Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği (KOREV) Başkanı Ülkü Aydeniz, KOREV yararına düzenlenen Ayhan Sicimoğlu’nun sunumu ile Ayşe Sicimoğlu Quartet konseri öncesinde koruyucu aileliği anlattı.

KOREV yararına organize edilen “Ayhan Sicimoğlu’nun sunumu ile Ayşe Sicimoğlu Quartet” konseri, Ankara’da yapıldı. Konser öncesinde açıklamalar yapan KOREV Başkanı Ülkü Aydeniz, “Koruyucu ailelik, devlet koruması altındaki çocuklarımızın aile yanında büyümesi için geliştirilmiş bir modeldir. Türkiye’de genelde evlat edinmek bilinir ama koruyucu ailelik bilinmez. Evlat edinmekten biraz farklı bir modeldir aslında. Şu anda yaklaşık 20 bin civarında devlet koruması altında çocuklarımız var, Bu çocuklarımız biyolojik aileler yanında ihmal, istismar ve şiddet gibi travmatik olaylara maruz kalan çocuklar ve ailelerinin yanında olmaları uygun değil onların hayatları için. İşte bu çocuklar devlet koruması altına alınırlar ve evlat edindirilemezler bilinenin aksine çünkü biyoloji aileleri vardır, velayetleri devam etmektedir. Çocuk Evi, Sevgi Evi dediğimiz toplu bakım modellerinde barındırılır bu çocuklar ancak bütün araştırmalar göstermektedir ki her türlü fiziki şartların iyiliğine rağmen, çocukların aile yanında birebir ilgi ve sevgi ile büyümeleri gerekmekte. İşte koruyucu ailelik modeli de bu çocuklarımız aile yanında büyüsünler diye geliştirilmiş bir model. Biyolojik aileden bir fark yok ya da evlat edinmeden bir farkı yok aslında, temelde çocuklarımız bizimle birlikte yaşıyorlar, bize anne-baba diyorlar, her türlü sorumlulukları bizde, bakımlarını biz üstleniyoruz. Sadece devlet koruması altındalar, adlarını ve soyadlarını değiştiremiyoruz 18 yaşına kadar. 18 yaşına geldiklerinde eğer onlar da isterlerse elbette, evlat edinebiliyoruz” dedi.

“Sevgisizlik en büyük şiddet”

Kendisi de bir koruyucu aile olan Aydeniz, neden bu yöntemi seçtiğini ise şu sözlerle açıkladı:

“Evlat edinmekten daha farklı ve daha gerekli bir model olduğuna inanıyorum ben, çünkü evlat edinmede bir şekilde biyolojik aileleri olmayan çocuklar var ve onlar bir şekilde evlat edindiriliyor ama bu çocuklarımız ailesiz büyüyorlar ve araştırmalar gösteriyor ki aslında ailesiz büyümek, sevgisiz büyümek, şiddetle eşdeğer. Bu çok bilinen bir konu değil, hepimiz fiziksel cinsel istismar ve şiddetten bahsediyoruz ama sevgisizlik en büyük şiddet. Dolayısıyla, bu çocuklara dokunmak gerektiğini düşündüğüm için koruyucu aile olmayı ben tercih ettim ve tesadüfen bir gazete yazısında okudum. ‘Ben neden bilmiyorum bu koruyucu aileliği’ diye araştırdım. Aile Bakanlığının İl Müdürlüğüne gittim ve sistemle ilgili bilgi aldım. Sonra dernekle yollarım kesişti. O dönem iki aylık olan kızım ile tanıştım, şimdi beş yaşında ve onun koruyucu ailesi oldum. Sonra da ‘evet çocuğuma dokundum’ dedim. Onu gördükten sonra, gelişmesini gördükten sonra onu ne kadar çok sevdiğimi ve aslında kan bağının değil, can bağının esas olduğunu gördükten sonra derneğin başkanı oldum ve şimdi diğer çocukların da aile yanına yerleştirilebilmesi için çalışmalar yapıyoruz arkadaşlarımla beraber.”

KOREV’i de anlatan Aydeniz, “Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği, devlet koruması altındaki bütün çocuklarımız için çalışıyor. Koruyucu aileliği anlatmak, evlat edinmeyi anlatmak, bu süreç içinde ailelerimize destek olmak, çocuklarımızla ilgili yaşanan her türlü sorunda, her türlü hukuki ve psikolojik konularda destek olmak, ailelerimizin sorularını, kafalarındaki soruları gidermek ve çocuklarımızın daha iyi şartlara sahip olması için çalışan bir derneğiz” dedi.

