Sadri Şener’in tahtı sallanıyor ve istifa kararı an meselesiydi.

“Trabzonspor’a İbrahim Hacıosmanoğlu’ndan başka kim aday olur? Celil Hekimoğlu aday olur mu?”  diye konuşurken İstanbul’da çok sevdiğim bir ağabeyimden bir telefon geldi.

- “Ali Muharrem Usta’yı tanıdın mı? Trabzonspor'a başkan adayı olacak.”

Erdoğan Bayraktar ve camianın etkili isimlerinden Muammer Saka’nın, Usta’ya başkan adaylığını açıklaması ve bu yola çıkması için ısrar ettiklerini öğrendim.

Tabi hemen Google’ye Muharrem Usta ismini yazdım, karşıma çıkan gerçekler sonrasında, ”bu adama nasıl ulaşacağız şimdi? Arasak kaç günde döner acaba? Egosuyla nasıl mücadele edeceğim? Beni muhatap alır mı ki?” diye düşündüm ve kendisi hakkında araştırmalar yapmaya devam ettim.

Telefon numarasını buldum ve aradım.

Karşımda, bulunduğu makamının verdiği ağırlıkla beraber donuk bir ses tonu beklerken, gayet samimi bir ses tonu buldum.

Hatta inanır mısınız, telefonu kapattıktan sonra bana Muharrem Usta’nın telefon numarasını veren kişinin beni işlettiğini bile düşündüm.

Çünkü alışmıştık belli bir makama gelen insanların yüksekten konuşmasına, egosuna, kibrine...

Allah şahit, daha sonra Muharrem Usta’nın bir çok ortamına girdim ve en ufak kibrine, egosuna rastlamadım.

Gelelim bugüne;

Bir yönetici düşünün, Muharrem Usta başkanlığında seçildiği Trabzonspor yöneticiliği vasfını kullanarak takipçisini arttırdığı sosyal medya hesabı üzerinden, görevde olan başkanı egolu olmakla ve yalancılıkla suçluyor.

Aynı yönetici acaba Başkana böyle bir açıklamanın gerçekten yapılıp yapılmadığını sordu mu?

Açıkçası bunu ben de merak ediyorum. Çünkü yıllardır tanıdığım birileri "suya bu" derken röportaj yaptığım Muharrem Usta’nın böyle bir üslup kullanacağına ihtimal vermiyorum.

Neyse, Nevzat Aydın’ı zaten başkan yaptıracaklardı… "Trabzonspor olmasa açlıktan ağzı kokacak olan gazeteci müsveddeleri" emin ol sana destek olacak. Belki de RT ve beğenilerin etkisiyle beraber Muharrem Usta’yı gözüne kestirdin.

Başkanın böyle bir açıklama yapıp yapmadığını öğrenmek yerine…

Gelen ortaya kafa vurmayı ve nur topu gibi bir kriz doğurmayı tercih ettin.

Şimdi “Ben kişilere değil Trabzonspor'a hizmet için geldim.” yazısını okurken gülüyorum.

Yönetim içinde başkana karşı örgütlenerek mi Trabzonspor’a hizmet edeceksiniz?

Bırak artık Trabzonspor üzerinden PR çalışması yapmayı, “blok” attığın kişiler Trabzonspor olmasa seni sokakta görse tanımazken, zirve yapmış egon ve cümlelerin ile attığın blokların haddi hesabı yok.

Ha bu arada;

Gerçi siz iyi bilirsiniz Trabzonspor iyi giderken yönetimi karıştırmayı.

Hiç unutmuyorum. Hayrettin Hacısalihoğlu’nun asbaşkanlığında ligin zirvesinde olan bir yönetim dağıtılmış yapılan kongre sonrasında Nevzat Aydın yönetime gelmişti.

Dönemin yöneticisi Mehmet İrfan Coşkun'a hep sorararım, "abi ligin zirvesinde olan bir takımın yönetimi neden değişir? Siz neden devam etmediniz?"

Yıllar geçti cevabını bulamadım.

Şuan tek dileğim,

Yeni seçilen başkanın bütün enerjisini sahaya yansıtmasını sağlayacak bir yönetim oluşması.

50. Yılda şampiyonluğun olmazsa olmazı bence bu.