Her alandan araştırmacıların yıllardır ilgi odağı olan bir konudur kadın düşmanlığı. Kadın düşmanlığını kısaca özetlemek gerekirse; kadın cinsiyetine karşı duyulan antipati, soğukluk, kin, nefret ve abartılı öfke tutumlarının birkaçını ya da hepsini kişinin bünyesinde barındırmasıdır.

Kadın Düşmanlığını Kimler Yapar?

Yoğunluk olarak erkek cinsiyle birlikte kadınında kadına düşmanlık beslediğini görebiliyoruz. Bu kişilerin aslında topluma kendilerini kabul ettirememesi, bu tutumun bilinçaltına yerleşmiş kişilerde açığa vurumu olarak görebiliriz. Kişinin kendi içinde yatan değersizlik ve yetinmeme duyguları, çeşit çeşit tepki ve davranışlara yansımış olsa da en belirgin özellik kadın düşmanlığıdır.

Kadın Düşmanlığı Yapılan Kişilerin Özellikleri Nelerdir?

Her bireyin aile, toplum, coğrafya gibi kriterler ile birlikte karakteri doğar, büyür ve gelişir. Kişi ilk olarak ailesinden gördükleriyle kendi düşünce tarzını oluşturur. Sonrasında yaşadığı çevre ve bağlı olduğu toplumun kültürüyle bu düşünce tarzını geliştirir. Buna bağlı olarak yaşadığı coğrafyada birçok farklı düşünce tarzı ile karşılaşır ve kendini ait gördüğü düşünce tarzını seçer. Bu kişilik, düşünce ve tutumlar, bir bebeğin büyümesi ile doğru orantıda yavaş yavaş farkında olmadan yetişkinliğe geçerken kişinin kendisine yerleşir. Yaşadığı sosyal hayat çok fazla farklı düşünce barındırmıyor ise kişi sabit fikirliliğe doğru ilerler.

Birey, kadın düşmanlığını farkında olmadan çok küçük yaşlarda kendi içine yerleştirmiştir. Bunun ana sebeplerinden biri, annesinin çok fazla sosyal olmamasından kaynaklanabilir. Annesinin dış dünyaya kapalı olarak gören birey, her kadının böyle olmasını ister, bu tutumda olduğunu düşünür ve böyle olmayan kadınları normal olarak görmek istemez.

Kendini geliştiremeyen, iç dünyasında yoksunluk taşıyan, sosyal ortamlarda kendini net olarak ifade edemeyen, kendisini herhangi bir ortama kabullendiremeyen ve ait hissedemeyen, ailesinden eksik eğitim almış olan bir birey rahatlıkla kadın düşmanlığı gösterebilir. Aslında tüm insanlara karşı içinde yatan bir kin olmasına karşın, bu tutum kadınlar üzerinde kendisini daha kolay ele verir. Çünkü kendi yetersizliğinde bir kadına düşmanlık sergilemek onu daha fazla tatmin edebilir. Kendisinin yetişme tarzı ona bunun doğruluğunu aşılamıştır, kadınları eleştirmek ona daha kolay gelebileceği için bu eleştirme zamanla yerini düşmanlığa bırakacaktır. Kadını kendisine düşman olarak gören bir bireyde de bu tutum kolaylıkla ortaya çıkabilir.

Bu tutum ilk olarak düşüncede gerçekleşmiş olsa da zamanla kadınlara karşı sözlü baskı, psikolojik ve bir üst sekme olan fiziksel şiddet olarak kendini gösterebilir. Her tutumun bir aşama süresi olduğunu varsayarsak bu tür düşüncelerde kendini zamanla geliştirebilir ve aşama atlayabilirler.

Psikoloji ve sosyolojinin gözlemlerinin, deneylerinin bu konuya katkısı çok fazlasıdır. Daha fazla araştırma ve çözümlerle, ileride bu tutumun tedavi olabileceği umudunu taşıyoruz. Kendinde yoksunluk hisseden bireyler, kadınlara karşı bakış açısının düşmanlık ve nefret duygularından arınması hem kendisi, hem çevresi için büyük önem taşıyor. Kadınların toplum içinde yer alması birinin düşmanlığına sebep oluyorsa, bu bireyin psikolojisi mutlaka incelenmelidir. Aksi takdirde kötü sonuçlar doğurması muhtemeldir.

Editör: TE Bilişim