Sanki, son günlerin en çok konuşulan şu gizem dolu  Paramount otelde önceden tatil yapmışlarda, görüntüleri basına çıkacak endişesi taşıyan şahsiyetler gibi futbolcularımızın bedenleri sahada akılları çok başka bir yerlerde gibiydi..

Latife bir tarafa, sahi ne oldu o rüya Milli Takıma?

Dünün neşeli çocukları şimdi birden ‘acıların çocukları ‘ durumuma düştüler..

İki pozisyon var ki, o iki kritik pozisyon;  Milli Takımımızın  dibe vurduğunu kanıtladı...

Galler maçından söz ediyorum: Rakip, tüm orta saha ve defans bloğumuzu uyutup, Ramsey’i kaçırıp da, Ramsey’in  Uğurcan’ı avladığı o golün oluşumundaki gafleti ve çaresizliği diyorum..

Sahi, oradaki arkadaşlar ne yapmak için oaradaydılar...?

Bir diğeri;

Bizim bir pozisyonumuzda da, golcümüz Burak’ın önüne aldığı topu rakip kaleye doğru sürüpte, başını kaldırdığında yardıma gelen bir arkadaşının olmadığını görüp, son tahlilde cılız bir şut çekip, adeta tükenmişliğimizin fotoğrafını çekiyordu, rakip kalede eriyen umudumuza el sallar gibi..

Oysa, ne ümitlerle gitmiştik turnuvaya..

Hele ki gitmeden önce dünya çapında star olan topçularımızın reklam filmleri dönmeye başlamıştı ekranlarımızda..

Nede olsa bizim çocuklardı onlar..

Tabiikide  topun en şahanesini onlar oynar, reklamın en iyisini de onlar çeker ve oynar..

Çünkü onlar ‘ bizim güzel çocuklarımız ‘ dı...

Hele, Merih Demiral’in oynadığı reklam filmindeki replikleri dinleyince, sanki olacaklar günler öncesinden malûm olmuş gibi..

Bir yerinde şöyle diyor  ‘ İnsan gününde olmayabilir bazen, başarıda başarızlıkta herkese aittir “..gibi bir diyalog vardı, Merih’in ağzından dile gelen reklam filminde..

Evet, sanki Merih’in reklam filminde geçen diyalog, nerdeyse aynı benzerlikte Roma’da Merih’in kendi kalesine talihsiz bir gol atmasına atıf yapmış gibiydi günler öncesinden..

Şenol Güneş Pusudaki Köstekçilerini Haklı Çıkardı..

Aynen öyle oldu maalesef..

Hocayı yıllardır yerden yere vuran ve her bir başarısına dudak büken bütün kalemşörlerleri maalesef haklı çıkardı hoca..

Hatta haklı çıkarmak için elinden geleni yaptı demek daha doğru olur..

Lakin, hocanın hakkını da teslim etmek gerekir ki, Lucescu sonrası adeta yalvar yakar Milli Takımın başına geçmesi için  hocanın kapısında yatan TFF yi ve kamuoyu baskısını unutmayalım..

Şu an  bir başarısızlık varsa, bu turnuvaya da bu takımı aynı çocuklarla bu hoca getirdi..

Fakat futbol öyle bir oyun ki, ne dün ne yarının bir önemi var..

Futbolda sadece ‘ an ‘ var..

Oysa her şey çok güzeldi..

Her şey güzel başlamıştı..

Kim korkardı Fransa’dan, Hollanda’dan..

Nitekim bir rüya misali 2020 Avrupa Şampiyonasına muhteşem bir Şenol Güneş performansıyla geliverdik..

Letonya Maçını Done Görmemek..

Gözden kaçtı oysa, herkes rüyalar alemindeyken – üç farklı skordan maçı aynı gol skoruna getiren Letonya’ aslında bizi uyarmıştı..

Bu küçük Kuzey Avrupa ülkesinin bile bir sisteminin olmasını o zamanlar anlamadık ya da gözden kaçırdık..

Bakü Şansımızdı..

Kuralar çekilince teknik direktörümüz Şenol Güneş; Bakü’de olmak sanki ülkemizin de bu turnuvayı düzenleyenlerden biri olduğuyla aynı “ demişti..

Yani iki maçımızı kendi evimizde oynayacağız..

Lakin, olmadı – olamadı..

