Üç tane gencecik fidanı kuruttular, Hakkâri’de; sokak ortasında.

Yüzükoyun yere serildi yiğitler.

Kahpece vurdular.

Korkakça, arkadan, sinsice…

Sitelere düşen fotoğrafları gördüğümüzde kanımız dondu.

Damarlarımızdan kan çekildi.

Etimizden et koptu, nefessiz kaldık.

Lakin Türkiye Futbol Federasyonu denen kurum bizimle aynı fikirde değildi sanırım.

Ne Süper Lig’de, ne PTT 1. Lig’de ne de 2. Lig’de oynanan karşılaşmalarda, şehit çocuklarımız için saygı duruşunda bulunulmadı.

Kanarya sevenler derneği üyesi bir kişi ölse, siyah bantlar ile sahaya çıkan takımlardan hiç biri sahaya siyah bant ile çıkmadı. Hiçbir stadyumda bu yiğitler için saygı duruşunda bulunulmadı.

Ta ki Ankaragüçlüler devreye girene kadar.

Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda oynanan maç için Ankaragücü ve Düzyurt takımları sahaya çıktığında, Ankaragücü tribünleri, “şehitler için saygı duruşu” yapılsın diye stadyumu inletti.

Lakin TFF denen gaz şirketi, saygı duruşu kararı almamıştı ve böyle bir uygulamayı TFF’nin izni olmadan yapmak imkânsızdı.

Hakem bir müddet tribünlerin tepkisine kulak tıkamak zorunda kaldı ama sonunda maçın başlaması ile birlikte tribünlerin isyanına daha fazla kayıtsız kalamadı.

Futbolcular topu bir kenara attılar, ardından yedek kulübeleri ayağa kalktı, protokol de dâhil olmak üzere tüm tribünler ayakta ve şehitlerimiz için esas duruştaydı.

TFF’nin tam bir aymazlık içinde olduğu, hiçbir takımın sitesinden dahi bir taziye yayınlamayı aklından geçirmediği, tüm Türkiye’nin sessizliğe büründüğü bir anda Ankaragücü tribünleri bu sessizliği bozdu.

Tam 25 yıldır Ankara’da maç izlerim.

Bu çocuklar yani Ankaragüclüler, kıyı köşe mahalle çocukları, gecekondu bebeleri, serseri tayfası diye ötekileştirilir ve dışlanır.

Polisin copu, tomaların suyu, atlı polislerin nalları, hülasa devletin emniyet güçlerinin sopası bu çocukların sırtından hiç eksik olmadı. Yıllardır buna o kadar çok şahit oldum ki. Çevik Kuvvetin yerli yersiz, gerekli gereksiz Ankaragücü taraftarını coplaması ise artık günlük rutin işler arasında sayılıyor.

Ama işte bunun bir de âmâsı var.

Ne zaman bir asker, ne zaman bir polis şehit olur, en çok sesi çıkan, en çok canı yanan, buna en çok isyan eden de işte Ankara’nın bu kara yağız çocukları olur. Sırtlarında ki cop izlerine rağmen, en sert tepkiyi hep onlar gösterir.

Gençlik Parkı Metrosu’nda, evine giderken bile coplanan bu çocuklar dün 19 Mayıs Stadyumu’nda ortaya koydukları bu tavır ile tüm Türkiye’ye bir ders verdiler.

Dün bu onurlu duruş, Ankaragücü tribünlerinde değil de Fenerbahçe ya da Galatasaray tribünlerinde gerçekleşseydi, tüm televizyon kanallarında bunu izliyor olurduk. Lakin boşuna bakmayın hiçbir ulusal kanalda izlemezsiniz, çünkü bu çocuklar gecekondu mahallelerinin çocukları; onları ne kameralar görür ne de kalemler…

Belki Ankaragücü takımı şuan 2. Lig Kırmızı Grupta olabilir ama Ankaragücü gücü taraftarı her zaman Süper Lig’de şampiyonluğa oynar.

Tüm Türkiye uyurken, uyanık kalan ve bizleri de uyandıran Ankaragüclülere bin selam olsun…