Bismillah her hayrın başıdır diyerek başlayalım. ‘’Temiz Futbol Eylemleri ve Yavuz Saltık…’’

Aylardır herkes bir şey söylüyor ama kimin ne söylediği belli değil. Medeni ve insani bir tartışma düzlemi yerine, vıdı vıdı konseptinde ilerleyen,  anlamlandıramadığım bir tartışma ve ithamlar furyası almış başını gidiyor.

Ben kendi görüşümü ve duruşumu kalemim el verdiğince paylaşmak istiyorum. Kahve köşelerinde, gizli mahfillerde, kapalı kapılar ardında, hülasa insanların gıyabında değil, diyeceğimi herkesin yüzüne doğrudan ve dik olarak söyleyeceğim…

Nedir arkadaş bu Yavuz Saltık tartışması. Büyük bir kesime göre, eylemlerin kahramanı ve fikir babası, bir küçük kesime göre de artistin teki. Ya melek ya şeytan! Yok mu bunun ortası, bu adam bir insan… Hataları ve meziyetleri ile etten kemikten bir canlı… Doğru yaparsa alkışlarız, eğri yaparsa uyarırız…Çok mu zor bunu yapmak?

Bütün dünya alemin gözünün içine baka baka, bu ülkede ekonomik, siyasi ve bürokratik elitler hakkımız gasbettiler. Bizlerde elimiz koynumuzda yetim gibi oturduk olan bitenleri izliyorduk. Bekliyoruz ki birileri insafa gelecek de, ‘’Yazık bu Trabzonsporlulara yaa ‘’ diyecek de hakkımızı lütfedecek. Yok böyle bir şey… Ve hiç olmayacak…

Bir gün Yavuz Saltık isminde, İstanbul’da yaşayan Oflu bir adam çıktı ve dedi ki, ‘’ Ben Taksim’e gidiyorum. Allah’ını seven benimle gelsin… ‘’ Ve işaret fişeğini ateşledi. Odur budur, aylar oldu Taksim’de birken iki olduk, iki iken üç olduk, şimdi sayılamayacak kadar çok insan orada; Taksim’de adalet, emek ve alın teri mücadelesi veriyor… Güneş tepede kavururken, Ramazan’da oruçlu ağızların dudakları susuzluktan çatlayarak, yağmur altında iliklerine kadar ıslanarak, kar yağışı altında soğuktan titreyerek inatla ve sabırla bu mücadeleyi sürdürüyorlar. Çok şey mi yapıyorlar? Az yapıyorlar ya da çok yapıyorlar ama sonuçta bir şey yapıyorlar. Bir ses veriyorlar… Bir isyanı dillendiriyorlar… Hiçbir eylem ve aktivite yapmayan, şike ile ilgili egemenlerden korkularından altına verip tek satır yazamayanlar neyi eleştiriyorsunuz Allah aşkına? Tamam, eleştirin yeri geliyor bu Yavuz Saltık denen Ofluyu ben de eleştiriyorum… Ama yapmak için eleştiriyorum, doğru bildiğimi söylemek için eleştiriyorum, eksiklerini göstermek için eleştiriyorum. Siz eleştirmiyor, iftira atıyor ve bu tertemiz eylemlere çamur sürmeye kalkıyorsunuz… Yavuz Saltık ile onlarca telefon görüşmesi yaptım eylemin şekline, Yavuz Saltık’ın üslubuna yönelik çok net eleştirilerim oldu… Hepsine de, ‘’ Harun bu eleştirilerini dikkate alacağım…’ diye cevap verdi… Yani bu adam, konuşulabilen, konuşunca anlaşılabilen bir insan evladı… Diyeceğiniz bir şey varsa, telefonu var açın söyleyin… Kamuoyunun önünde küçük düşürmeye çalışmak, Yavuz Saltık’ın şahsında Temiz Futbol Eylemleri’ni itibarsızlaştırmaya uğraşmak ile kim ne kazanacak… Bu eylemler yarın bitse, kimin bundan ne yararı olacak… Aziz Yıldırımların, federasyonun, egemenlerin ve bir cümle emek hırsızlarının rahatsız olduğu şeyden, siz neden rahatsız oluyorsunuz anlayabilmek için kendimi çok zorladım ama bir cevap bulamadım.