Can Azerbaycan ve Türkiye beraberce bir futbol bayramını yaşamak için ‘Bakü’yü muhteşem bir panayır şehrine dönüştürmüştü..

Öyle ki, ‘Bizim  Çocukları izlemek için Amerika başta olmak üzere dünyanın dört bir yanımdan gelenler oldu..

Sözün özü evimizde aşımıza hüsran ekildi..

Geçmiş ola...

Sonuç maalesef hüsran..

Onu diyorum ya, testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur..

Fakat, bir kaç hususu da demeden olmaz diye düşünüyorum..

Yabancı Kuralını Açıklamak Şart mıydı?

En başta büyük futbol aklımız sayın Nihat Özdemir bey, şu yabancı kuralını turnuva sonrası açıklasaydınız olmaz mıydı?

Öyle ya, bir çok futbolcumuzun, özellikle transferi gelen oyuncularımızın aklı karışmış olamaz mı?

Lejyonerlerimizinde bir çoğunun transferi olduğu aşikar..

Yani, kafası karışık çok oyumcumuz vardı..

Sonra;

Şenol hocamda da bir durgunluk bir tuhaflık vardı..

Heyecanı yok gibiydi..

Büyük hayallerim var derken, en iyi üçüncü olabilmeyi bile hepimizden önce hoca imkansız hale getirdi..

Sanki, turnuvaya son anda çağrılan bir ekibin hocası gibiydi..

Öyle bile olsa, malûm sezonda ‘UEFA ‘nın bir gecede Trabzonspor’u “ Şampiyonlar Lig’ine ‘ davet ettiğinde bile hoca hiç bocalamamış ve tarihinde Trabzonspor’a ilk defa hazırlıksız bir şekilde katıldığı bu turnuvada unutulmaz bir başarı yaşatmıştı..

Yani, Şenol Güneş’ i bir “ üç doksan dakika ‘’ da bitirmekte kimsenin haddi değil..

Siz bakmayın ona diş bileyenlere gün doğdu ya, konuşurlar..

Sonuçta ağızları da yazmaya stünlarıda var..

Ki  onlar hep pusuda bekleyen sırtlanlar gibidirler..

Lakin, hoca gerçekten huzursuzdu ve bu takımada yansıdı..

Bir şeyler vardı, eksik bir şeyler vardı..

Oysa 2002’de Prf.Dr. Turgay Biçer hoca vardı, takımın psikolojisini mental yönden maksimum seviyede tutabilen..

Bilemiyorum, bu turnuvada kimler var, hocayı sadece kendi işine odaklayacak bir ortam sağlandı mı?

Fakat günün sonunda bütün bunlar başarısızlığa mazeret kabul edilemez..

Olsa olsa etkenlerden biri olarak kabul görebilir..

Son tahlilde güzel bir çabanın sonunda dünyanın gözü kulağı bir turnuvada en az bir çeyrek final şansının verildiği ‘Bizim Çocuklar ‘ maalesef en az ‘ yedi puan hedefini ‘eksi yedi ‘averaja indirerek tarihin en kötü futbol performanslarından birini yasattılar bize..

Pandemiydi, liglerin sıkışık olmasıydı, reklam filmlerinde oynayanlarıyla, çağrılanıyla, çağrılamayanıyla, küseniyle küsmeyeniyle bir sürü yaşanmışlığı şimdi başarısızlığın ana sebepleri olarak görmeden 2022 Dünya Kupasına hazırlanmanın yollarına bakmak elzemdir..

Aksi halde, fotoğrafın büyüğüne odaklanmamak ancak aciz ulusların yapacağı bir düşünce şekli olup; bu durum günü kurtarmak ve asıl hataların gözden kaçmasına neden olabilir..

Son Maçta Bambaşka Bir On Bir..

Bir futbolsever olarak, İsviçre Maçında hoca keşke ‘ Uğurcan dahil yepyeni bir On Bir ile takımı çıkarsaydı diye çok istedim..

Hiç değilse KATAR yolunda heybemize çok şeyler katardı, diğer oyuncularımızın performanslarını görebilmek..

Ne diyelim, hayat devam ediyor..

Darısı başka turnuvalara,..

Bence ucundan kıyısından 2020 Avrupa Şampiyonasında olmak yine de güzeldi..

Teşekkürler ...

Hasan Akbaş

Haberts.com

21 haziran 2021