Lige çok kötü bir oyun neticesinde İstanbul'da Başakşehirspor'a yenilerek başlayan Trabzonspor'un, evinde - kendi seyircisi önünde Sivasspor karşısında  ne yapacağı ister istemez kafalarda soru işaretleri bırakmıştı, bu zorlu puan mücadelesi öncesinde..

Lakin, yeni sezonda kendi seyircisi önünde bu ilk buluşmasında bordo mavili ekip, karşılaşmanın daha  ilk dakikalarında  Kone'nin pozisyonunda yürekleri ağza getirsede, hemen akabinde  günün başarılı ismimlerinden Olcay Şahan ile sezonun ilk golünü kaydederek seyircisinide arkasına alarak muhteşem bir ilk yarı izletti sevenlerine..

Önce Olcay, sonra kazanılan penaltı sonrası Hugo ve yine Olcay'ın kendi vuracağı topu bomboş pozisyondaki arkadaşı Hugo'ya vererek, arkadaşına al da at dercesine bir ikramda bulunması, Hugo'nun kaydettiği üçüncü gol kadar değerli bir kazanımdı Trabzonspor'da ki takım olma yolundaki çabalar düşünüldüğünde..

Yazı başlığımı bir çok bordo mavili taraftarın hatırlamak bile istemediği o Başakşehirspor yenilgisine atıfta bulunarak '' Bunun Adı Refleks '' diye yazdım..

Ama;
Bunu derken Trabzonspor için özelinde amalarımında olduğuınu belirtmeden geçemeyeceğim!
Öncelikle Ünal Karaman'ın bu maç özelindeki cesur kadro seçimi, yani; bir kaç yer değişikliği ve oyuncu hamlesi Trabzonspor'un mükemmel olmasa da en azından ileriki günlere dair bizlere ışık saçtığını içtenlikle belirtmek isterim.

Özellikle Sosa..

Jose SOSA 'yı bu akşam Trabzonspor'a geldiğinden itibaren ilk defa böyle iştahlı ve üretken gürünmesinin yanında,  aynı zamanda oyunun içinde sorumluluk alma ve bunu aksiyonlaması Trabzonspor'un en değerli kazanımlarının başında geliyordu hiç kuşku yok ki..

Ve dün akşam Trabzonspor'un en büyük handikapı, kaydedilen üç farklı golle öne geçmesiyle, takımın içine düştüğü rehavetten ziyade, adına refleks dediğimiz o geçen haftayı öteleme çabasının göstergesi olan, oyuna muhteşem bir istek ve arzuyla başlamasını gölgede bırakırcasına, devrenin sonları ve ikinci yarı boyunca kırılganlık göstermesiydi.
Rakibin ilk devre sonunda golü bulması, geçen sezon oynanan Trabzonspor'un - Alanyaspor maçı hafızaları yokladı sanki..

İşte Ünal Karaman'ın üzerinde duracağı en elzem konu bu olmalı..

Çok pozisyona girmek, az girmek, gol ve goller atmak - kaçırmak bu oyunun ana hammedesidir.
Lakin, her ne olursa olsun kendi oyun şeklinizin olması ve onun üzerine koyabilmek,  iste meselenin asıl özü budur..
Çünkü siz büyük bir takımsınız, çünkü siz genlerinde büyük bir futbol misyonunu taşıyan bütün anı futbol olan bir geleneğin temsilcisiniz..

Bir başka husus, daha doğrusu benim içkillendiren durum da şu: Yusuf Yazıcı diyorum,..
Mesele formu değil, iyi veya kötü oynasın oynamasın, mesele o da değil!
Benim hissettiğim, sanki bir mutsuzluğu ya da memnuniyetsizliği var sevgili Yusuf'un..
İnşallah ben yanılıyorumdur, ki Yusuf bu takımın en değerli yapı taşlarından biridir.
Birilerini kazanalım derken, kendi altınımızı soldurmayalım, kaybetmeyelim diye düşünüyorum..

Sonuç itibariyle; sakatlığından çıktığı gözlenen ve maç eksiği ortadan kalktığında Burak Yılmaz'ın takıma katıldığında gol üretkenliği bakımından özellikle deplasmanlarda Trabzonspor'un elinin güçleneceği aşıkardır.
Nitekim dün akşam sayılmayan golünden ziyade, harika bir aşırtmayla ağları bulması gecenin hoş enstantanelerinden birisiydi hiç kuşku yok ki..

Ve seyirci..
Şenol Güneş Spor Komleksinde, formasının hakkını verenlerin sayısının arttığı her karşılaşmada Trabzonspor'un bol gollü ( yener ya da yenilir ya da berabere kalır ) karşılaşmaları taraftarına yaşatacağı hiç te sürpriz olmayacak gibi görülmekte..

DİPNOT:
 Olcay Şahan kalibresindeki bir futbolcunun gol atması kadar gösterdiği sevince saygı duymakla beraber, bu sevincinin sarı kartlık olduğunu bilmesine rağmen, yaptığının hem kendi hem takımı adına ne tür olumsuz durumlara yol açacağını kestirememesi inanılır gibi değil-di, yaptığı hareketin dakikasına baktığımızda..
Oysa maç sonu Messivari sevincini seyircisiyle yaşayabilir, yaşatabilirdi...