Trabzonspor tam beş hafta sonra üç kafa golü ile planlarını beraberliğe ve hakem yolu ile sert futbol üzerine kurmuş Mersin İdman Yurdu’nu yenerek üç puan aldı.  Bu üç puan sayı değeri olarak herhangi bir üç puandan tabiki farksız ama takımın ayağa kalkması anlamında büyük bir öneme sahip.  Galip gelememe sendromu yada baskısından çıkıp oyuncuların kendilerini oyuna daha rahat verebilmesini ve özgüvenlerinin yükselmesini sağlayacaktır.  Bu açıdan çok büyük önemi vardır. 

Oyuna gelince, kadro zenginliğinin yavaş yavaş kendini göstermesi ve kredilerin tükenmesi sebebi ile Halilhodziç ve oyuncularının herşeylerini sahada vermeleri sonucu daha derli toplu göründü.  Takımın hemen her bölgesi sakatlık belası ile kıvranıyor malesef. Defans ve forvet bolluğu olmasına rağmen bazı maçlarda bu bölgelere devşirme oyuncular kullanmak zorunda kalan Halilhodziç dünde Zeki’yi sol bek oynatmak zorunda kaldı.  Halilhodziç’te oyuncularda Karabük maçından büyük ders çıkarmışlar.  Türkiye ligi normal bir lig değil. Fantazi yapılacak lig hiç değil.  Bunu Halilhodziç’te anlamıştır artık. Gollerin hepsinin kafa golü olması takımın artık belli bir planının olduğunun ve gol yollarıda birbirlerini beslemeye başladıklarının göstergesi.  Özellikle iki stoperin gol atması toplu hücum toplu defans yapılması anlamında umut verdi. Cardozo’nun nefis kafa golü ise, “siz topu ceza alanına yollayın gerisini bana bırakın” der gibiydi.  

Oyuncuların nasıl oynadıklarından çok ne kadara uyumlu oldukları önemli büyük takımlarda. Trabzonspor’un oyuncu kalitesi tartışılacak bir kalitede değil. Bu kalitenin uyumunun sağlanması ve herkesin elinden geleni yapmaya başlaması ile bu takım iyi sonuçlar alacaktır. İyi sonuçlar bu takımı şampiyon yapmaz, yaptırmazlar. Hakedilen bir şampiyonluğun bile verilmediği bir düzende güzel oyun ile şampiyon olunamayacağı açık. Şike, teşvik, ve hırsızlık lobisi kimi isterse o şampiyon olacak. Şu anki görüntü Beşiktaş’ın şampiyon yapılması yönünde. Tabi, büyük şikeci Aziz Yılmaz ve tescilli evrak tahrifatçısı sayın Demirören fikirlerini değiştirmezlerse. Onların emir aldıkları siyaset kurumunu da unutmamak lazım. Bugün Türk futbolundaki adaletsizliğin yegane sebebi bu iktidar değil mi?

Bir büyüğümüzün oğlu “Fenerbahçe’yi kurtaracağız diye Aziz Yıldırım’a yardım ediyoruz” demedi mi?  Türkiye’nin gerçekleri bunlar.  Türk futbolu zamanın başbakanı ile Ridvan Dilmen ve Aykut Kocaman ile yapılan üçlü toplantılar ile krizden çıkarıldı ne de olsa.  Rıdvan Dilmen ne derse bir hafta sonra federasyon kararı açıklamıyor mu?  Daha geçen hafta Dilmen yabancı futbolcu serbest olmalı ama kalite şartı aranmalı dedi. Bu hafta federasyon bunun çalışmasını yaptığını açıkladı.   

Bu sebepler ile Trabzonspor iyi sonuçlar alabilir ama Avrupa’da. Ligde ise yine Avrupa’ya gitmek için vize alabilir. Seneye bugün ki federasyon gider ve şike cezaları verilirse, Türkiye’de de şampiyon olmaları mümkün.

Devletin televizyonunda benim vergilerim ile maaş alan bir eski futbolcu ve yeni futbol yorumcusu Halilhodziç’in Rıza hocaya verdiği cevaba “terbiyesizlik” demiş.  Hakan Ünsal ki bu ligde sahtekarlıkları ile ünlenmiş bir futbolcu.  Bu yorumcu Fatih Terim bir gazeteciye “onu çekme bunu çek” deyip edep yerini gösterdiğinde sus pus olmuşsa şu anki yorumu beş para etmez ve omurgasızdır.  Sahada yaptığı hırsızlıklarla anılan bir eski futbolcunun bütün futbol kariyeri ciddiyet ve dürüstlük üzerine kurulu Halilhodziç’e terbiyesiz demesi Aziz Yıldırım’ın şike kurbanıyız demesi ile eşdeğerdir.  Halilhodziç’in dediği gibi herkes kendi işini yapsın….

Sevgiyle kalın.