Dün gece iki saatimi televizyonda Aziz Yıldırım’ı dinlemeye harcadım. Boşa geçen iki saat. Hep aynı teraneler, aynı masallar. Ülkemizde siyasetçisi de aynı, spor adamı da. Hırsızlık konusunda ne diyorsun, diye soruyorsunuz, sorunuza cevap yok, size paralel yapıdan bahsediyorlar.

Aziz Yıldırım UEFA ve CAS’taki savunmalarını da televizyondaki usulde yaptıysa, kulübü iki yıllık cezayla ucuz kurtulmuş demektir…

Aziz Yıldırım’ı dinlerken Türkiye’nin en büyük mizah yazarı Aziz Nesin’in bir hikâyesi aklıma gelir.

Eski tarihlerde, ciddi vergi kaçırıldığı ihbarı alan denetmenler Filanca Beyin defterlerini incelemeye giderler. Gerçekten de ihbardaki gibi müthiş bir vergi kaçakçılığı söz konusudur. Bunu raporlayacakları esnada Filanca Bey yanlarına gelir. 

Bir iddiaya göre Filanca Bey, Kurtuluş Savaşı’nda önemli görevlerde bulunmuştur, bir başka iddiaya göre de savaşa filan katılmamış, askerden kaçmıştır.

Denetmenlerin yanına girer girmez savaştaki kahramanlıklarını anlatmaya başlar. Sakarya, Dumlupınar, Afyon ve dahi Kocatepe… Müthiş yiğitlikler… 

Denetmenler görevlerini unutur, raporlarını yazamaz…

Bu durum günlerce sürer. Denetmenler tam işlerine dönüp ceza kesecekleri anda Filanca Bey ortaya çıkar, Sakarya’dan başlar, İzmir’e, Akdeniz’e kadar anlatır da, anlatır. 

Sonunda denetim filan yapılamaz. Böyle kahraman birisi vergi kaçırsın, olacak şey değil…

Aziz Yıldırım’a soruyorlar: İyi ama tapeler, konuşmalar…

Cevap veriyor: Biz Atatürkçü olduğumuz için bunlar başımıza geldi…

İyi ama maç satın almalar… Para trafiği…

Biz cephede savaşmış bir kulübün taraftarıyız…

Ama sürülen tarlalar?..

Biz askeri çok seviyoruz… Askerliği çok seviyoruz…

İyi ama siz sahte raporla askerden kaçtınız…

Duyamadım… Şekerim mi yükseldi, ne? Her neyse… Ne sormuş olursanız olun, sebebi Komplo… Paralel yapı… Kumpas…

Anlaşılıyor ki, bundan seksen sene önce konuyu saptırarak denetmenleri uyutanların torunları yine aynısını yapacaklarını düşünüyorlar. E, burası Türkiye, olur mu, olur. 

Aziz Fontaine’den masallarla uyumaya devam Türkiye…