“Koruyucu ailelik kavramı var demek istiyoruz”

Düzenlenen etkinlikle ilgili de konuşan Aydeniz, “Biz bugün Ayhan Sicimoğlu’yla ve Ayşe Sicimoğlu’yla beraberiz. Bizimle gönüllü birlikteler, KOREV’i ve koruyucu aileliği öğrendikten sonra benim kızlarımla tanıştıktan sonra kan bağının değil, can bağının esas olduğunu gördükten sonra ve koruyucu ailelerin kitlelere duyurulması gerektiğini düşündüler onlar da benim gibi ve biz bugün aslında onlarla birlikte ‘koruyucu ailelik kavramı var’ demek istiyoruz insanlara. ‘Siz de bir çocuğa dokunabilirsiniz’ demek istiyoruz. ‘Bir çocuğa dokunduğunuz zaman onun hayatını değiştirebilirsiniz ve belki hayatını değiştirdiniz çocuk da dünyayı değiştirebilir’ diyoruz. Çünkü bir çocuk bir dünya aslında. Biz hep ‘çocuğa dokun hayatı değişsin’ diyoruz ama aslında onlar da bizim hayatımızı değiştiriyorlar” ifadelerini kullandı.

Aydeniz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben bunun karşılıklı bir iyileşme olduğunu düşünüyorum ve aynı zamanda toplumun da sağlıkla ve sevgiyle iyileştiren bir süreç olduğunu düşünüyorum. Çocuklarımızın korunması için önleyici bir faaliyet olduğunu düşünüyorum ve biz bugün bunu anlatmaya çalışacağız çok sayıda insana aynı zamanda müzikle de keyifli bir zaman geçireceğiz.”

"Oran yüzde 35"

Türkiye’nin konuya ilişkin konumunu da değerlendiren Aydeniz, “Çok gerilerdeyiz maalesef. Şu anda 20 bin çocuğumuz koruma altında ve yaklaşık 6 bin 300 çocuğumuz koruyucu aile yanında büyüyor. Yani, oran yaklaşık yüzde 35. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman oran yüzde 85’ler civarında. Yani neredeyse koruma altındaki bütün çocuklar aile yanında büyüyor. Bizim de bu oranlara ulaşmamız gerekiyor. Çünkü araştırmalar çocuğun aile yanında büyümesinin öncelik olduğunu gösteriyor. Bizim de hedefimiz Türkiye’de bu oranları yakalayabilmek konusunda dernek olarak gerekeni yapabilmeyi sağlamak” dedi.

Aydeniz, “Çocuk sahibi olmadan önce, biyolojik çocuk sahibi de olsak koruyucu aile de olsak, evlat edinsek de ki bunların birbirinden hiçbir fark yok. Bu büyük bir sorumluluk ve onları dünyaya getiriyorsak, bir şekilde onların sorumluluğunu üstleniyorsak en başta, onları korumakla, anne baba olmayı öğrenmek ile başlamalıyız. Korumak, önlemek tabi, bu sadece aile değil, aile ve toplumun, toplumun bütün bireylerinin, toplum içerisindeki devlet kurumlarının, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Adalet Bakanlığı’nın Aile Bakanlığı’nın topluca çalışması gereken ve çocuk doğduğu andan itibaren onun haklarına uygun olarak, anlaşma yaptığımız ve altına imza attığımız sözleşmelere uygun olarak, haklarına riayet ederek, korunmasını sağlamak aslında temel görevimiz. Barınmasını, sevgiyle büyümesini, hak temelli büyümesini sağlamak temel görevimiz. Toplum olarak bu sorumluluğu üzerimize almalıyız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Aydeniz, konuyu öğrenmek isteyenlere, koruyucu aile olmak isteyenlere de seslendi. Aydeniz, “Bizler yaşayan insanlarız. Ben bizim toplumumuzun yaşayan insanları dinlemek yoluyla çok şey öğrendiğini düşünüyorum. Bizlere ulaşabilirler çok soruları oluyor, onları cevaplıyoruz. çünkü bu süreçlerin hepsinden bizler de geçtik” dedi.

“En çok sordukları şey ‘başkasının çocuğunu sevebilir miyim?’ oluyor” diyen Aydeniz, “Zannediyoruz ki sadece doğurarak sevebiliyoruz biz. Biz de hep bunu anlatıyoruz. Evet, sevebiliyorsunuz, hatta doğurmadığınızı hiç hatırlamıyorsunuz bile. Çok da seviyorsunuz. Bu tip sorulara bizler cevap veriyoruz ve kafalarındaki endişeleri gideriyoruz. Bir de şunu soruyorlar, ’Ya bir gün giderse?’ Biz de hep şunu söylüyoruz, ‘Çocuklar emanet. Biyolojik çocuklarımız da bir gün gidiyorlar, ya gitmezse?’ Çok büyük oranda bu çocuklar geri dönmüyorlar, çünkü ailelerinin yaşam şartları değişmiyor ve iyileşmiyorlar. Bizlerle birlikte büyüyorlar ve o çocuğa bir hayat kazandırılıyor. ‘Bu, her şeye değer’ diye düşünüyoruz ve bu sevgiye, bu yüreğe, çocuk büyütmeye niyeti olan herkesin el atmasını ve çocuklarımıza koruyucu aile olmasını, evlat edinmesi gerektiğini düşünüyorum ben. Sorular olursa elbette bizlere ulaşabilirler” ifadelerini kullandı.
Kaynak: iha