Adalet kalesini savunmaya çalışan bu insanların mücadelesine ya omuz verelim, ya da en azından susalım ve seyredelim sessizce… Benim de anlaşamadığım, sevemediğim ve beni de sevmeyen bir sürü insan bu mücadelenin içinde… Varsın olsun… Bireysel sorunlarımı, verilen bu toplumsal mücadeleye alet etmek beni küçültür dedim ve sustum çoğu zaman… Yeri geldiğinde susmayı da bilmek lazım…

Ben yoksam, ben önde değilsem, benim adım dillerde değilse ben bu işte olmam, hatta elimden geldiğince karalarım diyorsanız, tamam buyurun gelin, siz öne geçin… Siz önde yürüyün, siz egemenlere, iktidar sahiplerine meydan okuyun arkanızdan yürümeyen adam değildir… Ama yumuşak koltuklarınızda oturup, bu eylemci gençlere iftira atmak en azından kul hakkına girer… Kul hakkına girmek sizi korkutmuyor mu Allah aşkına…

Sonra… Taksim’de yakılan bu kıvılcım, Bursa’ya, Ankara’ya, Rize’ye, İzmir’e, Giresun’a, Antalya’ya sıçradı… Bu adalet ve emek yangını bütün ülkeyi ışıtacak… Yaşarsak bunu hep birlikte göreceğiz…

Yavuz Saltık para yiyormuş… Bunu dillendiren bir kesim var İstanbul’da ve onların niyetinin ne olduğunu cümle alem biliyor… Aslına bakarsanız, bunlar bir iki kişiler ve her yüze çamur sürmekte üstlerine yok… Bunları zaten bir kalemde geçelim.. Lakin samimiyetlerinden hiç şüphem olmayan bir kesim arkadaşım ve kardeşim var İstanbul’da… Yanlış bilgilendiriliyorlar ve yanıltılıyorlar… Onlardan ricam lütfen bu oyuna gelmeyin. Elinde akbil ile o  metro senin, bu metrobüs benim dolanan bir adama, para yiyor iftirası atmak hangi vicdanın ürünüdür… Şikeciler bu süreci milyon eurolar ile yönlendirmeye ve sulandırmaya kalkarken, kendi cebinden para toplayarak bir şeyler yapmaya çalışan insanlara bu iftirayı atmanın Allah indinde de bir karşılığı olur…

Bir grup insan kalktı UEFA Genel Merkezi önünde eylem yapmaya ta İsviçre’ye gitti… Avrupa medyasında yer aldı bu eylem… Ülke de gündem oldu… Az oldu çok oldu ama oldu… Bu insanlar bir şey yaptı… Sen ne yapıyorsun, siz ne yapıyorsunuz… Turistik geziye gittiler diye küçümseyenler de oldu… Tamam olsun turistik gezi olsun… Bundan sonra artık sizlerde fırsat buldukça Batum’a ve Moskova’ya değil de turistik gezilerinizi Nyon’a, UEFA’nın önüne düzenleyin olur mu? Hatta orada foto çekin, biz sosyal medyada paylaşalım !!!

‘’Temiz Futbol Eylemleri komünistlerin işi, bizim orada işimiz olmaz.’’diye el altından fısıltı gazetesinde yayılan bir iftira da var… Ben bu eylemleri canı gönülden destekliyorum ve katılıyorum da… Benim hiç komüniste benzeyen bir tarafım var mı? Bu eylemler, adalete, emeğe, alın terine inanan, şikeye karşı çıkan bütün milliyetçi, komünist, İslamcı, laik, Kemalist, sosyalist, liberal, demokrat tüm Trabzonlu, Trabzonsporluların ortak eylemidir. Hatta şikeye karşı olan Fenerbahçelilere bile kapımız açıktır… Size deve deyince kuşum diyorsunuz, kuş deyince deveyim diyorsunuz… Bir karar verin artık…

‘’Bu sözlerin kime Hacı Harun?’’ diye soran olursa, bu sözlerim başta kendim olmak üzere herkese…

Boş boş konuşmayı bırakalım ve lütfen herkes bu cenazeye bir omuz versin… Cenaze yerden dua ile kalkmaz, omuz veren yiğitler olursa kalkar…

Varsa bir eksik söyleyin tamamlayalım… Büyüklük eksiği tamamlamak, yarımı bütünlemek değil midir? Ağabeylik yapmak isteyen gerçek ağabeylere ihtiyacı var bu gençlerin… Gelin ağabeylik yapın ama uzaktan laf sokan Bolu Beyi olmayın Allah aşkına…

Hülasa-i kelam… Ya elimizden alınan hakkımızın çatır çatır yenilişini, sümüklü ağlaklar gibi izleyeceğiz ya da sokağa çıkıp eyleme katılacak ve hakkımızı alacağız… Tamam kabul ediyorum bu son cümlem biraz komünistçe oldu :) O zaman Kur’an-ı Kerim’den bir ayet ile bağlayalım. Bakın Allah Necm Süresi 39. Ayette ne diyor:  ‘’İnsan için ancak kendi çalışması vardır.’’ O yüzen hakkımızı vermeleri için yalvarmayacağız, gideceğiz ve kendimiz alacağız…

Şimdi ben kalemi bırakıyorum ve Temiz Futbol Eylemine katılmak için Kızılay’a geçiyorum… Allah’ını seven gelsin…

Bir gün coplanacaksak, ona da hazırız…