Öncelikle hepimizi derin acılara boğan Ermenek hadisesi ve diğer malum sorunlarımızdan dolayı ulus olarak mutsuz ve yıkım dolu günleri yaşamaktayız.
Bir birey olarak bütün bu acı olaylardan sonra şunu bir kere daha anladım ki, bu ülkede en ucuz şey nedir diye sorarsalar bir gün bana; cevabım kesinlikle ' İNSAN HAYATI ' diye olacaktır!
Anlayan anlar umarım...
İşte bu vesile ile....
Üzerinden garabet dolu günlerin bir türlü eksilmediği güzel ülkemin acılı yüreklerine bir kere daha Allah'dan sabır diliyor, bu tür acı dolu, cehaletliklerle örülü düzenle gelen olayların bir an önce son bulmasını temmni ediyorum...

Ve böyle bir psikiloloji sonrası sorumluluğumuz gereği Trabzonzpsor'u izledik şirin Akhisarspor karşısında...

Şu Trabzonspor'a gönül verenlere diyorum, Allah bol bol sabırlar versin!
Yüreği Trabzonspor için atanlar beni lütfen bağışlasın, lakin durum böyle ve korkarım ki düzelecek gibide değil...

İşin açıkçası  bu satırların yazarı olarak; Trabzonspor'dan bu maç için çok umutluydum, zira; Galatasaray ve Bursaspor'un kazanmış olması, Beşiktaş ve Fenerbahçe derbisinden  olası bir beraberliğin çıkacak olması umuduyla, Trabzonspor'un oyun bazında olmasa bile, sırf bu altını çizmeye çalıştığım detaylardan dolayı bir strateji üretmiş olma ihtimali üzerinden bir düşünüm ürettiğini umut ederek, bu maçtan hanesine altın değerinde bir üç puanı yazdıracağına inancım tamdı gerçekten de...

Fakat şunu unutmuş olduğumu hatırladım: Trabzonspor daha takım değildi, hocasının öyle dediğine göre!
Çünkü bizim düşündüklerimizi takım gibi takım olan takımlar düşünürler...

Anlamakta güçlük çekiyorum artık bir yazar ve Trabzonspor'a gönül veren bir futbol tutkunu olarak: ' Akshisarspor gibi bir proje ekibine karşı Vahid hocanın nasıl böyle savruk bir oyun stratejesiyle çıkmış olmasını, ki ben dün Trabzonspor'un ne oynadığını da asla anlamadım, hoca sahi ne düşündü dün(?) sürekli sordum kendime ve işin içinden çıkamadım...

Rakibin elinde an itibariyle Süper Ligin tartışmasız en formda orta saha beyni Bilal ve kurnaz golcüsü Gekas var ve sen eğer sakat değilse Özer, hadi onu ilk yarı için geçtim, Mehmet Ekici'nin yanına Constant'ı nasıl oynatmazsın?...

Şuydu buydu,,,
Ben anlamam, anlayamam!
Kadro mühendisliği hocanın işi ve bu maç Trabzonspor'un araftan çıkacağı bir maçtı...
Yenerse yukarıdan kopmayacak, yenilirse artık muhatapları kümedem nasıl kalırızın hesaplarını yapacak ekipler olacaktı...
Ha...
Yenilmedi yine Trabzonspor, ama yenemedi (de) yine Trabzonspor (?)...

Yani bize bu Sonbaharın kışa karıştığı romantizm dolu bu günlerde başımıza sararan gazeller düşeceğine; ' yine  hüsran düştü '...

Bu arada şuraya yazıyorum: Cardozo gibi birinin Trabzonspor'da olmasının da artık bu oyun sistemiyle  bir kıymeti harbiyesinin kalmadığını düşünmeye başladım, ki Trabzonspor'un berabeliklere endeksli bu oyun sisteminde Cardozo büyük lüks ve takımın el freni olacak gibi görülmekte.
Çünki Vahid hocanın bu sisteminde Cardozo, ve hatta hiç bir forvete gerek yok.
Geriye yaslan, fırsat buldukça kontraya çık ve işte elinde o an kim varsa çabuk ve dikine gidecek, o golü atsın...
Allah aşkına böyle bir mantık var mı sevgili dostlar?...

Yönetim burada ivedilikle hocayı uyarmalı ve Trabzonspor asla ve kata silik bir futbol oyun anlayışıyla sahaya çıkamaz, demeli...
Trabzonspor'un genleriyle oynamak kimsenin haddine olmadığını birinin hocaya anlatması gerekir...
Dün akşam Trabzonspor bir kere daha nereye koştuğunun farkında olmadan ve adeta bizi narkozla uyuttuğunu sanan bir anlayışa teslim olduğunun son tahlilde bizlere izahını yapmıştır...

Bu ne demek mi?
Artık Kral çıplak değil, anadan üryandır...demek...