Bazı şeyler vardır, izah etmek istersiniz de, söylemek istedikleriniz dile gelir, lakin kaleme dökülemez..

İşte tamda öyle bir yerdeyim...!...

Trabzonspor’un,  sahi kaçıncı beraberliği ‘ bu ‘diye düşünürken(!)..

Oysa, son haftaların en göze hoş gelen mücadelelerinden birini veriyordu, İstanbul’da - Galatasaray’a karşı Abdullah Avcı’nın öğrencileri..

Özellikle ilk yarıda rakibin isabetli bir şutunun olmadığını görümce, bu sefer şeytanın değil bacağını, boynunu kıracak diye umutlandırdı neredeyse bizi Trabzonspor..

Geçen hafta Göztepe’den son yılların en göze hoş gelen gollerinden birini kalesinde gören Galatasaray, yine neredeyse aynı güzellikte bir Edgar IE golünü de kalesinde görünce, Trabzonspor elbet bir Göztepe değil, üç puana bu kadar yakınken, şu beraberlik garabetine artık bir son verir diye umutlanmadık değil doğrusu..

Fakat, yine olmadı..

Yine son dakika kabusları Bordo Mavililerin sevinçlerini hüzne boğdu..

Olacak gibiyken bir şeylerin olmamasının ne büyük bir yıkım olduğunu Abdullah hocanın gözlerindeki hüzün tünellerinde görmekte acı bir enstantaneydi doğrusu..

Öyle ya, bunca sıkışık bir fikstür aralığında onca sorunla boğuşurken, istediğin kadar teşriki mesai yap, kat edeceğin yol ancak bu kadar..

Ah O Son Beş Dakika..

Adeta rakibin golünün bağıra bağıra geleceği bariz bir şekilde belliyken, topu kendi birinci bölgesinden çıkaramayan bir takıma istediğin kadar taktik versen ne yazar.

Hele maçın son çeyreğiydi sanırım, Marlon’un müsait bir komumdayken durduk yere bir top kaptırması vardı, hatırlayanlarımız hak verecektir; o vakit maçın skorunun rakip lehine döneceğini hissetmek için futbol profesörü olmaya gerek olmadığını hatırlatmak isterim..

İnsan ister istemez üzülüyor, böyle sıradan bir futbolcunun o mevkii işgal etmesinden, yada ettirilmesi karşısındaki çaresizlikten (!)..

Sonuç itibariyle, bu saatten sonra söylenecek bir şey yok..

Dayanmalıydı, o faulü orada yaptırmamalıydı demek kadar, bir golün yanına bir gol daha atamamanın, hatta bunu haftalardır alışkanlık haline getirmenin nedenlerine hep beraber bakmak gerek(!)..

Ahmet Ağaoğlu, skoru tutamıyoruz bir türlü diye bundan çok önceleri dert yanmıştı, hatırlıyorum..

Ne desek, cennetle cehennem arası ‘arafta ‘ gibiyim..

Bu öyle bir şey ki, “ yenemiyorsan yenilme “ bari hadisesinden ziyade; yenmek istemiyorsan yenilme ‘’ gibi, basit bir bilinç altı hissiyata, bir teslim oluşa  dönüştü..  

Bizim jenerasyon  hatırlayacaktır, bir zamanlar Sarıyer’in ‘beraberliklerin ‘takımı diye yaftalandığı  o seksenli sezonlardan birini hatırlattı, Trabzonspor bana..

Oysa, sen şampiyonluklarının gölgesinde bir nesil büyüttün, kalk ve kendine gel, kendine gel ve “ TİTRE “ Trabzonspor diyeceğim(!).

Hoş desem de kim üzerine alacak ki(?)..

Abdullah hoca üçüncülük, hatta neden ikincilik olmasın diye bu maç öncesi umutluydu...

Fakat,..

Yoluna uygun adım beraberce, birik ve beraberlik içinde yürüyen Trabzonspor’ neleri kaçırdığının, hele ki üstündeki takımların İstanbul medyasının şişirmesi ve pohpohlamalarının bile defolarını gizleyemediklerini görememiş olmasını üzülerek izlemek, sanırım bu sene Trabzonspor taraftarının sinir imtihanı olmakta(!)..

Ne diyelim, “ kaçan balık büyük oldu ‘ yine..

Kısmet gelecek sezonlara,

Hasan Akbaş

Haberts.com