Takımımızın 6 Mayıs Pazar akşamı Hüseyin Avni Aker Stadyumu’nda oynadığı Fenerbahçe karşılaşması maalesef yine bir dizi istenmeyen olaya sahne olmuş, ülke futbol gündemine oturtulmuştur.

Trabzonspor Kulübü ve yönetim kurulu olarak maçta yaşanması muhtemel gerginliğe yönelik tüm uyarıları hafta boyunca yapmamıza rağmen üzülerek kabul ediyoruz ki süreç beklediğimiz gibi gelişmemiş, toplumsal reaksiyonların önünde durulamamıştır.

Türk futbol camiasının genel alışkanlığı, böylesi durumlarda sonucun üzerinde değerlendirme yapmak ama sebepler üzerine hiç kafa yormamak şeklinde süregelmektedir.

Bu bakış açısı, katlanarak büyüyen yeni gerginliklerin temelini oluşturan en büyük faktör olarak ortada durmaktadır.

Yeri geldiğinde uyarmamıza rağmen, futbolun karar vericileri, yönetenleri ve kamuoyu oluşturucuları ne söylemek istediğimizi kavrayamamış ya da kavramak istememişlerdir.

Pazar günkü maçtan önce Trabzon sokaklarında yürüyen ve hiçbir taşkınlık yapmadan demokratik tepkilerini son derece medeni ölçüler içerisinde gösteren kitle, neden Hüseyin Avni Aker Stadyumu’da farklı bir görüntü sergilemiştir?

Bu sorunun dürüstçe verilecek cevabı ve yaratılacak empati ortamı, sağlıklı çözümler üretilmesine katkı yapacak en önemli faktördür.

Bu cevap ise açıktır….

Toplumu aylardır geren, gerek saha içi gerekse de saha dışında bilinçlice uygulanan tahrik ve dezenformasyon yöntemleri, sorunu daha da içinden çıkılmaz bir hale taşımıştır.

Fenerbahçe maçındaki tablo, haksızlığa karşı protestonun, bu tahrikle kontrolden çıkmış bir hale dönüşmesi, gerçek adaleti bulamadığına inanan kitlelerin kendi adaletini araması çabasıdır.

Trabzonspor taraftarının Fair-Play sıralamasında 3. seviyedeyken hangi gelişmelerin ardından bu aşamaya geldiğinin incelenmesi dahi, sağlıklı çözüm için bir adım olacaktır.

Toplumdaki kin ve nefret tohumlarının artmasına sebebiyet veren, kitleleri bu hale getiren her kişi ve kuruluş, umarız bu aşamada bir vicdan muhasebesi yapma fırsatını bulur.

Trabzonspor Kulübü olarak gerekli özeleştiriyi yapacağımızdan ise hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Yeri gelmişken hatırlatmakta fayda gördüğümüz bir diğer önemli konu ise stadyumda alınan güvenlik önlemleriyle ilgilidir.

Fenerbahçe ile oynadığımız daha önceki müsabakada yaşanmış olaylar ortadayken, bunların neredeyse ikinci kez tekrarlanması ister istemez bir güvenlik zafiyetini de gündeme taşımaktadır.

Gerek önleyici tedbirler, gerekse de müdahale anlamında görülen eksikliğin olumsuz sonuçlarını ne yazık ki kulübümüz çekmektedir.

Güvenlik anlamında bizlerin sorumluluğundaki unsurların değerlendirmesi elbette tarafımızdan yapılacaktır ancak emniyet teşkilatımızın da yeniden üzerinde düşünmesi gereken konular olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Şehrimizin en üst düzey mülki amiri böylesine önemli bir maçta yurt dışında olmayı tercih ederken, emniyetimiz de herhalde Fenerbahçe’yi koruma telaşından, Başkanımız’a yönelik eylemleri engelleme fırsatı bulamamıştır.

Bu görüşler doğrultusunda konuya bakışımızı ve hassasiyetimizi kamuoyuyla paylaşıyor, saygılar sunuyoruz…