Hani Trabzonlular tez canlı ve biraz da inatçı olarak bilinirler ya, işte bu inatçı özelliğimizin belki de en gerekli olduğu günleri yaşıyoruz.

Birileri ısrarla, bu ülke de yaşanan şike gerçeğinin üstünü örtmeye çalışıyor… Birileri ısrarla Trabzonspor’un çalınmış kupasını ‘’havada bulut sen kupayı unut’’ sihirbazlığı ile unutturmaya çalışıyor…

Boşuna uğraşıyorlar ve beyhude bir gayret içerisindeler… Ne yaparsa yapsınlar, hangi güç ve yöntemi kullanırlarsa kullansınlar, medya ile bu işi ne kadar soğutmaya çalışırlarsa çalışsınlar, Trabzonlular ve Trabzonsporlular bu işi unutmadılar, unutmayacaklar ve unutturmayacaklar… İnat ettik ve inadımızı kimse kıramayacak…

İstanbul’da, Gurbetçi Gençler öncülüğünde gerçekleştirilen TFF İstinye eylemi, bu gerçeği tüm çıplaklığı ile bir kez daha gözler önüne serdi…

Binlerce Trabzonsporlu çocuk, genç, yaşlı, kadın, kız omuz omuza TFF önüne yürüdü ve yaşanan şike onursuzluğunu ve çalınan kupamızı istediğimizi haramilerin yüzüne en gür seda ile haykırdılar…

‘’Bırakın adelet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun’’ pankartı aslında her şeyi anlatmaya yetiyordu.

Yumruklar sıkıldı, sloganlar atıldı, meşaleler yakıldı, büyük bir coşku ve isyan vardı… Ama her şeye rağmen tüm eylem Trabzonsporlulara yakışır bir vakar ve onur içerisinde geçti. Kemençeler çalındı, horonlar oynandı ve Karadeniz uşaklarının ‘’Adalet istiyoruz ve alacağız’’ çığlıkları TFF binasının koridorlarında yankılandı…
Ulusal medya bu sesi kısmaya çalışsa da yapılan eylem yerini bulmuştur ve vicdanlarda er ya da geç bunun yankısı olacaktır…

Trabzonsporlu bordo mavi yürekler, Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin taraftar gruplarına da bu haksızlık karşısında sessiz kalmamaları çağrısında bulunarak, tarihe karşı sorumluluklarını yerine getirmişlerdir…

Bu onurlu isyanı gerçekleştiren İstanbul ve civarından gelen tüm renktaşlarımız, başımızı dik, yüzümüzü ak ettiler…

Bu isyana öncülük eden Gurbetçi Gençler grubundaki kardeşlerimiz de binlerce teşekkürü ve takdiri hak ettiler. Gurbetçi Gençler, 1980 yılından beri İstanbul’da bu camianın yıkılmaz kalesi olduklarını bir kere daha ispat ettiler…

Biz biriz, beraberiz ve tek yüreğiz…

Güçlüyüz, istediğimizi yaparız diyen değneksiz köyün ağababaları bilsinler ki, ‘’ En küçük kardeşimizi döven hepimizi dövmüştür…’’
Bu hesap, adalet yerini bulana kadar kapanmayacak…

Dost da düşman da bunu böyle bilsin…