İSTANBUL (AA) - İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Arslan, ilkokul öğrencilerinin maskotu haline gelen Fındık isimli köpeğin yakalandığı gençlik hastalığına ilişkin, hastalığın solunum, gastro-intestinal ve merkezi sinir sistemlerini etkileyen, bulaşıcı, tedavisi çok zor ve genellikle ölümcül bir viral hastalık olduğunu söyledi.

İstanbul Veteriner Hekimler Odası'nın (İVHO) Tokat’ın Turhal ilçesinde ilkokul öğrencilerinin maskotu haline gelen Fındık isimli köpeğin yakalandığı gençlik hastalığına ilişkin açıklamasında Fındık'ın tedavi süreci ve ölümüyle ilgili olarak basına beyanatlar veren kişinin veteriner hekim olmadığı, kendi mesleki yetkilerinin dışına çıkarak suç işlediği belirtildi.

Açıklamada, veteriner teknikeri olan bu kişinin, hekimlerin sorumluluğuna giren konularda kamuoyunu yanıltabilecek açıklamaları daha önce benzer başka vakalarda da yaptığı, bu yüzden kendisinin ağır ceza mahkemesinde yargılandığı da hatırlatılarak, meslek örgütlerinin davanın takipçisi olduğu vurgulandı. Ayrıca bu hastalığın özellikle denetimsiz hayvan girişi ve satışı nedeniyle sıkça görüldüğünü ve çok sayıda yavrunun yaşamına mal olduğu belirtilerek, denetimlerin çok sıkı bir şekilde yapılması gerektiği vurgulandı.


- Gençlik hastalığı nedir?


Hastalığa neden olan Distemper’a Canine Distemper Virüsü’nün (CDV) sığır gibi toynaklı hayvanlardaki sığır vebası ve insanlardaki kızamık gibi hastalıklara neden olan virüs ile akraba olduğunu belirten İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, gençlik hastalığını solunum, gastro-intestinal ve merkezi sinir sistemlerini etkileyen, bulaşıcı, tedavisi çok zor ve genellikle ölümcül bir viral hastalık olarak tanımladı. Arslan şöyle devam etti:

"CDV, rakun, kokarca ve tilki de dahil evcil köpek ve diğer pek çok etobur arasında oluşur. CDV yaban hayatta oldukça yaygındır. Mustelidae ailesinin yanı sıra kediler, dağ gelinciği, panda ve misk kedisi de Canine Distemper virüsüne karşı duyarlı olan diğer hayvanlardandır. Öncelikle aşılanmamış yavru köpekler risk altındadır. 3 ila 6 aylık genç yavrular enfeksiyon ve hastalıklara karşı en duyarlı dönemindedir ve ölüm olasılığı enfekte yetişkinlere oranla daha yüksektir. Cinsiyet belirleyici değildir. Şu anda CDV için spesifik bir tedavi mevcut değildir ve hastalığın yönetimi öncelikle destekleyici tedaviye yöneliktir. Bazı ticari firmaların ürettikleri kimi ilaçlar denenmiş olsa da bunların yeterlilikleri henüz kanıtlanmamış olup daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Destekleyici tedavi noktasında bilim dünyasında çalışmalar devam etmektedir."

Enfeksiyonu önlemenin, gençlik hastalığı ile başa çıkmak için en iyi yol olduğunu vurgulayan Arslan şunları kaydetti:

"Yavrularda yeterli aşılamayı yapmak gereklidir. Veteriner hekimler bu hastalık için yavruları yaklaşık 6 haftalık yaşta aşılamaya başlar ve hatta 12 veya 16 haftalık yaşta, 3-4 hafta aralıklarla devam etme eğilimindedirler. Aşılama anneden yavruya geçen antikorlar ve aşı arasındaki etkileşimden dolayı tekrarlanır. Bu antikorlar altı haftalık yavruları yaklaşık yüzde 75 oranında korurken, 9 haftalık olanları yüzde 25 düzeyinde korur. Antikorlar çok az sayıda yavruyu 12 haftalık olana kadar korumaktadır.

İlk aşılama bu nedenle duyarlı yavruların yüzde 25’inin tedavisi için bir girişimdir ve takip eden aşılar sonuçta hemen hemen tüm yavrularda koruma sağlar. Canine distemper virüsü enfekte hayvanların tüm vücut salgılarından yayılır. Köpekler hastalık ve sonraki iyileşme döneminde birkaç hafta süreyle virüsü yayabilir. Virüs bir ortamda özellikle birkaç haftadan daha fazla süre kaldığında istikrarlı değildir. Aslında Distemper enfeksiyonlarında geçmişe oranla önemli ölçüde azalma meydana geldi. Bunda koruyucu hekimlik ve aşı uygulamalarının etkisi oldukça büyük. Veteriner hekimlerin dikkati ve tüm dünyada devam eden hastalık ile ilgili olarak köpek sahiplerinin bilinçlendirilmesi, bu ölümcül hastalıkla mücadele için gereklidir."


- Hangi durumlarda ciddiye alınmalıdır, öldürücü vakalar var mıdır?


Canine distemper hastalığı uzun yıllar boyunca köpeklerin en önemli ve son derece bulaşıcı viral hastalıklarından biri ve en korkulanı olduğunu kaydeden Arslan, "Virüs, hayvanın vücudundaki çeşitli organ sistemlerinin birkaçını aynı anda hedef alır. Son yıllarda bir dizi Afrika aslanı ölümünden de bu virüsün sorumlu olduğu düşünülmektedir. Genç köpekler için hastalık süreci zordur ve çok değişken bulgulara neden olabilir. Bazı köpeklerde sadece geçici bir ateş, belki iştah kaybının yanında hafif depresyon rahatsızlığın başlama belirtileri olabilir. Hastalıktan sistemik bir şekilde etkilenen diğer köpeklerde burun ve gözyaşı akıntısı, öksürük, ateş, depresyon, iştahsızlık, kusma ve ishal meydana gelir. Köpekler bu belirtilerin bazılarını gösterirken, hastalığa ilişkin tüm belirtilere sahip olmaları beklenmez. Belirti göstermeyen enfeksiyondan dolayı tanı konulamayan şiddetli enfeksiyonlarda genellikle ölüm meydana gelir." diye konuştu.

Hastalığın hayvandan hayvana çok bulaşıcı özelliği olduğuna dikkati çeken Arslan, "Bir zamanlar CDV'nin insanlarda multiple skleroza (MS) neden olduğu düşünülmüştür; ancak bu teori için önemli bir kanıt yoktur. Primatlardaki son CDV enfeksiyonları nedeniyle zoonoz olabileceğine dair bazı endişeler vardır fakat insanları hasta edebileceğine dair bir kanıt yoktur." dedi.






Kaynak: aa