Trabzonspor Bakasetas, Nwakeme ve Peres gibi üç as futbolcusunun eksikliği ile başladı maça. Buna ligin en baskılı ve rakibe yakın oynayan takımı olan Göztepe’nin müthiş taraftarından aldığı motivasyon ile baskılı başlaması da eklenince Trabzonspor oyuna istediği gibi başlayamadı. 

Trabzonspor her türlü baskıya rağmen Edgar ve Peres bağlantısı ile sağdan, Edgar, Berat ve Bakasetas bağlantısı ile merkezden rahatlıkla oyun kurabilir, Nwakaeme de ayağında top saklayarak takımı ileri taşırdı. 

Avcı bu futbolcuların yokluğunda Ömür’ü orta sahaya koyarak oldukça ofansif bir kadro ile maça başlayınca Göztepe ilerideki baskılı oyunu ile dönen topları da toplayıp atakları tazeledi.

İşte bu dakikalarda Trabzonspor’un iyi savunma yapması ve tecrübeli futbolcuların paniklememesi gol yiyip oyundan kopmamızın önüne geçti.

Bu zamana kadar yaşlı futbolcu transferi sebebiyle eleştirdiğim Avcı’nın haklılığı ortaya çıkıyor. Genç ve tecrübesiz bir kadro bu baskı karşısında panikleyebilir ve baskıyı kaldıramayabilirdi. 

Şampiyonluk yarışında tecrübeli futbolcuların farkı burada orta çıkıyor. 

Bu üç as oyuncunun yokluğunda ofansif bir orta saha ile başlanması Berat’ın Göztepe ataklarını karşılamada yetersiz kalmasına ve çok fazla pas hatası ile top kaybı yapmasına sebep oldu.

Göztepe’nin baskılı oyunu ile geriye çekilen orta saha ile forvet oyuncularının arasındaki mesafe 70 metrelere çıktı ve geçiş oyunu için bağlantılar kesildi. 

Avcı’nın ikinci yarı ile birlikte maçın kahramanı Köksal Baba Siopis’i oyuna alması ve oyun formasyonuna dokunuşuyla maçın kaderi değişti.

Bu kadar eksik bir kadrodan set oyunu beklenmeyeceği açıktı ve Trabzonspor’un yapması gereken geçiş oyunu ile gol bulmaktı. Bunun için önce rakibin durdurulması sonra da orta saha ile forvet arasında sağlıklı pas bağlantısı kurulması gerekiyordu. 

Avcı Siopis’i Berat’ın yanına koyarak Berat’ı rahatlattı ve rakip atakları durdurdu. Hamsik ve Ömür’ü de önlerine koyarak orta sahada dengeyi sağladı ve sağlıklı bir pas bağlantısı kurmuş oldu ve geçiş oyunuyla gol aradı.

Nitekim golün başlangıcına dikkat edilirse Siopis’in rakibinden söküp aldığı topu aktardığı Ömür topu sürerek Gervinhio ile buluşturdu ve geçiş oyunundan galibiyet golünü bulmuş olduk. 

Bu maçta şunu görmüş olduk ki Siopis sadece bir kesici ve süpürücü olmayıp savunmadan oyun kuracak bir potansiyele sahiptir.

Trabzonspor golden sonra klasik pas oyunu ile maçı kontrolü altına alarak topu kalesinden uzak tuttu ve olası bir kötü sürprize izin vermedi.

Bu maç ile tecrübeli ve kaliteli ayaklara sahip kadromuzun kötü oynanan bir maçta bile paniklemeden maçı nasıl kazanabildiğini, futbolu bilen ve zor koşullarda çözüm üreterek maçı kazandıran bir teknik direktörümüzün bulunduğunu görmüş olduk. 

İyi oynayarak kazanan takımlar lider olur. Kötü oynadığı maçları kazanan takım şampiyon olur.

Şimdi bu karakterli futbolcular ve özverili teknik direktörümüz karşısında bizlere düşen görev de aşılarımızı yaptırarak Rizespor maçında tribünleri doldurmak ve çekirdekleri çöpe atarak bir dakika bile susmamaktır. 

Trabzonspor bunca sakatlığa ve eksiklere rağmen Rizespor maçını da kazanıp Beşiktaş deplasmanından en az bir puan alarak kendisini milli maç arasına atabilirse şampiyonluk yolunda önemli bir adım atacaktır. 

Maçın son dakikasında Göztepeli futbolcu açık ara ofsaytta iken ve top Göztepeli futbolcudan çıkmışken korner verilmesi manidardı.

Daha da manidar olan ise, iki sezon önce şampiyonluğu kaçırdığımız Gaziantep maçının son dakikasında attığımız nizami golde Halis Özkahya’yı VAR’a çağıran tetikçi, eyyamcı Özgüç TÜRKALP’in bu maçın VAR hakemi olarak atanmasıydı. 

TFF’ye ve MHK’ya çöreklenmiş sarı lobi karşısında yönetimin daha dikkatli ve daha uyanık olması gerekiyor. 

Güzel günlerde buluşmak umuduyla…