmak istiyor; demek ki veren, artık alan oldu.

Trabzonspor’da çok büyük bir borç var…
Var idi… 5 Arkadaş aday oldular… Biz bu borcu çözeriz demek istediler, di mi? O anlama geliyor yani?

Para sıkıntısının çözülmesi için ne yapılmalı?
Giden paraları geri almak için bazı transferleri bırakacaklar. Bir süre iddialı olmayacaklar. Doğacak olan alacaklar oluşuncaya kadar.

Siz 200 Trilyon borçlu bir kulübü devralsaydınız, bu durumu çözer miydiniz?
Almazdım, bu kulübü. Çünkü para gelmiyor kulübe. Fenerbahçe, Galatasaray… Bakın oranın 300 Trilyon borcu da olsa kapatır. Çünkü çok para giriyor içeri. Ama Trabzonspor’da öyle değil.

Döneminize dönecek olursak, kulüpler arası ilişkiler ve ilişkileriniz nasıldı?
Bütün kulüp başkanları, benim başkan olduğum dönemlerde beni saymıştır, sevmiştir. Bir kere, birbirimize karşı hiç kötü laf kullanmadık ve centilmenlik dediğimiz fair play olayına hep sadık kaldık. Benim dönemimde hiçbir kulüple problemimiz yoktu. Ama daha sonra, başkanlar birbirlerine karşı saygısızca konuşmaya ve taraftarı germeye başladı. Bu tabi futbol için aleyhte olmuştur. Federasyonlarda nasıl başarılı olunur değil, nasıl sansasyonel olunur çalışmaları yapıldı. Futbolcu kontrolü sağlanamadı ve neticesinde alt yapı felç oldu. Alt yapı gidince, milli takım da düzelmedi.

Milli Takım düzelmedi. Doğrudur. Peki, nasıl düzelir?
Bir ülke, milli takımını düşünerek futbolcu yetiştirecek. Futbol bizlere iki türlüdür: Amatör ve profesyonel futbol. Futbol Federasyonu yasası özerkleşirken, Profesyonel Futbol Yasası istiyorlardı, ben Futbol Yasası yaptım. Amatörü de içine almak istedim. Amatörü de alalım ki profesyonel futbol ile iç içe olsun ve geçişlerde sıkıntı yaşanmasın. Milli takımın iyi olması için amatör futbol çok iyi denetlenmeli. Kulüpler de, pişti, maça kızı gibi oyunlar oynanmasın. Gençler amatör olarak sporunu yapabilsin. Amatör demek, Ailesinin katkısıyla, kulübün katkısıyla, okulun katkısıyla ve yerel yönetimin katkısıyla demek…  Burada para yoktur, herkes katkıda bulunur.

Amatörde inanç vardır, inanmak vardır…
İnanç vardır, heves vardır. Anası alır ayakkabısını formasını gelir. Okul da yardım eder. Belediye sahayı verir. Bu sadece futbolda değil tüm branşlarda olmalı. Bunlar olmazsa başarı olmaz. Bakıyorsunuz milli takıma, başarı yok. Futbola sürekli şaibeli transferlerle yabancılar dolduruluyor. Ama Federasyon ve kulüpler bunları düşünmüyor.

Az önce özerkleşmeden bahsettiniz. Türkiye Futbol Federasyonu, sizin döneminizde özerkleşti…
İşte… Ben özerkleştirdim. İyi etmemişim. Çünkü kendi yetkilerimi, genel kurul üyelerine dağıttım. İlk dönemler iyi de oldu. Dünya 3.lüğü gelmişti. Ondan sonra başbakan Federasyon Başkanını seçmeye başlayınca, başarısızlık geldi.

Haluk Ulusoy TFF’ye adaylığını açıkladı. Başbakan destekliyor mudur sizce?
Başbakan destekler mi bilmem. Ama başbakanın işi bunlarla uğraşmak olmamalı.

TFF Başkan Adayı olur musunuz?
Yok. Artık o geçti. Buna eskisi kadar mesai veremem. O stresin altına girmeye de gerek yok.

Haluk Ulusoy’u destekler misiniz?
Ben gönülden herkesi desteklerim, ne olacak?

Şu anda, Fenerbahçe Başkanının ve kulübünün hem siyasette hem de futbol üzerindeki etkisinden söz etmek mümkün. Sizin Başkan olduğunuz sezonlarda Trabzonspor’un etkisi nasıldı?
Her zaman etkiliydik biz. Benim dönemimde şahsen, bize yanlış yapacakları bir durum oluşmadı. Tavrımız ve görüntümüz buna engeldi.

