13’üncü SteelOrbis Çelik Konferansı Türkiye, uluslararası çelik sektörü oyuncuları ve üst düzey yöneticileri ile bir araya getirdi.

Uluslararası konuşmacıların sunumları ile küresel pazarlar hakkında bilgi veren ve ünlü ekonomistlerin Türkiye ve dünya ekonomisi hakkındaki yorumları ve sektör dışı konuşmacıların katılımıyla 13’üncü SteelOrbis Çelik Konferansı Türkiye gerçekleşti. Ekonomist Murat Sağman’ın da katılımcılar arasında yer aldığı konferansta çelik sektörünün özel isimleri sektörün sorunlarına ve çözüm yollarına değindi, ekonomiyle alakalı tespit ve çözüm önerileri ile ilgili görüşlerini sundu.

2018 içinde dünya çelik sektöründe göstergelerin olumlu olduğunu ve bunun çoğunlukla Çin’den kaynaklı olduğunu söyleyen Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, “Yılın ilk dokuz ayında dünya ham çelik üretiminde görülen yüzde 4,7’lik büyüme içinde Çin’in katkısı yüzde 6,1, diğer hızlı gelişen ülkeler yüzde 20 ve üzerinde büyüme gösteren İran ve Vietnam" dedi.

"Kapasite kullanım oranlarında mütevazi bir iyileşme var"

2018 yılında ham çelik üretiminin önceki yıla göre düşebileceği yönünde göstergeler bulunduğunu çünkü tüketimin çok gerilediğini ifade eden Yayan, “Kapasite kullanım oranlarında mütevazi bir iyileşme var. Beş yıldır aynı noktalarda seyreden kapasite kullanım oranlarının yurt içindeki talebin yetersizliğinden değil, ithalatı teşvik eden dış ticaret politikasından kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.

"Çinli çelik üreticileri daha dengeli bir üretim ve satış politikası izliyor"

’Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar" konferansında, küresel çelik sektörünün gündemindeki konuları ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri ele alarak, katılımcılarla gelecek döneme dair görüşlerini paylaşan Oyak Maden Metalürji Gurubu Pazarlama ve Satış Koordinatörü Başak Turgut, “Çin artık çok kontrollü hareket ediyor. Özellikle devlet teşviklerini çok önemli bir mekanizma olarak kullanıyor. Piyasaya ciddi bir likidite sunuyor ve alt yapı harcamalarına yüksek yatırımlar yapıyor. Çinli çelik üreticileri ise daha dengeli bir üretim ve satış politikası izliyor. Bu şartlar altında önümüzdeki dönemde Çin’in küresel piyasalarda bir problem teşkil edeceğini düşünmüyorum. Öte yandan, tüm ülkeler kendi sanayilerini korumak adına adımlar atarak, sanayi üretimlerinin desteklenmesi ve ekonomilerinin belirli bir istikrara oturması için çalışıyor" dedi.

"2019 yılında gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümenin yavaşlaması bekleniyor"

2019 yılında gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümenin yavaşlamasını beklediklerini, gelişmekte olan ülkeler için ise büyüme tahminlerin kesin olmadığını belirten JFE Steel Corporation Kurumsal Planlama Yöneticisi Kazuo Mike Fujisawa, Çin’in küresel yatırımlara olan katısının giderek azaldığını söyledi.

Japonya ve Güney Kore’de çelik talebinin 2018 ve 2019 yıllarında sabit kalmasının beklendiğini belirten Fujisawa, Güney Doğu Asya ülkelerinde ise talebin kademeli olarak arttığını ifade ederek, Hindistan’da da çelik talebinin yüzde 6-6,5 gibi yüksek bir artış kaydederek 2022 yılında 113 milyon metre, 2030 yılında 300 milyon metre olacağının tahmin edildiğini söyledi. Fujisawa’ya göre, Avrupa’da çelik talebi devamlı bir yükseliş kaydedecek, ABD’de çelik tüketiminin normal bir artış gösterecek.

Konferansın üçüncü oturumunda Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Genel Sekreteri Mehmet Zeren, Yassı Çelik İhracat İthalat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Demiruz ve Bilecik Demir Çelik Genel Müdürü Muammer Bilgiç çelik sektörü genelinde üretim, tüketim, ithalat ve ihracat rakamlarını katılımcılarla paylaştı.

2017 yılında 5 milyon metrenin üzerinde boru üretimi yapıldığını bu yılın ilk ayında ise Nisan’dan itibaren iç piyasadaki daralmayla birlikte üretimde düşüş görüldüğünü belirten ÇEBİD Genel Sekretörü Mehmet Zeren, "Yıl sonunda ise üretimde önceki yıla oranla yüzde 10-15 gibi bir küçülme bekleniyor" ifadelerini kullandı.

İhracatta şu ana kadar bir sıkıntı yaşamadıklarını söyleyen Zeren, "Geçtiğimiz sene 1,57 milyon metre olan ihracat, bu sene Ocak-Ekim döneminde 1,76 milyon metre. İthalatta ise az da olsa yüzde 5,45 oranında bir düşüş görüldü" açıklamalarını yaptı.

Türkiye’nin 2017 yılında 17,7 milyon metre olan yassı tüketiminin bu yıl sonunda da çok fazla düşüş göstermeyeceğini belirten yassı sektörü hakkında bilgi veren Gökhan Demiruz, “2018 yılı için ihracatta 1 milyon metre artış, ithalatta ise 1 milyon metre düşüş bekliyoruz. Toplam ithalatın yüzde 38’ini dahilde işleme rejimi kapsamında yapıldı” açıklamalarında bulundu.

Katılımcıları uzun ürünlerdeki son rakamlar hakkında bilgilendiren Muammer Bilgiç, "Eylül ayında Türkiye’nin tarihindeki en yüksek ihracatı ancak aynı ayda 91 ayın en düşük uzun üretimini ve 79 ayın en düşük uzun ürün tüketimini gerçekleştirdiler" dedi.

ABD ve AB’nin en büyük tüketiciler olduğunu dolayısıyla bu bölgelerdeki önlemlerin en kritik etkiye sahip olduğunu belirten ve bazı ülkelerin bu bölgelere ihracat yapamaz hale geldiğini söyleyen Güvenç Temizel, "Özelikle Section 232 vergilerinin tüm dünyada çelik akışlarını değiştiriyor, bu yüzden diğer ülke ve bölgeleri ABD’ye girmeyen malların nereye gideceği korkusu sarıyor. Bu nedenle AB’nin koruma önlemi soruşturması başlattığını, Kanada’nın önce ABD’ye yüzde 25 vergi getirip daha sonra da koruma önlemi soruşturması açıyor" açıklamalarında bulundu.

Koruma önlemlerinin ikiye ayrılması gerektiğini söyleyen Fatih Çıtak ise "Birinci grubun gerçekten haksız ticareti önlemek için zorunlu bir koruma olduğunu ikinci grubun ise Section 232 gibi herhangi bir analize dayanmayan sadece ulusal güvenlik ya da başka karşı argümanlarla getirilenlerin ise dünya ekonomisi için bir risk oluşturuyor" şeklinde konuştu.
Kaynak: iha