Türkiye hafta sonu yeni bir hava iklimine yelken açarken, Marmara’daki lodos bir başka esti Bursa’da…

Marmara’nın lodosuyla, Karadeniz’in fırtınası kapışıyordu Bursa’da, şenliğe bakar mısınız?

İki önemli futbol kentinin iki şampiyon takımı kozlarını paylaşıyorlardı, yağmurlu ve bol lodoslu bir Marmara akşamında.



Kaderin cilvesiydi bu sene her iki takımın başına gelenler, aynı gün hoca değişikliği yapan bu iki takımın buluşması her yönüyle ilginç bir akşamı beraberinde getirmekteydi futbolseverlere!



Hikmet Karaman’lı Bursaspor ligin baş altı takımı olurken, Tolunay Kafkas’lı Trabzonspor ise ligin en alt bölgesine yakın bir yerlere demir atmış bir vaziyette, ligin dibindeki bu değerli rakiplerinin gözlerinin içine bakar duruma geldi, an itibariyle.



Bu akşam oynanan futbola bakmanın da bir önemi yoktu aslında, ruhunu teslim etmiş futbolcular topluluğundan artık çok şey beklemenin bu saatten sonra abesle iştigal olacağını düşünüyorum.



Hoş(!) hele Adrian’ın neredeyse ayağının kırılacak bir pozisyonda biçilmesine, hareket topaydı diye devam kararı veren hakemi görünce anladım ki, Trabzonspor oynadığı futbolla sıradanlaştıkça saha içinde de pek bir ezilmekte!



Ben izninizle bu puslu Bursa gecesinden başka bir konuya geçmek istiyorum!



Sadri Şener yönetimin Şenol Güneş sonrası bu meşhur B Planın da keşke ‘ Tolunay hoca değil de, Mustafa Reşit Akçay ‘ hoca olsaydı diye iç geçirmekteyim!



Çünkü Trabzonspor’da artık Mustafa Akçay konseptinde bir gereksinime ihtiyaç vardır.



1461 Trabzon ile Trabzonspor arasındaki bütünleşmeye ve bu bütünleşme esnasında yörenin karakteriyle, çağdaş dünyanın işlediği modern futbol mantalitesinin bileşimini ancak ve ancak Mustafa Reşit Akçay ismi ile sağlar diye düşünüyorum Trabzonspor’un…



Çatısı ve temeli birbirine koordineli olacak sağlam bir yapıyı benimsemeden başka bir seçenek ile başarıyı sağlaması artık pek mümkün görülmemektedir Trabzonspor’un.



Doymuş, bedeni ve ruhu başka telden çalan futbolcu ve onlara çanak tutan yönetim şeklinin Trabzonspor’u getirdiği noktaya artık bir dur demenin zamanı gelmedi mi sizce de?



Büyük camialarda olur böyle vakalar, yönetim her türlü halleder türünden yaklaşımların Trabzonspor’u getirip bıraktığı yer, tamda şu an Trabzonspor’un geçmişiyle ve geleceğiyle, bütün kuram ve kurallarıyla ivedilikle yüzleşeceği andır.



Genç ve girişimci Trabzonsporlulara büyük sorumluluk düşmektedir bu minvalde!

Ben mi yanlış duydum bilmiyorum, Bursa’da da oldu bu sanki: Trabzon kümeye diye edilen tezahüratların müsebbibi bu cefakâr taraftar olamaz diye düşünüyorum.

Asıl utanması gerekenler hala pişkinliğe devam ederse ve bu tezahüratları aymamazlıktan gelirlerse ki geliyorlar!

Trabzonspor’da birçok şeyin artık değişmesi hiçte sürpriz olmamalı…



Müzesinde sayısız kupaları ve hakkı ile yedi şampiyonluğu bulunan Trabzonspor’un anlı şanlı spor programlarında küme düşmeme hesaplarıyla muhatap olmasını elbet üzülerek izliyoruz. Lakin Trabzonspor’u asla ve asla puantaj verileriyle sıradanlaştırmaya kimsenin futbol tartısı yetemez!



Trabzonspor büyük bir kültürdür.



İşte o kültür birikimi Trabzonspor’u imrenilen bir yaşam tarzına çevirmiştir.



Onun her başarısının asıl özü, bugün ‘’ Trabzon kümeye ‘’ diyenlerin bir zamanlar hayalini bile kuramadıkları ve onlara yaşama alanı sağlayan destanların özüyle kazanılmış en onurlu ismidir…



Buradan tekrar Trabzonspor’u seven genç girişimci iş adamlarına sesleniyorum: Türkiye’ye ve dünyaya imar şeklini vermiş bütün inşaatçı dostların Trabzonspor’da da artık ellerini taşın altına koymalarını ve güzel bir onarımla bu takıma bambaşka bir şekle sokmalarını bekliyorum…



Çatı ve temel aynı elden olsun, gerisi kolay!


- - - - -