Trabzonspor ile siyaset arasında ki ilişki nasıl dı? Kulüpte siyaset var mıydı?
Hiç yoktu. Bizim dönemde buna ihtiyaçta yoktu. Ama şimdi bakıyorsunuz Trabzonspor Başkan Adaylarına, biri bir partinin adayı; Muharrem Usta.  Hacıosmanoğlu; bir partinin adayı değildi ama o da kazandıktan sonra AK Partili oldu. Sonra başbakanın mitingine gitti, para arıyor…

Sonradan konuşacaklarımızı şimdi konuşalım o halde. Seçim sürecine ilişkin ve yeni yönetim… Desteklediğiniz başkan adayı oldu mu?
Bana hepsi geldiler. Aday olmak için danıştılar. Ben hepsine izin verdim.

Hacıosmanoğlu’nu kazandıran neydi?
Bilemiyorum. Delegeleri ikna etmesi herhalde… Hâlbuki AK Partinin karşısında kazanamaması normal olacaktı. Ama kazandı…
 
Hacıosmanoğlu geldiği andan itibaren kendisinin de kabul edip açıkladığı bazı hatalar yaptı…
Doğru. Hata yaptı. Tolunay konusunda acele edildi. Hata yaptım, dediği konularda da acele etti.

Hacıosmanoğlu ile AK Partinin arasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Parayı alırsa AK Partiden anlarız…

Başbakanın Trabzonspor’a 30 Trilyonluk bir yardım yapacağı söyleniyor…
Böyle konuşup, zamanı uzatabilirler… Aslı olmayabilir…

Gökdeniz, Trabzonspor’a 500 Bin Dolar para yardımı yaptı…
Gökdeniz aslan gibi çocuktur. Yapar.

Gökdeniz ile Fatih Tekke’nin kurşunlanma olayı nedir?
Şimdi bunlar benim dönemimde olamaz, biliyorsun. Ama ne tür münasebetler, kurşun atanlarla kurdular ki, oldu. Yani bir münasebet kurulmalı, aksi olunca da cezalandırılmalı gibi görünüyor. Bunu hiç bilmiyorum, sormadım da…

Şöyle biraz da taraftara uzanalım… Trabzonlu için Trabzonspor her şey denilir…
Değildir. Trabzonlu için Trabzonspor o kadar önemli değil. Biz abartıyoruz. Çünkü herkes kupa başbakanda diyor, seçimde gidip Trabzon’da oy veriyor. Demek ki seçim, siyaset işin içine girdi mi Trabzonspor yok oluyor. Çıkarlar Trabzonspor’dan daha önemli demek ki. Ama her zaman kulüple ilgilenen ve kulübü üstte tutan bir taraftar gurubu da vardır.

Trabzon’da olan veya Trabzonlu olup başka yerde olan Milletvekilleri, Siyasetçiler ve İş Adamları; Trabzonspor’a destek oluyor mu? Veya oluyorsa bile yeterli mi?
Çok yetersiz. Trabzonspor, tüm Trabzonluların kulübüdür.

Bakanlık yaptınız. Gezi Parkındaki olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Demokratik ülkelerde ki biz de öyleymişiz… Madem öyleyiz, insanlar yürür. İsteklerini dile getirir. Benim orada gördüğüm gençlik, modern Türkiye isteyen gençlik. Hoşuma gitti. Biz 68’ kuşağı olarak, orada gördüğümüz gençlik bizden daha ileri. Organize edilmemiş, kendi kendilerine geldiler. Çok beğendim. Üstelik, isteklerinde de bir şey yok. Demokrasi istiyorlar (araya provakatif ve marjinal güçler karışmamışsa). Önceden ihalesi yapılmış, müteahhidi belirlenmiş Taksim Gezi Parkını protesto ediyorlar. Bu memlekette vatandaşı ilgilendiren yasalar, hükümeti de ilgilendirmeli.

Başbakan’ın Trabzonspor’a bakışını biraz değiştirmesi gerekmiyor mu?
Şimdi, Fenerbahçeliliğini açıkça deklare etmiş biri Başbakan. (Ben bir siyasetçinin tuttuğu takımı açıkça söylemesine karşıyım, doğru bulmam.) Bunun üzerine Başbakan, şike sürecine de dahil oldu. UEFA’yı çağırdı. Konuştular. Konu, Başbakan düzeyinde ele alındı.

