Bizim milletimizin hafızasında vali demek devlet demektir. Valiler yürüyen, konuşan, hareket eden devlettir halk için. Hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, bir Türk için en üst düzey saygı gösterilen isim valilerdir. Bir bakan, bir milletvekili ya da bir parti başkanı bir kahveye girse, ayağa kalkmayan, tavır yapan, bacak bacak üstüne atan insan görebilirsiniz lakin bir vali kahveye girdiğinde saygı göstermeyen, hürmet etmeyen kimseyi göremezsiniz. Toplumumuzun derin hafızasında, paşa valiler hep güç, adalet ve saygının sembolü olmuştur.

Hiç unutmam, rahmetli babaannem ki kendisi Osmanlı hüviyet cüzdanını ölene kadar saklamış bir kadındır, en küçük bir derdi olsa '' Gidi valiye arz edeceğum'' derdi. Canını sıkan bir şey olsa ya da birisine kızsa, '' Bak giderum vali hazretlerine'' derdi. Nenemin bu sözleri bugün gibi kulağımda… Allah rahmet etsin. Nenemin kuşağından hayatta kimse kalmadı ama valilere duyulan saygı halen toplumumuzda çok diri bir şekilde yaşamaya devam ediyor. Şahsen bende valilere gösterdiğim saygıyı hiç kimseye göstermem, valilerimizin yeri ayrıdır bende. Mecburi, zoraki, dostlar saygıda görsün kabilinden bir durum değil, severek ve içimden gelerek gösterdiğim bir saygıdır bu…

Osmanlı bakiyesi ülkeleri gezdiğimde gördüğüm vali konakları içimde derin bir hüzün bıraksa da, ilk ziyaret ettiğim yerler arasında olmuşlardır. Osmanlı valilerinin yönettiği yerler, bugün ki bir ülke büyüklüğünde olan topraklarmış. Tevekkeli değil, vali paşalara tarihten gelen bu derin saygı ve muhabbet…

Neyse hadi artık konuya gel diyorsunuz gibi geldi… Yok, bunca lafı, sözü bir yere getirmek için falan söylüyor değilim. Yani siz şimdi belki de sözü Çankırı Valimiz Sayın Vahdettin Özcan'a getireceğimi düşünüyorsunuz. Hani şu metris cezaevinde ki günlerinin ardından salıverilen Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'a şeref defterini imzalatan Sayın Valimizden bahsediyorum. Benim ne haddime canım böyle bir şey… Sayın Valimiz bir şeref defterini imzalatmak için Aziz Yıldırım Beyi bulmuş ise, sayın valimizin takdiridir. Lakin ben sıradan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, o defter önüme konsa, bu saatten sonra imzalamam. Bu da benim takdirimdir ve sayın valimizde eminim buna saygı duyacaktır. Şeref defterini imzalatmak için Aziz Yıldırım'ı tercih eden akıl nasıl bir akıldır, bunu ben bilemem lakin çok iyi bildiğim bir şey varsa, bu şeref defterini bu milletin bir yerlere not ettiğidir.

Hani bir düğün, bir sünnet, bir cami açılışı ne bileyim hayırlı bir işin ilk adımını atmak için genelde, ağzı dualı, dili tatlı, mahallenin sayılan sevilen mübarek bir ismi tercih edilir. Çankırı Spor 'un tesislerinin açılış kurdelasını kesmek için Aziz Yıldırım hangi özelliğinden dolayı tercih edilmiştir çok merak ediyorum. Aziz Yıldırım ağzı dualı, dili tatlı bir isim olduğu için mi, yoksa mahallenin sevilen sayılan ismi olduğu için mi tercih edilmiştir. Ya da Aziz Yıldırım çok mübarek bir insan olduğu için onun nurundan, feyzinden, hikmetinden faydalanmak mıydı muradınız… Ya da Aziz Yıldırım eli bereketli, gözü basiretli, dili kerametli olduğu için, uğur getirir diye mi düşündünüz Sayın Valim… Neyse bunlar zat-ı aliniz takdirleridir üstümüze vazife değil…

Lakin şike yapmak suçundan 6 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmış birine brifing verdiğiniz söylendi ,yazıldı çizildi ya gazetelerde, işte bu çok zorumuza gitti bilesiniz… Sayın Valim, Allah aşkına bizi de bilgilendirir misiniz? Aziz Yıldırım'a hangi gerekçe ile brifing verdiniz sahiden…

Aziz Bey'e pek bi güzel hediyeler de takdim etmişsiniz efendim… Lakin benim en çok dikkatimi çeken şey, verdiğiniz yöresel tuz lambası oldu… Eğer o lambadan bir gün bize de hediye etmeyi düşünürseniz, lambadan çıkan cine, '' Bizim kupayı kim çaldı?'' diye soracağız biliyor musunuz?

Ve bizler bu ülkenin adalete inanan çocukları, tarihin bize uzatacağı şeref defterine '' Bu ülkede adalete ve devlete olan inanç yitirilmesin diye elimizden geleni yaptık'' diye yazacağız efendim…