Maç yazılarını genelde maçın hemen ardından yazmaya çalışırım. Fakat Trabzonspor’un Alanyaspor karşısında yaptıkları beni komaya soktu. Yeni yeni ayılmaya çalışırken, içimde kalanları aktaracağım.

Son yazımda yıldız transferlere rağmen Abdülkadir’i Yusuf Yazıcı’yı takıma kazandırdığı için teşekkür ettiğim Yanal, Alanyaspor maçında yaptığı hatalar ile gençleri de taraftarın önüne attı.

Fenerbahçe maçı, Başakşehir maçı ve son olarak da Alanyaspor maçıyla beraber, senin teknik direktörlüğünü tartışanları haklı duruma çıkarttın.

Fenerbahçe ve Başakşehir maçlarını elinle vermene rağmen sana sahip çıkmak istedim.

Neden mi?

Çünkü bana ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler.

Yanal giderse kim gelecek sorusuna, sağlam kaynaklardan aldığım bilgiye göre Fatih Terim dediler.

Yıllarca eleştirdiğim ve tiksindiğim ego uzmanı Terim ismini duyan ben, sana razı gelmek istedim Ersun Yanal.

Ama olmuyor. Sen en ufak desteği hak etmiyorsun.

Takımın başında kalmaya devam ettiğin sürece, camiaya kazandırdığın gençleri de kaybedeceğimizi net şekilde görüyorum.

Esteban olayı hariç Alanyaspor maçında yaptığın hataları buradan yazmaya gerek duymuyorum.

7’den 70’e herkes görüyor hataları, ortak sesle de dile getiriyor.

Milyonların gördüğünü sen neden görmüyorsun?

Gelelim Esteban olayına…

Şimdi senin hocalığın tartışılıyor diye isyan ediyordun değil mi?

Her ne olursa olsun, profesyonel bir kaleciyi veya futbolcuyu sahaya çıkartamıyorsan, bırak git.

Yok hastalanmış mış… Hikaye anlatmaya gerek yok. Futbolcu psikolojik olarak etkilenir, sahaya çıkmamak ister. Onu motive etmek ve oynatmak senin birinci görevin. Sahaya çıkmak isteyeni hemen sahaya mı alacaksın. Eee sen ne güne oradasın?

Milyonlar ağlarken, maç sonu dalga geçer gibi yaptığın açıklama ile pis pis gülüşünü ise bir ömür unutmam.

Ölümü görüp sıtmaya razı olmaktansa, artık ölmeye razıyım.