Gezi Parkı olaylarından sonra AK Parti çeşitli illerde miting yaptı. Bu mitinglerden biri de İstanbul / Kazlıçeşme’de gerçekleşti. Ve Trabzonspor Başkanı da orada idi. Mitinge katıldı. İsmi anons edildi. Sahneye çıktı…
AK Parti hep vardı. Hacıosmanoğlu o zaman neredeydi? Seçilirken AK Partili değildi. Üstelik seçimde, AK Parti; karşı tarafı destekledi. Trabzonspor Başkanının o mitinge katılmaması lazımdı. Hacıosmanoğlu, dozajını iyi ayarlasın.

3 Temmuz süreci…Siyasetin etkin rol oynadığı bir süreç…
Başlangıcı yanlış. Şike sadece futbolda değil, tüm branşlarda ve Dünya’da hep konuşulmuştur. Kimi zaman yenilen takım çare aramıştır. Değişik anlamlarla konuşulmuştur hep.  2011 Yılında ki hadise çok farklı. Şike var mı yok mu kararını vermesi gereken Futbol Federasyonu kararı vermiş. Şike yoktur, şampiyon Fenerbahçe’dir, diye…  UEFA’ya da bildirmiş. Ama çıkarılan bir yasaya göre savcılık harekete geçiyor kimsenin haberi yokken. Tespitleri var onları ortaya koyuyor. Konuşmalar kayıtlar filan var. Böyle gizli yürütülen bir tuzak olmamalıydı. O arada başbakan Platini’yi Türkiye’ye çağırdı. Şahısların yaptıkları kulübü ilgilendirmez dediler. Şike sahaya yansımamışsa sayılmaz dediler. Bu biraz da doğru, aklımızdan geçirmişiz ama yapamamışız. Düşünce suçuysa var… Öte yandan, bizimkilerin lig bitip mahkeme olduktan sonra konuşması da yanlış. Yani bu kulübü yönetenler hiç mi şüphelenmedi şikeden? Siz şüphelenmediniz, savcı şüphelendi. Eğer bir iş yapıyorsak, kimin sakat yaptığını bilmemiz lazım. Eğer bir şey görmüşsek, o anda müdahale etmemiz lazım. “ Olmadı, dikkat” dememiz lazım. Ama bundan herkes prim yapmaya çalıştı. Hacıosmanoğlu gelir gelmez kupayı konuşmaya başladı. Ben anlamadım. Acaba bunlar bunları konuşarak önemli olmaya mı çalışıyorlar? Ya da gerçekten kupanın alınabileceğine mi inanıyorlar?

Aziz Yıldırım hakkında ne düşünürsünüz?
Aziz’i ben ne yapayım. Nevi-i şahsına münhasır bir adam. Kulübü için her şeyi yapan.  Hatta bizim başkana ihale veren…

Sadri Şener kupayı getirmek için sizden yardım istedi mi?
Hayır. Keşke isteseydi. Ben kulübün Onursal Başkanıyım. Ağabeyleriyim... Benim kapımı çalmak için düşünmelerine dahi gerek yoktu ancak ne için çalmadılar ben de bilmiyorum.

Sadri Şener size gelseydi, kupayı geri getirmek için yardım isteseydi..?
İsteseydi, seve seve. Yani bizim sözümüz de çok geçerli olur bazı kesimlere… Ama onlar yardım istemeden olmaz.

Kupa geri gelir mi?
UEFA disiplin kurulu ne karar verir bilemem, bizde de Yargıtay?

Sadri Şener yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok spekülatif oldu o yönetim. Ondan sonra da bu gibi adaylar çoğaldı. 5 Aday çıktı. 5 Adaylı seçim hiç olmadı. Bu 5 adayın olma nedeni, giden yönetimin oluşturduğu zafiyet. Yani adaylar herhalde bunlar yönetiyorsa biz de yönetiriz dedi.

Başkanlığı bıraktıktan sonra ki dönemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizden sonra, Trabzonspor’un yaşamasını temin için çalışan olmadı. Olsaydı görürdük. Ekonomik durumlar ve kupadurumları ortada. Trabzonspor düzgün yönetilseydi, bir çok kez daha kupa alırdı.

