Türkiye’de son yıllarda iş ve evlerde meydana gelen patlama olaylarından etkilenenlerin sayısı giderek artmaktadır. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tahsin Aykan Kepekli, iş kazalarında patlamaların ön planda olduğunu ve bu alanda önlemlerin acilen alınması gerektiğini ifade etti.

İş kazalarının, teknolojinin gelişim ile birlikte boyutunun da değiştiğini kaydeden İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tahsin Aykan Kepekli, son yıllarda görülme sıklığı oldukça artan patlamalar üzerine toplumda temelden başlayarak bir bilinç oluşturulması gerektiğini söyledi. Dr. Kepekli, sanayide sıklıkla görülen bu kazaların; günlük hayat içinde, kamu alanlarında ve hatta evlerde de görülme ihtimalinin yüksek olduğunu vurguladı.

“Güvenlik kültürü bilinçaltımıza yerleşmeli”

İş sağlığı ve güveliği için gerekli bilincin oluşturulmasının ve bu alanda eğitimin önemine değinen Kepekli, “Bu alanla ilgili bilincin oluşması ve eğitim çok önemli. Bunun oluşması için ise temelde toplumsal olarak halledilmesi gereken mesele güvenlik kültürünün bilinçaltımıza yerleşmesidir. Bu bilinç küçük yaşlardan itibaren bireye kazandırılması gereken bir kabiliyet olmalı. Çünkü toplumda iş kazaları gittikçe artmaktadır. Bu alanda son yıllarda baktığımız da sanayi alanlarında kullanılan kimyasal kaynaklı patlamaların sayısı gittikçe artmaktadır. Esasen basınçlı bir kabın içerisindeki gazın çok hızlı olarak boşalması sonucu yıkıcı bir etki oluşturan patlamalar, aynı zamanda TNT gibi katı patlayıcılar nedeniyle fiziksel ve basınçlı ekipmanın yarılması sonucu da gerçekleşebilir. Bu kazaların sadece sanayide değil, aynı zamanda günlük hayatımızda, kamusal alanlarda da gerçekleştiğini görüyoruz. Buradaki en önemli nokta; bu işin doğasının anlaşılması ve patlama koşullarının iyi analiz edilmesidir. İş kazalarının ve kamusal alan kazalarının sayılarının artmasıyla yaşanan can kayıpları ve etkilenen insan sayılarının artması bu alana gereken önemin verilmesini açıkça göstermektedir” dedi.

“Patlama olayları tehlike oluşturması bakımından üst sıralarda”

Bu kazaların artmasının en büyük nedenini bu alanda yeterli bilincin oluşmaması olarak belirten Kepekli, “Bu alanda yeterli olmayan bilince karşılık olarak teknolojiyle birlikte kimyasalların hayatımızdaki kullanımının artması; patlama, yangın ya da zehirleme olaylarını tetikliyor. Patlamalar sık görülen olaylar değildir. Ancak meydana geldiklerinde verdikleri hasar oldukça büyük olur. Görülme sıklığı ve şiddet açısından patlama olayları tehlike oluşturması bakımından üst sıralarda yer alıyor. Son yıllarda patlamadan ölen ve yaralananların sayılarına bakıldığında bu kaza türünün giderek artan bir trend olduğunu görüyoruz. Bu durum hem kimyasal hem de fiziksel kaynaklı patlamalar için söz konusudur” dedi.

Hangi önlemler alınmalı?

Patlamaya neden olacak gaz kaçaklarına karşı alınması gereken önlemleri de anlatan Kepekli, “Patlama kazalarının önlenmesi için öncelikle gaz kaçaklarının tespit edilmesi gerekiyor. Bunun için de çeşitli ekipmanların olması gerekiyor. Doğal gaz ya da LPG’de kaçakların tespit edilebilmesi için mutfaklarda ya da iş yerlerinde mutlaka gaz redaktörü bulunmalı. Mutfaklarda kullanılan LPG kaçakları genelde zemine çöktüğü için gaz redaktörünün yer seviyesinde olması gerekiyor. Doğalgaz ise tavanda toplanıyor, o nedenle bu kaçaklar için gaz redaktörlerinin yüksek seviyeye yerleştirilmesi uygun olur. Kaçak tespit edildiğinde öncelikle yapılması gereken şey, dairelerin sigortalarının kapatılmasıdır. Tutuşturucu herhangi bir kaynak ortamda bulunmamalı. Cep telefonu, kaçak olan ve gaz biriken ortamdan uzaklaştırılmalı ve kesinlikle kapalı durumda olmalıdır. Elektrik düğmesi açılıp, kapatılmamalı ve cam açılarak gaz tahliye edilmeli” ifadelerinde bulundu.

“Lisans ve yüksek lisans düzeyinde eğitim veriyoruz”

Bu alanda duyarlılığın arttırılması için eğitimin şart olduğunu ifade eden Kepekli, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü’nde hem lisans hem de yüksek lisans seviyesinde eğitim verdiklerini de belirterek, “ Öğrencilerimiz bu bölümden mezun olduktan sonra Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın, ÖSYM ile beraber açmış olduğu İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifika Sınavı’na başvurma hakkını elde ediyor. Böylece ilerde iş güvenliği uzmanı olarak çalışabiliyorlar. Verdiğimiz eğitimlerde iş yerlerindeki sağlığı bozacak faktörlerin araştırılması ve güvenlik ile alakalı sağlık, teknik ve psikososyal riskleri kapsayacak karma eğitim veriyoruz. Amacımız öğrencileri iş hayatında karşılaşabilecekleri pek çok riski gerek uygulamalı olarak gerekse de teorik olarak tanıyabilecekleri bir eğitim ortamı sunmaktır” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: iha