Bir ara sizin Onursal Başkanlığınız ile ilgili olarak ilişiği kesilmeli filan söylemleri dolaşıyordu…
Ben Trabzonlunun gönlündeyim. Ben onursal başkanım. Yeri geldiğinde eleştirebilir ve uyarırım. Uyarmazsam, taraftar, neden demedin der bana.

Bundan sonra Trabzonspor’da ne olur?
Ekonomik sorunlar çözülemezse giderler. Gelecek olanlar da bu sorunu çözerlerse, kulübü yönetebilirler. Yoksa onlar da yönetemez.
Aralıkta seçim olacak diye düşünüyorum.
Bu yönetim bırakıp gidecek gibi duruyor. Ondan sonra da seçim olur.

Hacıosmanoğlu başkan olduktan sonra, nezaketen sizin gibi büyükleri ziyaret edip, danışıp, fikir alıp, çayınızı içmesi gerekmez miydi? Şamil Ekinci’yi de…
Her insanın yoğurt yiyişi farklıdır. Eskiden böyleydi bu işler. Şimdi yeni şekilde nasıl olduğunu bilmiyorum. Onların hepsi, bu işi bizden daha iyi biliyor. Bunların hepsi biz kulübü yönetiyorken bize hayranlık duyuyorlardı. Şimdi biz geldik, biz sizden iyiyiz havasındalar. Yapabiliyorlarsa biz onların arkasındayız. Çünkü biz Trabzonspor’un sahibiyiz, ağabeyleriyiz biz onların. Ziyaret ile ilgili olarak da… Şimdi ziyarete gitmezsin, sonra gitmen gerektiğinde gidemezsin, filan…
 
Yatırımlarınız hakkında konuşalım. Trabzon’da yeni gazete açıyorsunuz…
Trabzon’da bizim matbaamız var. Karadeniz Gazetesi 35 yıldır var ve Karadeniz Bölgesinin basın merkezi durumunda. Geçmişte bizden ayrılan arkadaşların çoğu gazete açtı. Bizim resmi ilanımızı aşağı çektiler. Çalışıyorlar, ellerinden geleni yapıyorlar herhalde eğer naylon gazete yapmıyorlarsa…  Ama bizim tesisler büyük, imkânlar büyük. Dedik ki orada bizleri kurtaracak şekilde bir gazete daha çıkaralım. Çağdaş ve modern gazete böyle yapılır diye. Gazetenin ismi, Karadeniz Postası... Onun dışında Karadeniz Gazetesine de bir spor eki çıkarıyoruz. Sadece Trabzonspor’a değil, tüm çevre il ve ilçelerde ki kulüplere de destek vermek için. Önceden maddi destek veriyorduk şimdi manevi… Ama bakarsın bir gazete daha çıkarırız, imkânlar çok… Her şeyi örnek olması açısından güzel yapmaya çalışıyoruz… Trabzon’da bu önemli…

Bobou Beach Yatırımınız var Alaçatı’da. Bunu merak edenlere biraz aktarabilir misiniz?
Arazi benim. Önceden sit alanı idi. Sonra değişti. Dedik bişey yapalım buraya. Daha sonra vazgeçtik, durdurduk. Sonra devam edelim kararı aldık. Devam ediyoruz. Bitince güzel bişey olacağını umuyoruz. Büyük de bir proje.

Trabzonspor, medyaya girmeli mi? Televizyon kurup gazete satın almalı mı?
Yok. Ona para yetiştiremez.
1461 Trabzon…
Yani Trabzonspor için bir külfet olabilir o. Çünkü hedefi olmayan bir takımla yola devam etmek sıkıntılıdır. Şimdi hem oraya transfer lazım hem Trabzonspor’a… Para da yok.

Hakemler ile ilgili olarak ne söylersiniz?
Hakemler gittikçe gelişiyor. Benim dönemimde, beni severlerdi, sayarlardı. Bana karşı bile bile hata yapan hiç olmadı. Sehven olmuştur, o ayrı. Hakemler hep tartışılır. Hakem olmak da çok zordur. En kısa sürede düşünemeden karar veriyorlar. Yani hakemin elinde olmadan hata yapabilme durumu var. Ama çıkıp hakem bu maçı sattı derseniz, yanlış olur. 

Son olarak yönetime mesajınız nedir?
Ne yapacağını belirlemesi lazım… Bir sürü soru var, ortada cevap yok. Cart curt sesler çıkıyor. Ne olacağı belli olmalı ve kamuoyu bilgilendirilmeli…
Editör: TE Bilişim